Kurtarıcılar ve standardizasyon

Sistem, taktik, oyun planı gibi kavramların teknik direktörlerimizin gözünde pek bir anlam taşımadığını bir kez daha gördük. Galatasaray’ın yeni transferi Sneijder ile Beşiktaş’ın yeni transferi Dentinho daha neredeyse attıkları imzanın mürekkebi kurumadan derbinin ikinci yarısında görev aldılar. Anlaşılan sadece taraftarlar değil, teknik adamlar da yeni transferlere “kurtarıcı” gözüyle bakıyormuş... Henüz takım arkadaşlarının isimlerini bile doğru dürüst öğrenmeyen futbolcuları birkaç antrenmanın ardından sahaya sürmek başka nasıl açıklanabilir ki?.. Sneijder 57, Dentinho ise 59. dakikada oyuna dahil oldu. Teknik direktörlerin beklentisi neydi bilinmez ama aylardır maç yapmayan bu oyuncuların gerek uyum açısından gerekse de fiziksel açıdan sıkıntı yaşaması ve  vasat görüntü sergilemesi gayet doğaldı. Teknik adamlarımız belli ki takım oyunundan, sistemden, taktikten çok, bireysel beceri ve yeteneğe inanıp bel bağlıyorlar. Temel amaç, “iyi oynamak” değil, “bir şekilde kazanmak”... Bu da elbette yıldız oyuncularla gerçekleştirilebilir!.. Drogba’nın da gelir gelmez ilk 11’de sahaya çıkması hiç kimseyi şaşırtmayacak!..
Toplama takım anlayışının baş tacı edildiği ve başarıya ulaşmanın en sağlam yolu olarak görüldüğü bir yerde ortaya konan futbolun düzeyi de ancak bu kadar oluyor işte... Takımların rakip sahada üst üste 5 pas yapmayı bile beceremediği, kör dövüşünü andıran bir itiş kakış!.. Sonra bir de bu futbolla Avrupa’da başarılı olma hayalleri kuruyorlar... İstikrarlı başarılar elde edebilmek için her şeyden önce takım oyunu oynamak gerektiği bakalım ne zaman anlaşılacak?..
Fenerbahçe’nin deplasmanda G.Antepspor’u 2-1 yendiği maçtan sonra Aykut Kocaman’ın açıklamalarını dinliyoruz. Maçta skora etki eden ciddi hakem hataları var. Fenerbahçe’nin bir golü ofsayt. Ayrıca G.Antepspor’un bariz bir penaltısı verilmemiş. Bekliyoruz ki Aykut Kocaman bunlardan söz etsin. Çünkü bu hatalar Fenerbahçe aleyhine yapılsaydı neler söyleyeceğini tahmin edebiliyoruz... Artık ne 3 Temmuz süreci kalırdı ne de kendileri için hazırlanan komplolar, tezgahlar, tuzaklar... Tabii hakemlerin kötü niyetine özellikle dikkat çekmeyi de unutmazdı.
Demek hakemler Fenerbahçe lehine hata yaptığı zaman Aykut Kocaman sus pus olacak. Oysa basın toplantısında açık yüreklilikle en azından, “Bugün hakem hataları bizim işimize yaradı. Daha önce hakem hatalarında kasıt arayarak hata etmişim” diyemez miydi?..
Şimdilerde, “Hakem kararlarında bir standart olmalı” gibisinden ahmakça bir laf dillere pelesenk olmuş durumda. Futbol, oyuncuların zaman zaman yakın temas şeklinde mücadele ettiği, sonsuz pozisyon barındıran bir spor dalı. Üstelik bu pozisyonların pek çoğu hakemler açısından yoruma açık. Dolayısıyla hakem kararlarında şaşmaz bir standartlaşma yakalanması mümkün değil.
Görüntüleri defalarca, çeşitli açılardan üstelik de ağır çekim izledikleri halde eski hakemlerin bile ortak bir karara varamadıklarını görmüyor muyuz?.. Buna rağmen maç sırasında anında karar vermek zorunda olan hakemlerden nasıl bir standardizasyon beklenebilir ki?.. Hem bugüne kadar hangi ülkedeki, hangi ligdeki, hangi şampiyonadaki, hangi turnuvadaki hakemler böyle bir standart tutturabilmiş?..
Standart demişken... Öncelikle hakemler hakkında ahkam kesenler, atıp tutanlar bir standart yakalasa ya. Mesela kendi standardını ve tutarlılığını bozmamak adına Aykut Kocaman, G.Antepspor maçından sonra, “Bugünkü maçtaki hakem hatalarından da anlaşıldığı gibi G.Antepspor’un önünü kesmeye ve onların başarılı olmasını engellemeye çalışan birtakım güçler var. Hakemler kötü niyetliydi ve G.Antepspor’u adeta doğradılar” minvalinde konuşabilirdi!.. Tutarlılık önemli çünkü!.. Çıkara göre tavır almak ise inandırıcılığı bitirir...