Hayrını görelim
Dünyanın öbür ucunda çekilmiş bir filmin insana tanıdık gelmesi o kadar alışılmadık bir durum değil belki. Tam bizim taraflara bir şeyler söylüyormuş gibi duran filmleri art arda izlemek yine de tuhaf bir deneyim. Geçen haftanın polisiyesi Bitik Şehir’de kentsel dönüşüm meraklısı belediye başkanı bir şirketin ortağı çıkmış, o da filmde büyük bir politik skandal yaratmıştı. Bunun şaşkınlığı izleyenlerin içinde kalmışken, No geldi.
Şili filminin de buralı seyirci için çok önemli bir konusu var. Darbeci Pinochet karşıtı “Hayır” kampanyasının hikayesini, hakkını en iyi şekilde vererek anlatıyor. Ama sansürleme ve eskisine rahmet okutma meraklısı iktidarların en küçük endişeye kapılmasına gerek yok. Sinema paşaları meselenin büyümesine izin verecek değildi: Yeni başlayan yılın en iyilerinden biri olmaya şimdiden aday No. Ve tek kopyayla vizyona giriyor.
Referandumun yılı 1988. Ölümler, işkenceler, kayıplar ve türlü hukuksuzlukların sorumlusu Şili cuntasının on beşinci yılı. Ülke içi muhalefetin ve uluslararası baskının etkisiyle yapılan referandum günlerinin kahramanı bir reklamcı. Gael García Bernal, önceki filmlerinde birçok kişi oldu, biri de kıtanın büyük devrimcisi Che idi. Burada da, babasının sürgünlüğü nedeniyle yıllarca yurtdışında yaşamış olan René, döndüğünden beri büyük şirketlere pek cici reklamlar yaparak işinde nam salmış biri. Hayır kampanyasını örgütleyen cunta karşıtı cepheyle başta isteksiz de olsa buluşuyor. Reklam ajansındaki patronu Guzmán da hükümetle, pek şaşırtıcı olmayacak şekilde. Sonrası, televizyon için kampanya filmlerinin hazırlanması sırasındaki anlaşmazlıklar, kampanyanın yarattığı heyecan ve baskı, bütün bunların da karakterlerde yarattığı değişimler.
Şilili genç yönetmen Pablo Larraín’in cuntanın başını sonunu rahat bırakmadığı film üçlemesinin sonuncusu No. İlk iki film Tony Manero ile Post Mortem’e bakınca kasvetli bir atmosfer, yavaş tempo, ağır dramatik yapıdan söz etmek daha mümkün. Buradaysa, yerlerini bildik sinema formüllerine çok daha uygun bir örgüye, kolay anlaşılır bir dizgeye ve rahatlatıcı, hatta coşkulandırıcı bir finale bırakıyorlar. Görüntü estetiğinde de sınırları zorlamayı seviyor yönetmen, kendini aşarak, eski teknolojiyi taklit edip dönemin video formatlarına benzeyen bir kalite yakalamış. Son filmine özgü olarak benimsediği bu farklar, aslolarak No’nun içeriğinin hakkını vermek niyetiyle ilgili olmalı. Yani, önceki filmlerinde darbenin yarattığı travmayı işlerken, bu kez “Hayır” demenin netliği üstünde durması ve dönemin televizyon spotlarına benzeyen bir estetik yakalamayı denemesi, seyirciyi Hayır’ın daha yakından bir parçası yapmayı istemesinden.
Bernal, zaten filmi götüren oyuncu. Alfredo Castro’nun ise her filmde ustalıkla canlandırdığı roller ilginç; sırasıyla Tony Manero’ya saplantılı meczup saldırgan, takıntılı morg görevlisi ve hükümet yanlısı reklam ajansı patronu. Larraín sinemasında zalimin çeşitli görüntülerinin izini sürmek epey anlamlı.
Filmin kırılması noktasına ilham veren tartışması dikkate değer, konu kampanya filmlerinin içeriği. Partiler, cuntanın başlıca suçlarının işlendiği, kayıplar, zulüm, işkence rakamlarından oluşan bir filmden yana. René, umut ve gençlik temalı “kola reklamı gibi bir şey” üstünde çalışıyor. Giderek, her ikisinin de haklı ve haksız olduğu ortaya çıkıyor gibi bir şey. Yani siyasi teşhirin gerekli ama moral bozucu tekrarlardan kaçınmanın da bir o kadar anlamlı olduğu görülüyor ve kampanya başta hesaplanmayan bir gidişat izliyor. Tartışmanın kendisi, ister Hayır ister başka bir konu için olsun, epey düşündürücü ve zihin açıcı.
No’ya tarihi bir film demek kadar yanlış bir tanım olmaz. Çünkü darbeye, televizyona, siyasi propagandaya, faşizme “hayır” demeye dair daha güncel film bulmak zordur.
Orijinal adı: No
Yönetmen: Pablo Larraín
Oyuncular: Gael García Bernal, Alfredo Castro, Antonia
Zegers, Luis Gnecco
Evrensel'i Takip Et