5 Şubat 2013

Akademik kölelik: Asistanlık/Araştırma Görevliliği -1

Yeni yükseköğretim yasa tasarısı önerisi çeşitli platformlarda tartışılmaya devam ediyor. En son yapılan “Akademiye Özgürlük” toplantısında üniversitede yaşanan hak ihlalleri ve mücadele arayışları tartışıldı. İTÜ asistanları da mücadele deneyimlerini paylaştılar. Son yaptıkları eylemle elde ettikleri kazanımdan söz ettiler. Tabii buruk bir kazanım bu. Yeni yasa tasarısının bir ön uygulaması İTÜ’de sahne alacak. Kazanım kısmı, işten çıkarılan asistanların işe geri alınması. İTÜ’lü asistanları kutluyorum. Doksanlı yılların başında kurulan Araştırma Görevlileri Derneğinin verdiği mücadelenin daha kararlı ve daha dayanışmacı bir örneğini vererek istediklerini aldılar. Benim için oldukça anlamlı bir gelişme çünkü ben Araştırma Görevlileri Derneğinin başkan yardımcılığını ve başkanlığını yapmıştım. O zamanlar araştırma görevliliğinin geçici statüsünün yarattığı sıkıntılarla boğuşuyorduk. En ilerici sayılan öğretim üyelerinin bile burslu öğrencilik gibi gördüğü asistanlığın üzerimizde yarattığı toplumsal kimliksizlik baskısıyla mücadele etmeye çalışıyorduk. Bu mücadeleyi legal bir dernek üyesi de olsanız örgütlü olarak vermek tehlikeliydi. Örgütlülüğümüzün gücünü azaltmak amacıyla da, doktora derslerimi aldığım sırada,sudan bahanelerlegörev süremi uzatmayıp beni işten çıkarmışlardı.
Benim esas üzerinde durmak istediğim konu bugünkü yasa tasarısında da hala izlerini taşıyan baskıcı anlayış: insana, emeğe, yetişmeye ve yetiştirmeye değer vermeyen ve hep gençleri sindirmeye çalışan anlayış. Bunu yaparken de kullanılan araç hep belirsizlik aracı olmuştur. Birisinin üzerinde baskı kurmak mı istiyorsunuz iktidar sahibi kişi olarak? Belirsizlik yaratın yeter. O kişinin yaşamsal gereksinimlerinden doğan zaaflarını da kullandınız mı, tamamdır. Araştırma görevlisinin zaafı da hocasına, bölüm başkanına, dekanına, rektörüne duyduğu ihtiyaçtan kaynaklanır.
Mevcut 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda var olan belirsizlik, yeni yasa tasarısında biraz değişmiş gibi görünmekle birlikte hala devam ediyor. Mevcut durumda, araştırma görevlileri, yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim yardımcıları olarak tanımlanmışken yeni yasa tasarısında ise yükseköğretim kurumlarında yürütülen eğitim-öğretim, araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan, yükseköğretim kurumunun yetkili organlarınca verilen akademik nitelikteki diğer görevleri yapan ve lisansüstü öğrenim yapmakla yükümlü olan öğretim elemanı olarak tanımlanıyor. Başka bir deyişle, eğitim-öğretim görevleri tanıma eklenmiş oluyor ki, zaten eğitim-öğretim görevlerini yerine getirmek araştırma görevlilerinden hep beklenirdi. Hatta bu yüzden asistanların lisansüstü eğitimleri aksardı. Ayrıca yetkili organlar ifadesi somutlaştırılarak bu organların yükseköğretim kurumuna ait olması gerektiği vurgulanmış. Bu da garip... Başka hangi yetkili organlar olacaktı ki? Emniyet müdürlüğü ya da kaymakam ya da vali mi örneğin? Belki de Türkiye’nin bir köşesindeki küçük üniversitelerde kaymakam, emniyet müdürü ya da vali, rektörün de rızasıyla araştırma görevlilerine iş veriyordur. Hiç şaşırmam. Yeni yasa tasarısı koruyor yani araştırma görevlisini. Mevcut durumdan önce araştırma görevlileri diğer işleri de yapmakla yükümlüydü. Sonradan ilgili diğer işler olarak tanımlandı bu işler. Şimdiki yasa tasarısında ise akademik nitelikteki diğer görevleri yapan kişiler olarak tanımlanmışlar. Diğer de deseniz, ilgili diğer de deseniz, akademik nitelikteki diğer de deseniz orasından burasından çekiştirip başka bir anlam katılması mümkün bir tanımlama yapmış oluyorsunuz. Bu da, bizim toplumsal kültürümüze sinmiş olan çarpıtma ve işine geldiği gibi tanımlama eğilimiyle bağlantılı herhalde. Bir değişiklik de lisansüstü eğitim yapma yükümlülüğü…Zaten teamüller böyle çünkü araştırma görevliliğine bir yetişme süreci olarak bakılıyor ve bu yüzden lisansüstü öğrenim görmesi bekleniyor araştırma görevlilerinin.
Ancak, araştırma görevlisi mi, asistan mı, araştırma yardımcısı mı, eğitim öğretim yardımcısı mı ya da idari işler yardımcısı mı olduğu belli olmayan bu süper kişinin bu belirsizlik sürecinden geçip nasıl bir insana dönüşeceği çok önemli. Gelecek hafta aynı konuya devam…

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et