Basında Aleviler
Fotoğraf: Envato
Milliyet Gazetesinde Alevilik yazı dizisi yayınlanacağı ve diziyi yayınlayacak olan Nil Mutluer’in yaklaşımları, anlattığımız olaylar ve sorulan sorulara verdiğimiz cevaplara verdiği tepkileri de dikkate alarak bu dizinin iyi bir şey olacağını düşünmüştüm.
Dizi uzunca bir zaman devam etti. Ancak görüldü ki yine biz Alevilerin az, Alevilerin sorunlarını çözmekle sorumlu makamlarda oturan ama çözmeyenlerin çok konuştuğu bir platforma dönüştü. Alevi kurum temsilcileri ve aktivistlerinin ettiği kelamlar birer cümle ya da satır verilirken, onlara tam sayfa ayrıldı. Alevi aktivistlerin ettiği lafların kendi ağzımızdan dizide yayınlanan kısmı sadece “şikâyet, acıklı hallerin ortaya konması” olarak verilirken, sorunun sorumlu kişilerinin tespitlerine ve aslında ne mühim işler yaptıklarına, ne çok hoşgörülü davrandıklarına uzun uzun yer verildi.
Cafer Solgun bu eleştirisini; Aleviler “konu mankeni mi?” başlıklı yazısıyla kaleme alırken, Ali Balkız ve Vedat Kara da benzer şikâyetlerini dile getirdi. Hatice Altınışık’ın yaşadığı ise “mağduru yalanlama” yarışına dönüştü. Hatice Altınışık’ın işten çıkartılma gerekçesini yalanlamak için Milliyet Gazetesi seferber olup, yazı dizisinde özel bölüm-gün ayırdılar ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin tek taraflı ve “biz yapmayız, biz etmeyiz, bizde böyle şeyler olmaz” şeklindeki gayet ikna edici açıklamalarıyla Hatice Altınışık’ı bir kez daha mağdur ettiler. Bu özel bölümle ilgili olarak Hatice Altınışık’ın görüşlerine dahi başvurmadılar. Tek taraflı yaptıkları dizi haberle olayı kapattılar.
Bu dizi ve yapılanlar Nil Mutluer’in marifeti miydi yoksa gazetenin mi bilinmez, ama yazı dizisindeki imza sahibi Nil Mutluer idi.
***
Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği olarak 2012 yılında Alevilerin yaşadığı hak ihlallerini kamuoyuna sunduk. Rapora “bizim basın” dışında ilgi gösteren olmadı. Demek ki Alevilerin yaşadığı sorunları ve yaşanan haksızlıkları, hukuksuzlukları Türkiye kamuoyunda dikkate aldırmak için elimize birer kalaşnikof alıp basının karşısına öyle geçeceğiz.
Alevi evlerinin işaretlenmesi ile ilgili olarak 2012 yılında yaşanan dokuz vakadan sadece bir tanesinin faillerinin yakalandığı bazı gazetelerde yer aldı. Bu yakalanan kişilerin Pir Sultan Derneği ve DHKP-C üyesi oldukları yazıldı. Bu kişiler bir basın açıklaması ile yaşananlar hakkında bilgilendirme yaptı.
Bu kişilerden Murat Doğan, bu iddiaları reddederken hiçbir Alevi derneğinin üyesi olmadıklarını, polisin kendilerini bu şekilde ifade vermeye zorladığını ancak kendilerinin bu ifadeyi kabul etmediklerini, kendilerinin kabul etmediği ifadenin ise bazı basın yayın organlarına servis edildiğini söyledi. Tabii bir tarafta bazı medya organlarındaki iddialar, bir tarafta da bu kişilerin kendilerinden dinlediğimiz beyanları var.
Doğrusu nedir?
Bu iki kişi evleri işaretleyenler ise neden hemen serbest bırakıldılar? Bu konuda İçişleri Bakanlığı ve diğer mülki yetkililerden bir açıklama yok. Sadece doğru olmadığı, bizzat muhatapları tarafından reddedilmiş olan ama gazetelere servis edilen haberler var. Tabii bu haberlere atlayan insanlar, “Bak gördünüz mü, Aleviler kendi evlerini işaretliyormuş” diyenler.
Oh ne ala. Dokuz ayrı bölgede yapılan Alevilerin yaşadığı evlerin işaretlenmesinin faillerini böylelikle Alevilere yükleyip kurtulmuş oldunuz.
Tıpkı Samatya’da yaşlı Ermeni kadınlara yönelik saldırıları Ermenilere değil yaşlı kadınlara yapılan saldırı olarak niteleyip sorunu çözdüğünüz gibi.
- Buruk sevinç 28 Haziran 2018 23:59
- HDP'nin baraj sorunu, tüm muhalefetin baraj sorunudur 11 Mayıs 2018 00:07
- HDP’siz sıfır baraj olur mu? 26 Nisan 2018 23:17
- Panik seçim 20 Nisan 2018 00:15
- Demokrasi ortaklığı 12 Nisan 2018 23:30
- Alevilerin Edremit çalıştayı 16 Mart 2018 00:15
- Aleviler geleceğini tartışıyor 09 Mart 2018 00:52
- Seçim ittifakı kanunundaki önemli ayrıntılar 23 Şubat 2018 00:15
- Muhalefet partilerinin genel kurulları 02 Şubat 2018 00:15
- Yaşasın savaş! 26 Ocak 2018 00:50
- CHP'nin solu 18 Ocak 2018 22:40
- HDP'deki eş başkanlık meselesi 12 Ocak 2018 00:15