30 Ocak 2013 11:56

Altın vuruş

Altın vuruş

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kamu hizmetleri alanında yaşanan dönüşüm süreci, çalışma yaşamında “iş güvencesi” ve özlük hakları açısından işçilere göre, daha “avantajlı” durumda olan kamu emekçilerini ve onların göreceli olarak daha “güvenceli” olan istihdam biçimlerini temel hedef haline getirdi.
Eskiden kamu hizmetleri alanında, işin niteliği gereği, tam zamanlı, iş güvenceli, kadrolu istihdam esastı. Ancak AKP Hükümetinin kamu hizmetlerini hızla piyasalaştırması, kamu personel rejiminin kaçınılmaz olarak piyasa kurallarına göre yeniden yapılandırılmasını gerektiriyordu.
Bir süredir kamu emekçilerinin iş güvencesi ve çalışma biçimleri üzerinden sürdürülen tartışmalarda son aşamaya gelindiğinin ve yasal değişiklik için somut adım atma aşamasına gelindiğinin işaretleri daha net olarak ortaya çıkmaya başladı.
Geçtiğimiz hafta sonu Abant’ta Devlet Personel Başkanlığı tarafından düzenlenen “Kamu Personel Sisteminin Sorunları, Çözüm Önerileri ve 2023 Vizyonu” başlıklı çalıştayda yapılan konuşmalar ve tartışılan konu başlıkları, AKP Hükümetinin kamu istihdamı ve yeni personel rejimi konusunda bugüne kadar yapılmış değişikliklerden daha kapsamlı bir hazırlık içinde olduğunu gösteriyor.
Çalışma Bakanı’nın, bahsi geçen çalıştayda yaptığı konuşmada “kamu hizmetinde verimliliği esas alan, Türkiye’nin dinamizmine ayak uyandıran bir personel sistemi”ne ihtiyaç olduğunu vurgulaması, önümüzdeki dönem açısından kamu personel rejiminde nasıl bir istihdam yapısının oluşturulmak istendiğinin ipuçlarını veriyor.
Kamu hizmetleri piyasa ilişkileri içine çekilip, “kalite”, “rekabet”, “verimlilik”, “performans” gibi kavramlar çerçevesinde yeniden tanımlanırken, bu hizmetleri sunanların çalışma koşulları ve özlük haklarının tartışmaya açılması şaşırtıcı değil. Bu tartışmanın her yönüyle “kamu” ve “özel” kavramları arasındaki ayrımın belirsizleştiği bir döneme denk gelmesi ve kamu istihdamının başta iş güvencesi olmak üzere, “avantajlı” olarak ifade edilen tüm yönlerinin tırpanlanmak istenmesinin de anlaşılmayacak bir tarafı yok.
Genelde istihdamın, özelde kamu istihdamının sermaye sınıfının ekonomik ve siyasal ihtiyaçları üzerinden yeniden biçimlendirilmek istenmesi, 657 sayılı yasada yapılacak değişikliklerin, AKP’nin 2023 vizyonu çerçevesinde yeniden güncellenen Ulusal İstihdam Strateji’sinin hedeflerinden bağımsız değerlendirilemeyeceğini bizlere gösteriyor.
AKP’nin her aşamada piyasa kuralları ile ilişkilendirilen bir kamu ve kamu personel rejimi istediği bu köşede daha önce yeterince tartışıldı. Ancak bu konuda gerek bugüne kadar yürütülen tartışmalar, gerekse özellikle 6111 sayılı torba yasa ile 657 sayılı yasada yapılan değişiklikleri referans alacak olursak, önümüzdeki dönemde kamu istihdamında tıpkı işçilerde olduğu gibi, birbirinden çok farklı esnek çalışma biçimlerinin uygulanacağını tahmin edebiliriz.
Bugüne kadar iş güvencesi çerçevesinde yürütülen tartışmaların bir sonraki adımının kamu istihdamında geleneksel olarak kabul edilen “dokuzdan beşe, pazartesiden cumaya” veya “belirli bir yerde, belirli gün ve saatlerde” yürütülen çalışma düzeninin tartışmaya açılması şeklinde karşımıza çıkarsa kimse şaşırmasın.
Emekçileri farklı istihdam yapıları ve çalışma biçimleri üzerinden bölerek karşı karşıya getiren, sendikaları fiilen etkisizleştiren bir istihdam rejiminin hükümetin bu alandaki ekonomik ve siyasal hedeflerine daha kolay ulaşmasını sağlayacak bir “altın vuruş” etkisi yaratması kaçınılmaz.
Bu durum sendikaların ve sendikalı kamu emekçilerinin sorumluluklarını arttırdığı gibi, geçmiş dönemlerden çok daha etkili ve yaygın bir çalışmayı ve kitlesel bir karşı koyuşu örgütlemeyi gerektiriyor.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa