6 Şubat 2013

11 Eylülden 1 Şubata terör

Hafta sonu 1 Şubat’ta, Ankara’da ABD (Amerika Birleşik Devletleri) Büyükelçiliği’nin kapısında patlayan bir canlı bomba, yalnız Büyükelçiliği ve Ankara’yı sarsmakla kalmadı dünya gündeminde geniş yankılara ve yorumlara yol açtı. Senaryolar birbirini izledi ve daha da sürüp gideceğe benziyor.                                                                                                    
Biz de bir senaryo yazalım.
ABD’de 11 Eylül 2001 Salı günü New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerinin 94. ve 98. katları arasına Amerikan Havayollarına ait kaçırılan dört uçaktan ikisi çarptı. Öteki iki uçak da Washington D.C.’de Pentagon’a çarptı. Olayda ölenler arasında çok az sayıda Amerikalının bulunduğu belirtildi.
Bu olayı bahane eden ABD yönetimi, Müslümanlara ve özellikle Araplara karşı sert önlemler aldı. Sonuçta bu olay, ABD’nin Ortadoğu üzerinden çıkarcı  politikasını yürütmesine, yani ABD’nin hayrına vesile oldu.
Gelelim 1 Şubat 2013’ün Ankara’sına.
Geçen Cuma günü, ABD Büyükelçiliğinin dış kapısında patlayan canlı bomba olayının basına yansıyan verilerine göz atalım.
Kale gibi korunan Büyükelçilikte çalışan Amerikalıların burnu bile kanamadı.
Cesedi parçalanan canlı bombanın 40 yaşında Ecevit Şanlı adında DHKP-C adlı terör örgütünden olduğu, olaydan hemen sonra açıklandı. Şanlı’nın 2001’deki ölüm orucu sırasında yakalandığı ve hafıza kaybı ile zeka sorununa yol açan “Wernicke Korsakoff “ hastası olduğu da basına yansıdı. Ayrıca, terörü kullanmak isteyen “derin devlet”lerin bu tür kişileri bulup kullandığı da biliniyor.
Bakalım bu olay hangi “hayırlara vesile” olacak?
Belki dostu-düşmanı tanımaya hayrı dokunur.


ULUDERE  HESABI

Uludere / Roboski’de 34 sivilin savaş uçaklarıyla bombalanarak öldürülmesinin üzerinden 407 gün geçti. Bombalama emrini kim(ler)in verdiği ve onayladığı hala açıklan(a)madı. TBMM’de kurulan araştırma komisyonlarının hazırladığı raporların akıbetini de kimse açıkla(ya)mıyor. Bütün bunlar konuyu kapatmak için, Roboski’de öldürülenlerin üzerinden bazı hesaplar yapıldığı olasılığını akla getiriyor. Tazminat istemeyen ve almayan  köylüleri bezdirerek, direnişi kırmanın hesabı mı var dersiniz? Ne yaparlarsa yapsınlar, tarihin hükmünü önleyemezler. Uludere kıyımı tarihte yarını almıştır.


NATO’NUN PATRİOTLARI

İktidar çevreleri diyorlar ki; Türkiye’ye yerleştirilen patriotlar üç buçuk milyon insanımızın hayatını koruyacak. Yoksa hedef haline mi getirecek? Bbunu soran pek yok. Varsa yoksa NATO! Bir de tetiğe biz basacağız, diye övünüyorlar. Tetiğe bas emrini kimin vereceğini de sorgulayan pek yok.
Haksızlık etmeyelim, NATO ve patriot aleyhtarı gösteriler yapılıyor, ama şu bizim medya, bunları medyatik bulmuyor.
İşte, bu protestolara kendi çapında katılan Kadıköy’de bir dükkanın vitrini.


AFORİZMALAR

Bir iletişim fakültesinde, bir sınıf üniversite öğrencisinden basınla ilgili aforizmalar yazmasını istedik. Bunlardan birkaçını sizlerle paylaşalım; bakalım siz ne diyeceksiniz?
* Basın uyursa halk uyanmaz.
* Beşinci kuvvet 4. kuvvetin sopasıdır.
*Devlete midesinden bağlı basının kafası çalışmaz.
*Basın özgürlüğü halkın özgürlüğüdür.


DETAY TUTKUSU

Medyanın diline bir “detay” tutkusu yapıştı ki, sormayın! Hava durumunu sunarken; “şimdi detaylara bakalım.”
Haber özetlerini verdikten sonra: “Şimdi detaylara geçelim.”
Sporda maçların sonucunu verdikten sonra: “Şimdi detaylar aktaralım.”
Yerli yersez her lafın arasına bir “detay” sokuşturuluyor.
Acaba o güzelim “ayrıntı” sözcüğü kullanılsa, söyleyenin dilini arı mı sokar?


AKP BELEDİYELERİNE BASKIN

Hani Vikiliks diye bir site vardı; bir sürü gizli konuşmaları, belgeleri yayımlayarak dünyayı birbirine katmıştı ya, işte biz de ona nispet olsun diye Mikiliks’i kurduk. İlk belgemiz, (D) kod adlı bir siyasi danışman ile Tek Adam (T.A.) kod adlı patronu arasında geçen telefon konuşmasından...


BELGE:1.

Tek Adam (T.A.) :  Yahu, bizimkiler deyince öldürüyorlar. Baksana tutuklamadıkları kimse kalmadı. Seçim yaklaşırken şu belediyeleri de bir ele alın dedik, ama evdeki hesap çarşıya uymadı.
(D) : Evet efendim, çok tepki oldu. İzmir’den sonra Eskişehir ve Antalya belediyelerine baskınlar pek iyi olmadı.
(T.A.) : Şimdi dinle. Bunu dengelemek lazım.
(D): Çok doğru efendim.
(T.A.): Bizim belediyelerden açığı olmayan birini bulun. Bizim kadılara da söyle, bu belediyeye baskın yapsınlar. Savcılığa, mahkemeye gitsin. Basına da servis yapın. Bakın nasıl adaletli davranıyoruz, işte sadece muhalefete değil, iktidar belediyelerine de soruşturma açılıyor, adaletli davranıyoruz filan diye gaz verin.
(D): Başüstüne efendim.
(T.A.): Yalnız bir muhalif belediye ile bizimkine eş zamanlı olarak, aynı anda baskın yapsınlar.
(D.): Aman, mahkemede bir terslik olmasın efendim.
(T.A.): Sen onu bana bırak, merak etme.


BELGE:2.

(D.): Efendim plan ve programımız başarıyla uygulanmıştır. İktidar belediyeleri için de soruşturma izni verilmiş, ama izin verilmekle kalmıştır. Gerisi ise malumunuz… Hi hi!
(T.A.): Tabii, bağımsız yargıya herkes güvenmeli, bağımsız yargıya müdahale edemeyiz. Ama yargı bizim işimize karışmamalı, gölge etmemeli.
(D.): Başka ihsan istemez.
(T.A.) Sen fazla konuşma, belki isteriz, icabında icabına bakarız.


BİR ŞİİR

Bu hafta dizelerimiz Kübalı Jose Martı’nın (1853-1895) “Guajira Guantanamera” şiirinden dizeler:
“Benim onurlu bağrımı / bilinmez bir çile yaralar; / tutsak bir halkın evladı / onun için yaşar. / Guantanamera, Guajira / Guantanamera. / Çorak  ve çamur rengi dağında / değerli kürküyle yaşar leopar; / bense sahibim daha fazlasına, /çünkü candan bir dostum var / Guantanamera. / Fıskıyeli  bir bahçesi var / başkan beyimizin, / hazinesi dolu altın ve buğday; / ben daha zenginim, bir dostum var. / Guantanamera. // Dizem mutlandırır yiğitleri, / dizem özlü ve içten / daha kuvvetli / kılıç yapılan çelikten. / Guantanamera.”

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et