Gündemin arkasına takılmayalım

Hakkını teslim edelim. Başbakan parti yapısından bağımsız kurduğu ekibiyle süreci iyi yürütüyor. Gündemi istediği gibi belirliyor, değiştiriyor. Alternatifinin çabası dahi görünür değil, yok. Hemen herkes arkasından devam ediyor. Neredeyse belirleyenin planladığı gibi. Baştan söyleyelim; anadili ve Roboski hariç.
Başbakan ‘görüşme’ diyor, biz de.
Başbakan, merkez medyaya ‘barış hemen’ diye yazdırıyor, bizde de barış, hem de yarın olacakmış gibi. ‘Önce askeri operasyonlar dursun, silahlar sussun ardından Kürt sorununun siyasi çözümü için müzakere eşitler arasında yapılsın’ diyemiyoruz.
Başbakan ODTÜ’yü konuşuyor biz de.
Başbakan ODTÜ’yü konuşmuyor biz de.
Başbakan kabinesini değiştiriyor, gidişleri tek tek Bakan düzeyinde biz yorumluyoruz. Değişikliğin getirdiğiyle götürdüğünün bizim için dikkate değer farkı olması mümkün mü? Değil ama olsun. Arkadan gitmek kolay.
Vekillerimiz tutuklu, bizde ses yok. Oysa, seçmenimizin iradesi zindanda.
Avukatlarımız tutuklu, bizde ses yok. Oysa, savunma hakkımız zindanda.
Başbakan, ‘Artık bu işi bitirmemiz lazım. Bu iş için 30 senede harcanan para, yeni bir Türkiye inşa eder.’ diyor, bizde ses yok. Kapitalizmin yapısal krizi demek ki teğet geçmiyor. Harcamaları kısmak zorunluluğu savaşın sonlandırılmasına ‘niyetlenmeye’ bile sebep oluyor. Başbakan’ın gerekçesi ölümler-acılar değil, para. Bizde ses yok.
Hükümet, seçim bölgelerinin kendi çıkarına uygun düzenlemesini tamamladı, Kabine’ye seçim ayarı veriyor bizde ses yok.
AKP her sandıktan almış oldukları oyların gözden geçirme işlemini tamamladı, her sandık için üç görevli belirleme işlemini tamamlamak üzere, bizde ses yok. Çünkü ‘AKP’nin hazırlandığı seçim taaa 2014’de, daha çoook var, tuzumuz da kuru’.
Bu durum, takvimlendirme zorunluluğu olamayan sınıfsız, sömürüsüz, eşitlikçi bir toplum hayali varken, yakın dönem için, hemen yarın için yapacak bir şeyi olmayanların tutumundan başka bir şey değil. Bu duruma bir an önce son verebilmeliyiz. Bunu sağlayabilecek iki gündeme sahibiz. İlki, Kürt sorunu ve sorunun siyasi çözümü. Türkiye’de bu sorunun üzerinden atlayıp (onurlu ve eşitlikçi bir biçimde çözülmeden) halkın da sınıfın da başka
sorunları çözülemez. BDP’nin omuzlarındaki yükü hafifletmeliyiz. Çok eksiğimiz var. Bir araya gelip konuşmamızın, iş bölümü yapmamızın zamanı geçmek üzere. Dilimizden, sürecin planlanmasına, görev paylaşımına kadar birçok başlıkta işimiz var.
İkincisi, 2014 seçim yılı ya da Mart 2014 yerel seçimleri. Hem siyasal hem de teknik hazırlıkları yaza girmeden önce başlatmamız, yarılamamız gerekiyor. Muhtarlıklardan, meclis üyelikleri ayrıntısından başlayarak AKP’siz belediyelere ulaşabilmenin her türden çalışmasını başlatmamız gerekiyor. 2013 yazı çok geç olacak.
Bir yerinden başlamalıyız. Hem kendimize hem de yüzleri biz (HDK, ÖDP, TKP,
HE)lere dönüklere bir başlangıç, bir umut olabilmesi için okuru olduğum dört günlük gazetemiz (Birgün, Evrensel, Özgür Gündem ve Sol) 8 Mart 2013, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nden başlayarak, sonrasında 1 Mayıs 2013, Emekçilerin Bayramı’nda devam edip, ardından pazar eklerini Birleşik Solun Gazetesi olarak çıkartabilirler mi? Ne dersiniz? Yapabilirler mi? Yapabilir miyiz?

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et