4 Şubat 2013

Ölümlü iş kazaları da diğer kazalar gibi engellenebilir nedenlerle oluyor. Uzmanlık, deneyim ve sürekli denetim gerektiren riskli iş kollarından bir tanesi olan madencilik de en sık görüldüğü alanlardandır. Bununla birlikte, 90’ların sonu ile 2000’li yılların ilk yarısında yapılan mevzuat değişiklikleriyle Anadolu’nun kuş uçmaz, kervan geçmez birçok köşesinde madencilik sektörü jet hızıyla canlandırılmıştır. Çünkü yapılan düzenlemelerle özellikle çalışma koşulları hukuki olarak maden sahiplerinin- patronların inisiyatifine terk edilmiştir. Bu durum işletme maliyetlerinde herkesçe bilinen büyük indirimler sağlamış, kâr oranlarını artırmıştır. Pek çoğunda en basit güvenlik önlemi dahi olmayan, havalandırma sistemleri çoğu zaman arızalı olan, kişisel donanım kullandırılmayan maden ocaklarının sayısı hızla artmaktadır. Gözlerden uzak bu köşeler, ölümlü iş kazaları ile birlikte görünür hale gelmeye başlamıştır.

2003 yılında 22’iken, 2004’de 68, 2005’de 121, 2006’da 79, 2007’de 76, 2008’de 66, 2009’da 92, 2010’da 105, 2011’de 77, 2012 yılında 61 ve 2013’ün ilk haftasında sekiz madencinin yaşamı çalıştıkları maden ocaklarında sonlandırıldı. Hemen tümü önlenebilir nedenlerden kaynaklanan kazalarda.

2010’daki 105 ölümden 30’u, 2013’deki sekiz ölümün hepsi mülkiyeti Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK)’na ait olan Karadon ve Kozlu İşletmeleri’nde gerçekleşti. Ancak ne öldürülenler kamu emekçisi ne de ilk bakışta ölüme sebebiyet verenler olarak görünür olanlar kamu görevlisi. Ölenler emek-gücünü çok düşük ücrete taşerona satmak zorunda kalan yoksul köylüler, diğeri kamu adına iş yapan taşeron şirketin patronu.

AKP Hükümeti hukuksal engel nedeniyle kamuya ait maden işletmelerinde bilinen seyri ile özelleştirme yapamıyor. Hülle konusundaki deneyimleri tartışma götürmez kadrolar, bu yasağı aşmak için, 2004 yılında, 3213 sayılı Maden Yasası’nda değişiklik yapan 5177 sayılı Yasa’nın 23. Maddesi ile ruhsat sahibinin, sahibi olduğu işletme iznini devrebilmesi-kiraya verebilmesi (Rödovans Sözleşmesi) uygulamasına hukuksal dayanak sağladılar. Devlet adına ruhsat sahibi olan TTK, işletme iznini özel şirketlere (inşaat, turizm vb.) devrediyor ve bunun karşılığında rödovans bedeli denen payı alıyor.

Diğer taraftan imzalanmasının sorunları ortadan kaldıracak olmasa bile sembolik önemi olan, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün 176 sayılı Maden Güvenliği ve Sağlığı Sözleşmesi, patronlara mesaj vermek adına olsa gerek, Türkiye’nin taraf olması, imzalaması AKP Hükümetleri tarafından engellenmeye devam ediyor. Türkiye, ILO’nun kara listesindeki 24 ülkeden biri olma “onuruna” Recep Erdoğan’ın Başbakan olduğu AKP Hükümeti döneminde erişti. Bununla da yetinmedi.

Şubat 2011’de Elbistan’da göçük altında kalmalarına neden olunarak öldürülen 11 işçinin bedenleri hala kaza bölgesinde tutuluyor. Masraf olmasın, patron kârından harcamasın diye çıkartılıp ailelerine teslim edilmiyor. Söz konusu tutuma desteğini Mayıs 2010’daki katliamdan sonra aileler günlerce yakınlarının cansız bedenlerinin çıkartılmasını ocak kapısında beklerken, olay yerini teftişe gelen Başbakan Recep Erdoğan “Bu mesleğin kaderinde maalesef var. Bu mesleğe giren kardeşlerim de içerisinde bu tür şeylerin olabileceğini bilerek giriyorlar. … birçoğunun babası, ağabeyi bu meslekten emekli olmuş ama kendisi de yine bu meslekte çalışıyor” gibi cümlelerle açıkladı.

Bu sözler, kapitalizmin emek pazarında nasıl işlediğine olan vurgudur. Patronlar adına acılı madenci ailelerine, madencilere ve topluma anımsatılmasıdır. Başbakan “kader” ve “özgür irade” vurgusunu birlikte yaparak; kapitalizm ve koyu mukadderatçılığın birlikteliğini bir defa daha ortaya koymuştur. Oysaki emek-gücünü satmak zorunda olanların günümüz Türkiye’sinde ve genel olarak kapitalist toplumda yaşayabilmek için kötü koşullarda çalışmamak gibi bir “seçim şansları yoktur”. Çünkü diğer seçenek, binlerce işsizle birlikte açlıktan ölmektir.

Peki katil(ler) kim?

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et