Hay diliniz!..
Fotoğraf: Envato
Radikal Gazetesi’nin ilk sayfasını kaplayan ABD Büyükelçiliği önünde patlayan bomba haberine seçilen başlık üzerine yazmak farz oldu. “Korsakoff taburu” tanımlamasını pek beğenmişlerdir muhakkak başlığa çıkartırken. F tipleriyle tecride mahkûm edilen, hayata dönüşten hayatsız dönüştürülen ve ölüm oruçlarının öldüremediği, izleyebildiyseniz Simurg filminde tanıklık etmiş olacağınız Wernicke Korsakoff’un değişik düzeyleri ile malul insanların bir çırpıda topluca suçlu ilan edilmesidir söz konusu başlık. Zaten memleket sathında kümeler halinde sürmekte olan cadı avına bir yenisinin eklenmesi ile karşı karşıyayız bundan böyle.
Wernicke Korsakoff hastalık tablosu çok katmanlı bir hastalıklar kümesidir. Batıda yaygın olarak alkolün kötüye kullanımı ile ilişkili bir hastalık olarak bilinirken, bu memlekette ne yazık ki hastalığın bilinir hale gelmesi cezaevleri ve açlık grevleri üzerinden gerçekleşmiştir. Açlık grevleri yalnız Türkiye’ye özgü değil, ancak açlık grevlerine bağlı ölümler ve sakatlıkların bunca çok sayıda olması maalesef bizim memleketin utanç verici pek çok özelliğinden biridir. Cezaevinden ezaevine dönüştürülen mekânlara sessiz kalarak, sakatlanmalarına da suç ortaklığı yaptığımız insanları hedef gösteren bir habercilik anlayışı ile sürekli karşılaşıyoruz. Hastalıkları nedeniyle infazları ertelenen, sürekli hastalık nedeniyle Cumhurbaşkanlığı affından yararlanan insanlar herhangi bir suça karıştığında, haberin dilinde öne çıkartılan tanımlayıcı unsur hastalık ve buna bağlı salıverilmiş olma hali oluveriyor.
Nisyan ile malul olduğumuz için de, hastalıkları umursanmadan ezaevlerinde ölüme giden insanları ancak bizimle temas ettikleri ölçüde haber yaptığımızı sık sık atlıyoruz. Cezalandırıcı adalet sistemi içinde özgürlüğünden yoksun bırakma cezası, sağlığından da yoksun bırakma anlamına gelmemektedir. Cezaevlerinde özgürlüğünden alıkonulmuş kişilerin de özgür kişiler ile eşit sağlık hizmeti alma hakkı bulunmaktadır. Sürekli bakıma muhtaç, hasta ve sakat kişilerin cezaevlerinde bu bakımı alabilmesi mümkün olmadığında da cezaevi dışında bakımlarının sağlanması gerekecektir. Bizimle nereden temas ettiklerine bakmaksızın, ayrımsız herkes için bu hakkın kullandırılması esas olmalıdır.
Simurg filmini izlemediyseniz, izlemenizi öneri- rim. Wernicke Korsakoff’un ne olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır. Değişik düzeyleri olsa da, bu hastaların yardımsız yaşama olanağı olmadığını, olamayacağını göreceksiniz.
Hedef gösteren haber başlıkları sonrasında, infazı ertelenmiş veya Cumhurbaşkanlığı affından yararlanmış insanların potansiyel suçlular olarak ilan edilmesine yol açmanın ve cezaevine ölüme göndermenin vicdani yükünü taşımak zor olacaktır.
Benden hatırlatması…
- İnadına tanıklık 05 Aralık 2024 04:41
- Çetelere bütçe 21 Kasım 2024 04:59
- Büyümeden annen sana, ölüm alacak 14 Kasım 2024 04:42
- Bu zamanda hekim olmak 07 Kasım 2024 04:43
- İnsan hakları mücadelesine devam 31 Ekim 2024 04:43
- Çeteler kol geziyor 24 Ekim 2024 04:43
- Kimi, niye aşağılıyoruz? 17 Ekim 2024 04:34
- Şiir yazmanın sorumluluğu 03 Ekim 2024 04:43
- Siyah çöp torbasına atılan insanlığımız 26 Eylül 2024 04:45
- Sistematik işkence 19 Eylül 2024 04:41
- Narin bir çocuk 12 Eylül 2024 04:43
- Savaş hesabı 05 Eylül 2024 05:26