Bu politikayla nereye kadar?
Fotoğraf: Envato
Başbakan Erdoğan, Orta Avrupa ülkelerini ziyaret dönüşünde yine Esad rejimine ömür biçti: “Beşar Esad gidicidir, kalıcı değildir!”
“Eee, ne var bunda, herkes eninde sonunda gidicidir” denebilir. Ama Başbakanın kastı, “eninde sonunda gidicilik” değil. Tersine Başbakan önümüzdeki çok yakın bir gelecek için bu kehanette bulunuyor.
Şöyle geriye dönüp baktığımızda iki yıla yaklaşan “Suriye krizi”nden ne zaman söz etse Başbakan Erdoğan, Esad rejiminin “Ha gitti ha gitmek üzere olduğu”nu söylüyor. Ama, ne var ki Başbakan “Gitti, gidecek” dedikçe Esad rejiminin ömrü uzuyor sanki!
Çünkü, Başbakan böyle dedikçe Esad’a karşı Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin cephesinde bir gedik daha açılıyor.
Suriye’ye müdahalenin en radikal, en aktif ikilisinden birisi Türkiye ise ikincisi Katar’dır. Ancak gelen en son haberlere göre Katar’ın da Rusya-İran planının tutumu olarak biçimlenen, sorunun çözümü için “Esad’la muhalefetin görüşmesi” girişimine katıldığı, bu girişime tek muhalifin Türkiye kaldığı anlaşılıyor.
“Peki başka kim var, Türkiye’nin Esad’ı devirmeyi tek yol olarak benimseyen tutumuna destek veren” denirse, gelinen aşamada yanıt şudur: El Nusra ve onunla ortak hareket eden El Kaideci, Talibancı, İslami Cihadcı... “Şeriatçı bir Suriye için savaşıyoruz” diyen terörist gruplar!
Nitekim Başbakan gezi dönüşü yaptığı açıklamada da Suriye Kürdistanı’nda, “Muhalif güçlerin PYD’ye karşı mücadeleyi gayet iyi yürüttüğünü” söyleyerek, Türkiye’nin Suriye’deki hangi muhalif güçlerle iş birliği içinde olduğunu da bir kez açıklamış oldu.
Türkiye’nin Esad’ı devirme planının, teferruatlar bir yana bırakılırsa, iki ayağı vardı: 1- Silahlandırılmış küçük terör gruplarının başlatacağı saldırılarla ülkede istikrarsızlık yaratmak, 2- İç çatışmaların artmasına paralel olarak Suriye’den mülteci akını başlaması, istikrarsızlık ve mülteci akınının bunun yol açtığı “insani sorunları” gerekçe yapan batılı emperyalistlerin de “Suriye’ye halkına yardım” adı altında Esad rejimini devirmek!
Planın birinci ayağı Türkiye’nin de gayretleriyle bir biçimde başarılı olarak sürdürülmüştür. Ancak ikinci ayakta beklenen müdahaleye batılı emperyalistler, Türkiye’nin dayandığı silahlı grupların amaç ve yöntemlerinden şüphe ettikleri için yanaşmamışlar, böylece bu planın altı önemli ölçüde boşalmıştır. Dahası, Suriye muhalefeti merkezini Doha’ya taşınarak muhalefet üstündeki Türkiye etkisi kırılmak istenmiştir. Böylece Türkiye’den çok Batı ve Katar etkisinde (Katar’ın Suriye muhalefetine 4 milyar dolar dolayında bir destek sağladığı belirtilmektedir) bir Suriye muhalefeti ve o muhalefetin hem içinde hem dışında olan bir terörist şeriatçı gruplar odağı oluşmuştur. Türkiye şimdi bu grupların üstündeki etkisiyle ve onlar aracılığı ile vaziyeti toparlamaya çalışmaktadır. Ama Suriye krizinde en yakın müttefiki Katar’ın da şimdi Rusya-İran Planı’yla çelişmeyen bir çizgiye kaymasıyla neredeyse El Nusra ile baş başa kalan bir yalnızlaşmaya sürüklenmiştir.
Ama Başbakan şimdi mültecilere harcanan 600 milyon dolardan dem vurarak, batılılar ve Arap ülkelerinin yeterli yardımı yapmamasından yakınmaktadır.
Ama bu sadece bir sonuçtur. Neden ise Türkiye’nin izlediği Suriye politikasında, dış politikasının temeline koyduğu eski Osmanlı toprakları üstünde yeni koşullarda hakimiyet sevdasıdır. Ötesi, Esad’ı, batılı ülkeleri, Suriye muhalefetini suçlayarak bahane uydurmaktır; lafı güzaftır!
Eğer Erdoğan-Davutoğlu ikilisi Suriye politikalarını gözden geçirmezlerse, duvara çarpmaları, “Esad’ın gitmesinden önce” olabilir!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00