02 Şubat 2013 08:28

Neyse

Neyse

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dil kurumunun sözlüğünde kelimenin tanımı için üç farklı söz öbeği kullanılmış. Uzun lafları kısaltmaya yarıyormuş en çok belki de. Bağlaç olduğu halde “Önemi yok, olan oldu”, ünlem olduğunda “Çok şükür bereket versin”, zarf olduğunda “Konuyu kapatalım, uzatmayalım, her ne ise” anlamında kullanılıyor diyor sözlük. Neyse, çok şey diyen bir kelime yani.
Ölüm haberlerini sayılarla vermek adettir. Olan bitenin özünü anlamayı kolaylaştırabilir de, ama çoğunlukla uzakta kalmayı mümkün kılar. Hele konu iş cinayetiyse, yani kimse ölenlerin arkasından “Hayalleri vardı”, “İki ay sonra evlenecekti”, “Evladı babam nerede dedi” gibi haberler yapmayacaksa, çoğunlukla haber, sayının kendisinden ibaret bile olabilir. “Şu kadar işçi öldü”. Neden olduğundan söz etmeye de gerek olmaz sıklıkla, bir sürü teferruata girilmeyecek kadar normal bir ölüm sayılır çünkü o. Neyse, ölümün normalleşmesinin genel adı, işçinin değersizliğinin. Eğer “Çok şükür” anlamında değilse.
Hafta içinde, Gaziantep’te bir galvaniz fabrikasında bir patlama oldu. Yedi işçi öldü. Yeni ısı kazanı kurulurken gaz sıkışması olmuş, dediler. Elektrik direkleri paslanmasın diye çinkoyla kaplıyorlarmış. Sayıyı netleştirmek ilk saatlerde kolay olmadı. Dahası, ölenlerin ikisi ve çalışanların da önemli kısmının Suriyeliler olması, kaçak işçilerin çalışma ihtimalini hatırlattı. Ölümlerin netleşmesi bu yüzden de gecikmişti. Suriyelilerin kaçak olarak Antep’te çalışmasının, savaşı kışkırtan politikalarla ilgisi, işçi sayısını verip “Konuyu kapatalım, uzatmayalım”, yani “neyse” haberciliğinin konusu olacak değil elbet. “Kerbela neyse, Suriye de odur” demişti beyefendi daha yeni, bütün tarihe, mezhep inancına meydan okuyarak.
Patlamadan sonraki de daha az çarpıcı değil. “Beş ölümüz var” diye söze başlıyor, sıralardan gelen bir ses üzerine, “Neyse, sekiz” diye tamamlıyor. Sağ eli kaldırıp, saat yönünde döndürerek, bilirsiniz o “Neyse”yi. Değil eleştirilmekle, maddi hatasının düzeltilmesiyle, uyarılmayla arasının pek olmadığını düşünen olabilir. “Neyse” o kadar basit olsaydı keşke.
Ocak ayında bilinen işçi ölümü sayısı 23, geçen yılki 867. Hükümetin başı başsağlığı ve rahmet dilerken, arkasından on yıldır iş güvenliği alanında geldikleri noktayı açıklaması mümkün mü mesela? Cezalar kesilmiş, yeterli olacağına inanabilirsek. İş cinayetlerine duyarlıklarını belli eden önceki demeçleri hâlâ kulaklarda. Zonguldak’ta 30 işçi öldüğünde beyefendi “kader” demişti de, asıl vecizeyi patlatan bakanı olmuştu; “Güzel öldüler” diye.
Neyse şimdi, “Önemi yok” mu demek, “Bereket versin” mi, “Uzatmayalım” mı? Hepsi birden olmasa bari.
En meşhur, sık tekrar ettiği laftaki gibi “Gereği neyse yapacağız” yok ki. Ölümler, hep neyse. Nereden gelirse gelsin, tezgahları bozulmasın da. Sivas’ın delillerini yirmi yıldır devletin sakladığının ortaya çıkmasının adı “neyse” değilse ne? Başkanın adamı olmadığı sürece, memlekette herkesin bir Neyse’lik canı var.
Bir müzik grubunun adı aynı zamanda Neyse. Bir şarkılarında diyorlar ki, “Senin gibi hokkabaza kalsa dünyanın çivisi çıkar, içim yanar.”

evrensel.net Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa