03 Şubat 2013 10:52

Taş mı bıraktınız ki?

Taş mı bıraktınız ki?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

"Çakıl taşı”… Eskiden verilmezdi! Şimdi atılmıyor! “Çakıl taşı” deyip geçmeyin. Verilmese de, atılmasa da, hep politik argüman. Hep demagoji aracı.
Başbakan Çiller’di, “çakıl taşı bile vermeyiz”, “böldürtmeyiz” diyordu. Neyi? “Vatan”ı! Öyle ya, “çakıl taşı” giderse “vatan bölünür”dü! Ne hallerdeydik.. Şimdi? Kurtulduk mu? Bölündük, bölünüyoruz sendromunu atlattık mı? Yok canım, nerede!
Başta Öcalan, PKK ve silme Kürtler ne kadar “ayrı devlet istemiyoruz” deseler de, Kürtlerin eşit haklara sahip bir halk olduklarının inkarı bakımından kolaylarına geldiği için, cümle inkarcı hâlâ “böldürtmeyiz”, “eşit gördürtemezsiniz” türü konuşup davranmayı sürdürür. “Bana Kürt sorunu var dedirtemezsiniz” der, “tek millet” der. Der oğlu der… Sonra da Kürt sorununu çözeceklerine inanmamızı isterler. Gözümüzün içine baka baka yalan söylerler. “Görüşme” derler, yine kandırmaya uğraşırlar. Ya hemen hiçbir hak vermemeye ve tüccarlıklarını kanıtlamaya çalışır, hedefinde Kürdü kandırmak vardır.. Ya da az-çok verecek olsa bile vermemiş gibi yapmaya çabalar, hedefinde Kürtlerin kendisiyle eşit haklara sahip olduğunu kabul etmeyeceğine inandığı Türkü kandırmak vardır. “Götürürüm götürmem”, “seni değil onu götürürüm”, “bak yoksa oynamam” türü çocukça davranışlarla görüşmeyi bile burnundan getirir Türkün de Kürdün de. Yapacaksan yap be adem!.. Barış ve huzurun da cılkını çıkarma. Ama yok.. “Çakıl taşı” edebiyatı berdevamdır!
Çiller’le haleflerinin “çakıl taşı” vardır da, Davutoğlu’nun yok mudur? Onun da vardır. Çıkar beyzade, özrü kabahatinden büyük, konuşur: “Niye İsrail uçakları, Esad’ın sarayının üzerinden uçup ülkesinin onuruyla oynarken bir çakıl taşı bile atmıyor?​” “Zeytinyağı gibi üste çıkma” çabasındadır. Tıpkı Türkiye’nin düşman belleyip üzerine El Kaideci çapulcu sürülerini salması gibi, İsrail’in Suriye’yi düşman bilip uçaklarla bombalaması karşısında zevahiri kurtarma telaşındadır. İsrail’le açıktan aynı safa düşülmüş, “Allahın bildiği kuldan saklanamaz” olmuştur ya!.. Şimdi kulp takılacaktır. Hem Türkiye hem İsrail, Batılıların üzerine sefer açtıkları bir garip Suriye’nin üzerine birlikte çullanmıştır. “One minute” de yetmez olmuştur, “Mavi Marmara” ve istenen “özür” de… Takke düşmüş kel görünmüştür: İsrail’le Türkiye el ele Amerikancı cephede! Hem de Kaidecilerle birlikte. İşin içinden sıyrılmanın tek formülü demagojidir. Akla meşum “çakıl taşı” geliverir.
Öyle ya! İnanılacak olursa Türkiye İsrail’e karşıdır! Kanıt olarak Davutoğlu, “Biz İsrail’in hiçbir Müslüman ülkeye yaptığı operasyona kayıtsız ve tepkisiz kalmayız” diyecek ve soracaktır: “Kendi masum sivil halkına karşı 22 aydır havadan uçaklarla, karadan tankla ve topla saldıran Suriye ordusu, niye İsrail’in bu operasyonuna karşılık vermedi?​” İnsaf, siz Suriye’de atacak “çakıl taşı” mı bıraktınız? Herkes akıllı Suriye tümden aptal öyle mi? İçerdeki besleme “muhalefeti” destekleyen yedi iklim dört kıtadan emperyalistler ve müdahalelerini bırakıp, hem Türkiye hem İsrail’e savaş açacak, öyle mi?
Kendi kendinizi ele veriyorsunuz. Madem İsrail’in Müslüman ülkelere operasyonuna kayıtsız kalmazsınız, Suriye’ye hesap soracağınıza, İsrail’e “çakıl taşı” mı artık ne atacaksanız, onun yakasına yapışıp Suriye’nin hakkını arasanıza!
Hiçbir demagojinin gizleyemeyeceği gerçek şu sorunun yanıtında: İsrail’le mi birliksiniz bay Davutoğlu, Müslüman ülkelerle mi? Müslümansanız ve “Müslüman ülkelere saldırılara kayıtsız ve tepkisiz kalamayız” diyorsanız, öyleyse neden İsrail’e değil de Suriye ve İran’a, Maliki Irak’ına düşmanlık güdüyorsunuz?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa