07 Şubat 2013 10:23

Herkesin hayrına

Herkesin hayrına

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Obama’nın ABD Başkanı olmasından beri Hollywood’un köleliğe karşı çıkan İç Savaş’a ve tabii dönemin başkanı Lincoln’e ilgisi pek arttı. Kölelik göndermeleri o kadar revaçta ki, Tarantino’nun ırkçıları temizleyen siyah ödül avcısı Django’dan önce geçen sene, Lincoln’ün vampir avcısı ve zombi avcısı olduğu iki ayrı film çekildi. İçlerinde en uzatılmış, en az hareketli, en çok konuşmalı, en siyasi entrikalı ve en doğrudan Obama yanlısı filme imza atmak, Spielberg’e nasip oldu. Kırk yıldır Hollywood’un dahi çocuğu adıyla anılan Steven Spielberg’ün kendini giderek vakfettiği tarihi politik mevzular zincirinin son halkası. Uzaylılarla arkadaş çocuklardan kardeşini kurtaran Amerikan askerlerine, Yahudileri kaçıran Almanlardan günümüzde peyda olan dinozorlara, neye el atsa ses getiren filmlerde imzası var onun.
Lincoln, savaş sahnesiyle başlasa da, arka fonda devam eden savaşı bir daha hemen hiç göstermeden Beyaz Saray ve Temsilciler Meclisi arasındaki hatta, yani kapalı kapılar ardında geçiyor. Başkanın ikinci dönemi başlamış, herkesin güveni tam, savaşın sonlarına yaklaşıldığı hissediliyor ve konu, anayasada köleliği kaldırma konusunda yapılacak değişiklik. İki buçuk saatin tamamına hakim olan tek gerilim, Lincoln’ün değişikliği yaparak savaşı bitirme niyeti ile, çevresinin “Önce savaş bitsin, tartışırız” yaklaşımları arasında. Onlarca tartışma, aile içinde duygu sömürüsü, başkanın anıları, vekilleri ikna için pek ahlaklı olmayan yöntemlerle süslü olsa da, filmden en çok akılda kalan tabii Lincoln ve arkadaşlarının yaptığı her insanın eşit olduğuna ilişkin konuşmaları. Bunlar, neden defalarca filmi çekilen bir büyük devlet adamı olduğunu ispatlamaya tek başına yetiyor. Marx’ın yeniden başkan seçildiğinde yazdığı mektupta “İşçi sınıfının kararlı çocuğu” diye seslenirken söylediği gibi o “Zincire vurulmuş bir ırkın kurtuluşu ve toplumsal dünyanın yeniden inşası için emsalsiz bir mücadelede ülkesine önderlik eden” bir devlet adamıydı. Yönetmenin ustası olduğu herhalde her sinema seyircisi tarafından bilinen görkeme dayalı üslubu, bu uzun boylu kahramanı hep salona hapsetse de ona yeniden hayran olmak için bir sebep sunuyor. Görüntüler ve atmosferdeki başarıya güvenip diyaloglarda ısrar edince tahammülü biraz zor bir uzunluk ortaya çıkmış. Mesajı aslında daha kısa bir filmle de en az o kadar etkileyici olabilecekken, Oscar yarışına oynamak bunun asıl sebebi olmalı. Konu ödülse, özellikle, daha önce nasıl rollerde izlediğimizi unutturacak kadar sakin, ince sesli ve soğukkanlı bir Lincoln’ü olağanüstü bir performansla yaratan Daniel Day Lewis filmin büyük kozlarından.
Film mevcut siyah başkan Obama’ya selam göndermeye daha açılışta başlıyor. Köleliğin kaldırılması, siyahların asker olması derken “Siyahlar bir gün subay da olur, kim bilir oy bile kullanır” konuşmalarından itibaren. Daha bir buçuk yüzyıl öncesinin ön yargıları, düşünmeye değer, “Siz şimdi kadınlar da oy versin istersiniz!” Eşitlik kavgasının Obama döneminde tartışılan sağlık ve vergi reformu gibi meselelere bağlanmaması için hiçbir neden yok.
Buralı izleyici için ise, barışa duyulan ihtiyaç, müzakere görüşmeleri, halkın bölünmüşlüğü ve ön yargılarına rağmen eşitlik için verilen mücadele oldukça tanıdık elbette. En önemlisi elbette değişime duyulan inanç, her şeye rağmen sürdürülen kararlılık karşısında yüzlerce yıllık ön yargıların dayanamayacağını görmek güzel; “Kimseye garez duymadan, herkesin hayrına (...) kendi içimizde ve tüm ülkelerde adil, kalıcı bir barışa ulaşmak ve üzerine titremek için her şeyi yapalım” deyişi mesela.


KÜNYE

Lincoln
Yönetmen: Steven Spielberg
Oyuncular: Daniel Day-Lewis, Sally Field, David Strathairn, Joseph Gordon Levitt, Tommy Lee Jones

evrensel.net Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa