31 Ocak 2013 10:48

Suriye krizi artık daha tehlikeli

Suriye krizi artık daha tehlikeli

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Nihayet İsrail sessizliğini bozdu ve önceki gün İsrail savaş uçakları, Suriye’ye yönelik bir saldırı düzenledi.
İsrail kaynakları, Lübnan Hizbullahı’na “çok sofistike özelliklere sahip uçaksavarlar götüren bir konvoyu ve bir araştırma merkezinin vurulduğunu” iddia ediyor. Ancak Şam’dan yapılan açıklama farklı. Esad yönetimi, “İsrail savaş uçaklarının sadece Şam yakınlarındaki ‘bir araştırma tesisini’ vurduğu”nu açıkladı.
Rusya da İsrail’in bu tutumuna “BM üyesi egemen ülkeye saldırı” olarak tepki gösterdi.
Herhalde önümüzdeki günlerde bu saldırı, eğer daha ağır gelişmeler olmazsa, çok yönlü olarak tartışılıp tutumlar alınacak bir gelişmedir.
Evet İsrail zaman zaman bu tür saldırılar yapar! En son olarak da 5 yıl önce Suriye’ye karşı böyle bir saldırı düzenlediğini de tüm dünya biliyor. Ancak iki yıldır süren “Suriye krizi” diye bilinen süreçte İsrail, kendisini bu sürecin dışında tuttu. Sadece ABD’nin “kırmızı çizgi” olarak ilan ettiği “Suriye rejiminin kimyasal silahlar kullanması halinde” askeri müdahale ölçütünü İsrail de öne sürdü. “Kimyasal silahların Hizbullah’ın eline geçme ihtimali olursa Suriye’ye yönelik askeri müdahale yapacağı” dışında krizin dışında kalacağı tutumu takındı. Ancak, şimdi İsrail, kimyasal silahlar değil ama “sofistike özelliklere sahip uçaksavarlar götürülüyordu” iddiasıyla Suriye’ye saldırdı.
Eğer Suriye’ye saldıran İsrail ise, bu bölgede elbette “şu ya da bu ülkenin bir başka ülkeye saldırması”ndan çok daha fazla yankı uyandıracak, hatta “tehlikeli sonuçlar doğuracak” bir gelişmedir. Çünkü İsrail, saldırılarına bölge ülkelerindeki pek çok yönetim tarafından göz yumulsa da Arap halkları bakımından nefret edilen bir ülkedir. Bu yüzden de İsrail’le el altından işbirliği yapan ülkeler bile fiiliyatta bu saldırıya karşı olduğunu açıklamak zorunda kalabilir. Ve tabii Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’nin halkları da hükümetlerinin saldırısı karşısında nasıl bir tutum takınacaklarını merak ediyor. Yani Suriye’ye karşı ilan edilmemiş bir savaş içinde olan bu ülkeler İsrail’in yanında mı olacaklar yoksa Suriye’ye yapılan saldırıya karşı mı çıkacaklar?
Bunu göreceğiz!
Ancak öte yandan bölgede, “Suriye’ye yönelik bir İsrail saldırısını kendine yapılmış sayacağını” ilan etmiş bir İran var. Bu yazı yazıldığında İran’dan henüz bir tepki gelmemişti ve ne tepki vereceği de  önemli olacak!
Yine dün Washington’da “nabız tutan” Milliyet Muhabiri Aslı Aydıntaşbaş, Obama yönetiminin bu ikinci döneminde de; “Suriye’deki iç savaş Türkiye için büyük bir sıkıntı. Obama yönetiminde ise Suriye konusunda elini taşın altına koyup herhangi bir alanda ‘bir şeyler yapma’ eğilimi yok” diyor. Bu sonuçta bir gazetecinin izlenimidir ama diğer belirtiler de ABD’nin başka etkenler nedeniyle zorunlu kalmadıkça Suriye’ye Türkiye’nin istediği düzeyde bir müdahaleyi düşünmediğini gösteriyor. Ancak buradan çıkarılacak sonuç, ABD’nin Suriye’ye hiç müdahale etmeyeceği de değil. Bu yüzden de ABD’nin kendi yapmadığı askeri müdahaleyi İsrail’in eliyle yapmayacağı anlamına gelmiyor. Tersine bu son İsrail saldırısı bu ihtimalin arttığını göstermektedir.
Ancak şimdi Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, en azından Suriye’de İsrail’le askeri bakımdan da müttefik haline gelmiş olmalarını açıklamak zorundadır. Ve elbette yandaş basın ve AKP propagandası, “İsrail Esad rejimini destekliyor” yalanına, bir açıklama getirmek durumundadır. Eğer birazcık da olsa inandırıcı olmak istiyorlarsa!
İsrail müdahalesiyle Suriye krizi daha da derinleşmiş, daha tehlikeli bir hal almıştır. Ama aynı zamanda bölgede göstermelik İsrail düşmanlığı üstünden demagojik “İslam koruyuculuğu” yapanlar için de zor döneme girilmiştir.
Çünkü maskeleri tutan bağlar İsrail’in Suriye’ye bu son saldırısıyla daha da gevşemiştir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa