25 Ocak 2013 13:31

Barış Çocukları

Barış Çocukları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

19 Ocak günü saat 15.00’e doğru Agos’un önünde törenin başlamasını beklerken, yağmur hızlandı ve 15.00’te sağanağa dönüştü. Ama binanın önünü ve Osmanbey’e çıkan cadde ve sokakları dolduran binlerce kişi, yağmura karşın yerinden kıpırdamadı. Hrant Dink’in öldürüldüğü kaldırımdaki karanfiller, yere serilen gazeteler, yakılmak için hazırlanan mumlar, Hrant’ın bize gülümseyen resimleri ıslandı; ama biz ıslandığımızın ayrımına bile varmadık.

Neydi oraya toplanan insanların içini yakan ateş?

Bunun pek çok yanıtı var. Hrant Dink’in öldürülmesiyle simgelenen ayrımcılığa, nefret suçlarına, 6 yıldan beri adaletin yerine getirilmemesine duyulan öfke… Ülkemizin geçmişinde ve günümüzde baskılardan payına düşeni almalarına karşın, yılmak yerine bilenen insanların kararlılığı… Farklılıklara karşın kardeşçe bir yaşam için bedeller ödemekle birlikte, daha güzel bir dünya için örgütlü mücadelenin zorunluluğunun ayrımına varmış insanların bilinci…

Bir aradaydık ve sağanak halinde yağan yağmur ıslatmadı da bizi, kardeşçe yaşam özlemi içindeki insanların coşkusu, haksızlıklara karşı öfkesi sarıp sarmaladı. Yeniden, bir kez daha Rakel Dink’i dinlerken, onun yıllar önce söylediği “Bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamamız gerekir kardeşlerim” diyen cümlesini anımsadım. Sevgiye, umuda, emeğe, kardeşliğe, barışa düşman karanlığın nerelerden beslendiğini düşündüm. Düşündüm de, geçtiğimiz günlerde okuduğum bir gazete haberini anımsadım.

Kocaeli’nde bir öğretmen hakkında, 3. Sınıf öğrencilerine Cebrail Sürücü’nün Barış Çocukları adlı kitabını okuttuğu için soruşturma açılmıştı. Çocuklara savaş yerine barışı savunmayı anlatan bu kitap, şikayetçi veli ve MEB yetkililerini, savaşın çirkin ve korkunç yüzünü anlattığı için rahatsız etti belki de.. Çünkü savaş, resmi tarih kitaplarında ya da çocuklar için yazılan bazı kitaplarda olumsuzlanmıyor… Bu metinlerde fetih savaşları gerekli, savaşlarda isteyerek şehitlik mertebesine ermek kutsal, düşman saydıklarını öldürmek kahramanlık sayılıyor. Çocuklar için yazılan kitapların bazılarında farklı olana önyargıları körükleyen, ötekini aşağılayan, ona şiddet uygulamayı haklı gösteren, başka bir deyişle nefret suçu oluşturan metinler var… İncelediğimiz metinlerin hepsini burada örnekleme olanağı yok. Ömer Seyfettin’in Aleko Adlı Bir Çocuk öyküsüne göz atmak bile yeterlidir. Bu öyküde, kimsesiz bir çocuk olan Ali’nin yaşadıkları anlatılır. Savaş başlayınca köyünden ayrılan Ali, Rumlarla karşılaşınca kendisini Aleko olarak tanıtır. Çünkü çok iyi Rumca konuşmakta ve giysileri de onlarınkine benzemektedir. Papaz onu yanına alır ve Ali kilisede yaşamaya başlar. Öyküde  iyi-kötü kavramları yazarın, kendisini ait hissettiği tarafı yüceltme düşüncelerine bağlı olarak kullanılmıştır. Papaz kötüdür, imam iyi. Rumlar kötüdür, Türkler iyi. Ali Rumları korkak olarak nitelerken, öyküdeki papaz da kendi ulusunu yüceltmektedir. Öykü kahramanının gözünden savaşa katılmanın sevinçli bir olay olarak anlatıldığı öykü, Ali’nin kendisini canlı bomba olarak İngiliz karargahında patlatmasıyla son bulur.

Çocuklar, okudukları öykülerin kahramanlarıyla kendilerini özdeşleştirirler. Yıllardır bu ve benzeri öyküleri okuyarak büyüyen çocuklarda farklı olana önyargılar ve nefret duyguları oluşmaz mı? Bu çocuklar büyüdüklerinde, barışı savunacaklarına, savaş yanlısı olmazlar mı? Çocuk kitaplarını ve onların yaşamındaki barış karşıtı her olguyu sorgulamalıyız. İşte o zaman Barışın Çocukları’nın neden sakıncalı görüldüğünün yanıtlarını toplum olarak bulabiliriz.

Not: Bir önceki yazımda Zaferlere Veda kitabından verdiğim örnek, 6-7 yaş çocuklarına yazılan kitapların örnekleriyle karışmıştır. Zaferlere Veda kitabı 10 yaş üzeri çocuklar içindir.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa