02 Şubat 2013 05:57

W.A.S.P., Morrissey aşırılık sergilenen vahşet – 1

W.A.S.P., Morrissey  aşırılık sergilenen vahşet – 1

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Blackie Lawless ve Chris Holmes’un 1980’lerin başında kurdukları W.A.S.P. Los Angeles Sunset bulvarı, Whiskey A Go Go kulübü ya da Rainbow Bar and Grill gibi mekanlarda kendine ortak alan bulmuş glam ve rock n roll kültürünün bir çocuğu sayılırdı ve müzik kariyerlerine “Yatağımın üzerinde çıplak bir kadının parçaları var” dizesiyle başlamışlardı. Ancak o dönem Amerikan toplumu için sağcıların gençlik projesiyle ilgili ahlakçı-muhafazakar ne kadar paradigması ve seçim kampanyası argümanı varsa bu grup hemen hepsinin ciddi birer düşmanı halinde göründü ve yaptıkları gösteriler ve verdikleri konserlerle birlikte Amerikan senatosunda muhafazakar üyeler arasında bile konuşma konusu edildi. Konserleri bazı eyaletlerde yasaklandı. W.A.S.P. dahil birçok yetişkinlere yönelik müzik yapan rock n roll grubu (Adult-oriented rock ya da AOR grupları) Nancy Reagen ve Tipper Gore gibi senatodan ve hayır işinden arta kalan zamanda gençliği korumayı iş edinmiş yaşlı kadın siyasetçilerin PMRC isimli bir kurumla sansasyonel bir polemiğe girdi. (Bu kurum aynı dönemde Türkiye’de de bulunan Semra Özal’ın papatyaları ile şimdiki Emine Erdoğan’ın AKP kadın kollarındaki eğilimlerin bir karışımı gibiydi) Bir basın toplantısında W.A.S.P.’ın bir albüm kapağını “gençlerimizi bu gibi plaklardan korumalıyız” diyerek kameralara kaldıran Nancy Reagen sayesinde W.A.S.P. tüm Amerika’da tanınır hale gelmişti. Hatta Lawless bunun için Nancy Reagen’a daha sonra teşekkür bile etti.

ÇİĞ ET, KAN, PORNOGRAFİ

W.A.S.P.’ın bazı eyaletlerde yasaklanan konserleri ve gösterileri psiko-drama öğeleri içeren sansasyonel performanslar içeriyordu. Canlandırılan vahşet sahnelerinin arasında çiğ et atmak, kan içmek, ses düzeyini ve gürültüyü parça geçişlerinde uzatmak, seyircilere pornografik denebilecek kışkırtıcı sorular sormak, motorlu testere ile doğranan insanların canlandırmaları ve sahnede çıplak kadınları işkence makinesi ritüellerinde sergilemek gibi aşırılıklar bu gösterilerin sürekli tekrarlanan sahnelerdendi. Elbette bunlar gösteri dünyasının hileleri ile paraleldi ve içinde teknik bir realite taşımıyorlardı. Ancak seyirciyi muhafazakar değerlerin saldırıya uğramasıyla rahatsız hissettirmek sadece kendi başına anlaşılması gereken bir edim de ortaya çıkarmıştı. Çünkü o ana kadarki politik eleştiri içinde tüm bunları anlamak pek mümkün değildi. Bu şovlar Amerika’da senatoya kadar taşınmış olsa ve sağcı muhafazakar toplum yapısını kışkırtsa bile örneğin cinsiyetçilik açısından da oldukça sabıkalıydı ve karşı çıktığı muhafazakarlık ile kadına kurulan tahakküm konusunda ortak noktalar sergilemekteydi. Çünkü grup üyelerinin erkekti ve sahnedeki kurbanların hepsi kadındı.

DEĞERLERE AMANSIZCA SALDIRI

W.A.S.P.’ın sahnede Lawless’ın deyimiyle psiko-drama yöntemleriyle toplumdaki hemen her değere saldırması, ABD’de günümüzde Marilyn Manson’a kadar çeşitli örnekleri olan shock rock (şok rock) akımının köklerini oluşturmuştur. Bu akımın herhangi bir politik doğruluğunun (political correntness) ya da özgürlükçü hareketlerle herhangi bir bağının olduğunu söylersek oldukça yanılmış oluruz. Ama sergilediği bu tüm değerlere yönelen saldırı, yine o muhafazakar değerlerin çevresinde dönen ve onu eksene alan şizofrenik bir ilişkinin dışavurumu olması açısından önem taşır. Çünkü muhafazakarlığın dışlandığı ve tüm değerlere amansızca saldırılan bu müzik türünün içinde ironik bir biçimde birçok toplumsal değeri bulabilmek de olasıdır. Bunun sebebi saldırılan muhafazakar değerlerin karşıt biçimde de olsa bir kritere dönüşmesi ve bu yüzden de gerçekte felsefi bir reddiyenin asla söz konusu olmamasıdır. Zaten W.A.S.P. ismi de “Beyaz Anglo Sakson Protestan” kavramının baş harflerinden yani onun bir ifadesi olarak çoğunlukçu bir toplumsal baskınlığı vurguluyordu. Ayrıca Lawless’ın söylediklerine bakılırsa cinsiyetçilikle ilgili de hiç bir problemleri yoktu. Doğrudan bir politik tavır sergilemek yerine onlar müzikte dolayımlama ve yansıtma yoluyla müdahale yöntemini seçmişlerdi. Lawless’ın 70’li yıllardaki müzikal etkilenimi Alice Cooper ve Kiss gibi yıldızlara dayandığı ölçüde rock n roll ile evlenerek kendi alt kültürünü kurmuş olan Amerikalı punk ve glam gruplarına da dayanmaktaydı. Sahneye transvestie -kadın kıyafetleri giyerek çıkan The New York Dolls yıldız bir grup olmasa da bu anlamda önemli bir efsanedir ve Lawless’ın da etkilenimleri arasındadır.
Haftaya New York Dolls, Morrissey vs. ile devam edeceğiz...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa