10 Şubat 2013 10:25

Yağmur duası

Yağmur duası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Barışı öne çıkaracak filmler yapılınca, izleniyor da. Hükümet Kadın sadece yanlarındaki politikacılarla birlikte galasında barış mesajları veren sinemacıların işi olarak görülmesin diye, hafta sonunun en çok izlenen filmi yapan seyirciler var. Sanatçısı, halkı gözünü barışa dikmiş memlekete yakışır bir manzara.
Askerin ailesi belediye başkanının evine kız istemeye gelmiş. Ankaralı anne babanın isimlerine başkan hanımın dili dönmeyince ikisi de “şapkalı a” diye düzeltmekte ısrar ediyor. Damat adayı yüzbaşı, kızın yabancı dil bildiği duyumunu hatırlayıp lafı oraya getirmek istiyor, mevzubahis dilin Türkçe olduğu anlaşılıyor. Başkan, “Burada çocuklar Kürtçe doğar, Türkçe büyürler” diyor. Başka gergin ve komik anların ardından Ankaralı ve şapkalı aile vazgeçme noktasına geldiğinde, küçük torun rahmetli dedesinin ona verdiği mektubu yüksek sesle okumaya başlıyor. “Bu dünya senden olmayanlarla güzeldir. Sadece sen değil, senden olmayan da yaşasın ki sen de yaşayasın” gibi etkileyici cümleler, karşı tarafı sessizce düşünceye gark ediyor.
Bir çeşit bölge komedisi Hükümet Kadın’ın en çok öne çıkan sözü, hoşgörü ve kardeşliğe dair olanı. Vizontele’yi epeyce andıran atmosferi, daha önce defalarca yapılmış olmasından kaçınılmayan esprileri, Olacak O Kadar’ı andıran sık sık altı çizilen eğitim temalı mesajları, Hükümet Kadın’ı ortaya çıkaran formül. Sermiyan Midyat’ın daha önce bu sefer sadece kız isteme niyetiyle Amerikalıları getirdiği Ay Lav Yu’ya kıyasla, epey eli yüzü düzgün ve seviyeli. Televizyon komedisinin seyircisinin pek çok gülmesi gayet mümkün.
Birlikte yağmur duasına çıkan Müslüman, Süryani ve Êzidîlerin birbirlerine takılmaları gibi Midyat manzaraları etkileyici. Aynı zamanda o kadar akılda kalıcı ki, filmin sona doğru iyice üstünde durduğu AKP’ye selam gönderip askere vurma göndermelerini bir miktar gölgede bırakıyor. Demokrat Partili belediye başkanı rantı değil hizmeti dert ediyor, CHP’liliği söylemde pek belli edilmeyen muhalifi ise tuzu kuru, uçkuruna düşkün bir toprak sahibi. Sinema tarihinde genelde bu roller tersi olur, belki de bunun dışındaki her seferde. Gerçeğe uygunluğu bir yana, ağanın belediye başkanının ailesi olduğu görüldüğünden inandırıcı olmaktan epey uzak. Ama kadınların hamisi, ilçenin bitmeyen sorunlarını çözmek için her şeyi deneyen, “Yeter söz milletin” sloganını dilinden düşürmeyen başkan askeri darbeyle görevden alınınca, bugüne dair göndermeler ampul gibi parlıyor.
Kürt’ten, eşitlikten, hoşgörüden söz eden film yapmanın dünyanın en riskli seçimi olduğu bir dönemde değiliz, hatta bakanı galaya getirip beraber mesajlar vermek mümkün. Bu Hükümet Kadın’ı daha az anlamlı yapmıyor mutlaka, özellikle seyircinin ilgisini esirgemediğini gösterdiğinden. Ama naifçe “Ne alıp veremediğimiz var ki”nin ötesine geçmemesi, onun bile “milliyetçilik yaptı”, “gerilim iklimine çalıştı” diye eleştirilmesine neden olabildi. Çünkü bu risksizlikle, “Onlar da insan”, “Benim de Kürt komşum var” türü üstünde çoktan anlaşılmış basit mesajların işlevi bir yere kadar. Birlikte dua etmek de iyi niyetli mutlaka, ama bundan ötesine cüret eden sinemacılar ayrıca ümit veriyor. Sorunun siyasi sebebinin, bugüne kadar nerede yanlış yapıldığının hakkıyla sorgulanması barışın tesisi için gerekecekse, sinemanın da bundan kaçmasında mana yok.

evrensel.net Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa