'Versem uçacak, vermesem kaçacak...'
Önce başlığı açıklayayım, bir zamanlar Eskişehir’in yerlisi sayılan Manavlar, kızlarını havacılar (subaylar, astsubaylar, teknisyenler) istediğinde çaresizliklerini şöyle anlatırlardı: “Versem uççak (damat) vermesem gaççak (kız) nedem gari?” Bir ayağı havada damat pek istenecek şey değildi, pırpırlar çakılıp duruyordu o sıra. Kaçan kız meselesi cinayetle sonuçlanmasa da türkü olur dile düşer. ‘Nedem gari’ sonunda ‘verelim bari’ye bağlanır ama oğlanın uçması engellenemez elbet.
Eskişehir’in öteki kalabalık halkı Tatarlar düğünlerini kadın-erkek diye ayırmanın yanı sıra evli-bekar diye de sınıflandırırlardı. Delikanlıların eğlence gecesini Kart Ağası denen bir ağabey yönetirdi. Hani Yiğitbaşı denir başka halklarda. Delikanlılar birbirleriyle yarışır kimi yarışmalar içkiyle ilgili olur. İddialı içiciler kendilerine meydan okunursa “Ben bardağımı bitirene kadar tepetakla dursun” gibi şartlar ileri sürer, Kart Ağası da kim kaybederse yeni mezelik isterdi: tavuk, çiğbörek... Delikanlının evinde, anasına kız kardeşlerine ya da akrabalarına komşularına nazı geçmesi gerekirdi. Babam, kendisinin düğüne yemek hazırlayanlardan aldığını söyler övünürdü.
Eskişehir folkloru yerli Aleviler, şehre göçmen gelen öteki halklar: Çerkez, Boşnak, (ve Ortaasya Halkları) rengarenktir. Ortak noktalar düğün yemeğinde mevsimde bulunmayan yemeklerin (Kışın kurubiber dolması gibi) sunulmasıydı. Tatar sofrasının gözdesi göbete denen ‘etli pirinçli’ börekti.
Nedir bu Eskişehir muhabbeti derseniz, ben Eskişehirde doğdum, 7 yaşına kadar Eşkişehir’de kaldım. Eskişehir’in 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti olduğunu duyduğumda çok sevindim. Hele ‘UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Başkenti’ de seçilişi.
Somut Olmayan Kültürel Miras (SOKÜM) UNESCO tarafından; “Toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekanlar” biçiminde tanımlanmaktadır.
Somut olmayan kültürel miras, toplulukların ve grupların çevreleriyle, doğayla ve tarihleriyle etkileşimlerine bağlı olarak, sürekli biçimde yeniden yaratılır. Bu yeniden yaratım kimlik ve devamlılık duygusu verir; böylece kültürel çeşitliliğe ve insan yaratıcılığına duyulan saygıya katkıda bulunur.
Somut olmayan kültürel miras alanları arasında sayılacak alanlar:
1) Somut olmayan kültürel mirasın aktarılmasında taşıyıcı işlevi gören dille birlikte sözlü gelenekler ve anlatımlar (destanlar, efsaneler, halk hikayeleri, atasözleri, masallar, fıkralar vb.)
2) Gösteri sanatları (Karagöz, meddah, kukla, halk tiyatrosu vb.)
3) Toplumsal uygulamalar, ritüeller ve şölenler (nişan, düğün, doğum, nevruz, vb. kutlamalar)
4) Doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar (geleneksel yemekler, halk hekimliği, halk takvimi, halk meteorolojisi vb.)
5) El sanatları (dokumacılık, nazar boncuğu, telkari, bakırcılık, halk mimarisi). geleneğidir.
Ancak ne kültür başkentliğinden ne ötekinden somut bir ses, bir hareket duyamadım. Kalkıp Eskişehir’e gitmek gelmedi içimden. Orada olamayan tek Eskişehirli ben miyim? Yerel şenlik gibi bir şey oldu havasında bir tavır.
Biliyorum kitap düşünülmedi, (İstanbul’a yapılan kitaplar satılmadı mı?) görsel şölen tasarlandı. Pekala görsellikle yetinsinler de hiç olmazsa konserlerin CD’si yayınlansa.
Evrensel'i Takip Et