24 Ocak 2013 12:20

Taşerona karşı 'son fırsat' günleri

Taşerona karşı 'son fırsat' günleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Taşeron çalışmasına karşı mücadele” amaçlı olarak, GMİS’in pazar günü Zonguldak’ta yapacağı mitingin, taşerona karşı ülke çapında bir mücadele için ilk adım olabileceği gözüküyor.
Ancak “iş cinayetleri” etrafında oluşan bu kıpırdanışın süreklileşmesi, bir mücadele olarak ete kemiğe bürünmesi için de taşeronlaşmaya karşı mücadeleyi merkez alan bir örgütlenmenin yapılması, bu mücadelenin önemine inanan sendikaların en azından bazılarının aralarında bir birlik oluşturmaları, dahası bu birliğin bir mücadele stratejisi ortaya konarak, adım adım bu stratejinin başarısı için mücadele yürütülmesi belirleyicidir. Aksi halde, GMİS’in mitingine gösterilen ilgi bir “ilgi” olarak kalacaktır. Türkiye’nin sendikacılık tarihinde bu türden “çıkışların” sonra da söylenen sözlerin unutulup her şeyin eskisi gibi olmasının sayısız örnekleri vardır.
Bu sefer böyle olmamalıdır.
Bu sefer, söylenenler sadece laf, sadece iyi dilekler olarak kalmamalı; bir mücadele olarak biçimlenmelidir.
Burada Hükümetin taşeron çalışmasını yasal bir çalışma biçimi haline getirmek için hazırladığı yasa tasarısı yoldadır ve “Kiralık işçilik” de bu yasal düzenleme içinde Meclise getirilecek görünmektedir. Çalışma Bakanı Faruk Çelik, bu işçi düşmanı, sendika düşmanı yasanın 31 Haziran’a kadar çıkarılacağını söylemektedir. Bu yüzden de bir yandan taşeron çalışmasına, ortaya çıkan sonuçları üstünden fiili bir mücadele başlatılması önemliyken öte yandan da bu yasa tasarısının geri çekilmesi ve taşeron çalışmasının yasaklanması için mücadele başlatılması da aynı derece de önemlidir.
Öte yandan hükümet “taşeron yasası”yla aslında “çalışma hayatının esnekleşmesi” diye ifade dilen ve son 20 yıldır küçük küçük adımlarla artık her alana soktukları bir çalışma biçimi haline getirdikleri esnek çalışmayı yasal güvenceye kavuşturmak istemektedir. Dolayısıyla çıkarılmak isten yasa, sendikalar ve emek mücadelesine son darbe mahiyetinde bir düzenlemedir. Bu yüzden de önümüzdeki dönem bakımından sendikal mücadelenin gündemini taşeronlaştırma ve esnek çalışmanın yasallaştırılmasına karşı mücadele olması son derece yerinde olacaktır.
Zonguldak mitinginde bir araya gelecek sendikacıların bu bir araya gelmeleri bu konuyu tartışmaları ve bu konuda en azında ilkesel bir adım atmaları, ortak bir mücadele stratejisi geliştirmeleri için bir fırsat olduğu tartışılmazdır.
Sermaye sahipleri ve hükümetleri, kendi açılarından, emekçilerin her tür yasal güvenceden azade kalarak sermaye karşısına çıkmaları için büyük bir enerjiyle, bugünün işini yarına bırakmayan bir disiplinle çalışıyorsa, sendikaların yöneticileri, sınıfın her alandaki temsilcilerinin de onlardan on kat daha fazla enerji, on kat daha fazla disiplinle çalışmak zorunda oldukları herkesin kabul edeceği bir gerçektir.
Bunun sendikacılar da farkındadır; olmalılar da. Ancak kimi küçük kaygılar bu büyük mücadelenin ertelenmesine dayanak yapılmamalıdır.
Bu sefer böyle olmamalı, her kademeden sınıftan yana sendikacılar kendi sorumluluklarını bilerek, taşeronlaştırmaya karşı mücadele bayrağını açarak, taşerondan canı yanan işçiyi, sendikaları bu bayrak altında toplayacak bir mücadeleyi başlatmakla yükümlüdür. Sendika merkezleri, şubeleri, çeşitli türden sendikal platformlar, işyeri temsilciliklerine kadar her kademeden sendikal güçler “taşeron çalışmasına karşı savaş” açmak ve gerçek bir mücadele için harekete geçmek durumundadır.
Eğer bu Kozlu’daki iş cinayeti karşısındaki hareketlenme de ıskalanır, bir biçimde heder edilirse, unutulmamalıdır ki, bu taşerona karşı ciddi ve sonuç alıcı bir mücadele yapmak için son fırsat da kaçmış olacaktır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa