06 Şubat 2013 11:00

Merak etmek ve soru sormak

Merak etmek ve soru sormak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İnsan, merak ederek insanlaşmıştır; ne kadar olmuş ise yani. Canlı türü/türlerinin içgüdüsel ya da daha üst türlerinde bilinçli olarak arama ve bulmayı gereksinmesi, doğa içindeki varlığının temel koşuludur. Merak etmek ve soru sormak, öğrenmenin, bilmenin ve çözmenin ön koşuludur. Nedeni, nedenleyen etken(ler)i, kapsamı, sınırları, çeşitliliği elbette farklı olacaktır. Ama merak etmeksizin yanıt bulunamaz: Doğru ya da yanlış olmasından bağımsız olarak. Milyonlarca yılın varolma hikayesi, detaylarıyla yazılmıştır. Burada ise, merak ve soru bugüne dairdir.
Merak etmemek ve şu ya da bu türden soru sormamak, akıldan yana sorunu olmayan insan(lar) için kabul edilebilir olamaz. Meraksız ve sorusuz yaşam hali genel olarak ‘akıl dışı’ sayılır. Bununla birlikte; bunu kendi bireyi, “çekirdek aile”si, ve küçük yakın çevresi ile sınırlı tutanlar olduğu gibi, doğaya ve toplumsal yaşama dair daha geniş kapsamlı-geniş ufuklu tutanlar da varolagelmişlerdir. Toplumlar tarihi, insanın toplumsal gelişmesi ve ilerlemesinde, bizzat kendi eylemi ve düşüncesiyle oynadığı role, bu ikincilerin eylemleri ve düşünceleriyle gördükleri işleve işaret etmiştir. İçinde yaşadığı doğasal ve toplumsal ortama ilişkin sorusu olmayan ya da soru sormayan, daha iyinin nasıl olabileceğine kafa yormayan insan(lar) ise, başkalarına tabi olarak, onlar tarafından “verilen” ile yetinen, eksikli yaşama mahkum olabilmişlerdir.
Politika ve kültür, tarihle birlikte, insan yaşamına girmiş, eyleminin unsurları ve belirleyenleri arasında yer alagelmiştir. Günümüzde ise, modern toplumun teknolojik olanaklarına da sarınmış olarak, çok daha ileri düzeyde etkiye sahiptirler. Eksikli, sorunlu ama sorusuz; tevekkülü vaaz eden politika türü, bin yılların önyargıları, kaderci kültü ve kültüründen beslenerek, yığınlara meraksız-sorusuz tabi olmayı salık vermiştir. Buna göre, her şey, tüm farklılıklar önceden belirlidir; değişmez ve değiştirilemezdir. Toplum(lar) için gerekli olanı, yönetici seçkin kişi-zümre ve çevreler zaten düşünür, bulur ve çözerler. Gerekli olanı düşünür ve yaparlar. Herkes “aynı gemide”dir ve geminin okyanusta batmadan yüzmeye devam etmesi için, o “her şeyi bilen”, her sorunu çözmekle görevli “en akıllı-en etkin” insanların, bizzat kendileri ve oluşturdukları kurumlar aracıyla belirledikleri kurallar içinde hareket etmelidir!
Otoriteye itaat esastır ve asla ihmal edilmemelidir! Herhangi “kul” ya da “kullar topluluğu”nun ihlalci davranış ve düşüncesi, gerekçesi ne olursa olsun “suç” teşkil eder ve “hak ettiği ceza”yı görmesi “toplum yararına”dır. Yönetenin “yok” dediği yok; “var” dediği vardır; hak bildiği hak, suç saydığı “suç”tur. Başka türlüsü “nifakçılık” ve “zındıklık”tır. Daha da güncelleştirir ve yerelleştirirsek, “Kürt sorunu yoktur” deniyorsa, “yok”tur(!) Binlerce, on binlerce insan ölümüne bir mücadeleye girişirken “macera aramış”, “bela bulmaya kalkışmış” olmalıdır. “Terör bitirilecek, huzur sağlanacak”tır! Kapitalizmin “barışı”na ve “huzuru”na teslim olmayan, “had bilmez nifakçı” ve “bölücü”dür. Afganistan, Irak, Libya fatihleri Obama, Hollande, Merkel, Netanyahu, Mursi dost demokratlar; Esad zalim diktatördür. Nükleer silahlar ABD, Fransa, İsrail, Rusya, Türkiye gibi devletlerin elinde “demokrasi aracı”, İran’ın elinde dünyayı tehdit silahıdır! Türkiye NATO toprağıdır. Savaş karşıtlığı “fesatçılık”; demokrasi istemi “bölücülük” tür. Grevci işçi sabotör, işkenceci polis şefleri “vatansever”dir(!) Soru soran, hele bir de yanıt istiyorsa “hain”; yaşa-varol diye tempo tutup “yola devam” diyen “eli öpülesi mümin”dir.
“Kitle psikolojisi”, kitle manipülasyonu ve “sürü” mantığını ele almak ve bu tartışmayı sürdürmek için, listeyi uzatmak gerekiyor. Ama şimdi bitirmek mecburi.
(Devam edecek)

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa