Bu faşist yasanın bir finans ayağı eksikti!

2006 yılıydı.
“Avrupa’ya uyum”, “demokratikleşme” lafları eşliğinde ‘ileriye’ doğru atıl birkaç adım yerle bir olmuştu.
Askeri vesayet karşısında demokrasi kahramanı ilan edilen hükümet öyle bir Terörle Mücadele Kanunu yasallaştırmıştı ki başlangıç noktasının bile gerisine düşülmüştü.
Irkçı, sübjektif yorum ve uygulamalara yol açacak bu yasa birçok demokratik hukukçu tarafından şöyle değerlendirilmişti: Bu yasa çokça faşizan uygulamalara tanık olmamıza yol açacak!”
Tanık olduk da nitekim!
‘Türki Cumhuriyetler’ diye adlandırılan 5 ülkeyle ilişkide resmi bir çerçeve ortaya konamayınca ilk ziyaret edilen ve devletçe birikiminden yararlanılan…
Birçok siyasi partiden kadına siyaset dersi veren… Değerli bilim kadını Büşra Ersanlı birden bire terörist olmuştu bu yasa sayesinde.  
Keza yılların yazarı Ragıp Zarakolu da...
Meslektaşlarımız, ‘iyi gazetecilikleriyle’ tanınan Nedim Şener, Ahmet Şık da…
Sadece birkaç örnek mi?
Elbet de değil!
Kürtlerin anadilde eğitim, kültürel haklarının tanınması, özerk yönetilmesi talepleri için mücadele yürüten…  
Şiddete hiç bulaşmamış…
Yasal alanda faaliyet yürüten…
Binlerce kişi bu yasadan güç alan mahkemeler ve yargı tarafından tutuklanarak cezaevlerine dolduruldu.
Bu yasanın canhıraş savunucuları, ideologları olan ve işledikleri günahlar birçoğumuzun malumu olanların dışında da… Birçok kişi Ergenekon davasıyla zapturapt altına alındı bu ‘otoriter’ yasa sayesinde.
Bu Terörle Mücadele Yasası bir alanda Türkiye’yi lider yaptı. Dünyanın en çok tutuklu teröristine sahip olduk bir anda!

TEHDİTİ FIRSATA ÇEVİRME HAMLESİ!

Şimdi bu yasaya yeni bir ayak eklendi.
Meclis’te kabul edilen “Terörizmin Finansmanın Önlenmesi Tasarısı…
Aslında yasayı önce Birleşmiş Milletler (BM) Mali Eylem Görev Gücü (FAFT) dayattı.
FATF, “bankaların terör finansmanı ve kara para aklanması için kullanılmasını önlemek” iddiasıyla kurulan bir örgüt.
Türkiye üyesi olmasına rağmen bu konuda gerekli yasal düzenlemeyi bir türlü hayata geçirmiyordu. Bunun üzerine Türkiye’nin Kara Para Komitesi üyeliği askıya alan FAFT   
Türkiye’yi, “22 Şubat 2013 tarihine kadar mevzuat değişikliğine gitmezseniz sizi kara listeye alacağız” diye tehdit etti.
Türkiye’nin komiteden ihraç edilmesi halinde para ve sermaye akımlarına, hatta ticaretine ambargo konulacağı söyleniyordu.
Türkiye’ye milyarlarca dolar meçhul para giriyor. Ülke bilançolarında bu paralar, “Kaynağı belirsiz paralar” olarak muhasebeleştiriliyor.
Başka pınarlardan ülkemize akan bu paralardan, bankacılık sektörü de, AKP iktidarı da alabildiğine faydalanıyor.
Önlem almak da kimsenin işine gelmiyordu.
Dışarıdan gelen paraya bağımlı bir ekonomisi olan Türkiye daha fazla risk alamadı ve yasayı hazırladı.
Ama bir farkla…
Yasayı fırsata çevirerek!

HUKUKTA EKONOMİK TERÖR

Nasıl mı?
BM’nin altına imza atılmasını istediği sözleşme sadece BM Güvenlik Konseyi’nin terör listesine giren örgütlere yönelik uygulamayı içeriyor.
Oysa Türkiye bu listenin dışına çıktı.
Yasa, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına alacak şekilde hazırladı. Yani Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin amacının dışında geniş çaplı bir düzenlemeye gidildi.
Bu durumda, Terörle Mücadele Kanunu’nun ülkede estirdiği faşizan rüzgara bakarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Artık iç hukukta ekonomik terör estirilebilir.

HÂKİM YOK, MAHKEME YOK!

Terörizmin Finansmanın Önlenmesi Yasası gereğince mal varlığının dondurulması için yargı kararına gerek yok!
İdari bir kararla, “Bu kişi terörü finanse ediyor” tespitiyle herkesin malı dondurulabilir.
Malvarlığının Dondurulmasını Değerlendirme Komisyonu’nun kararı yeterli olacak.
Hâkim yok, mahkeme yok!
Malvarlığının dondurulması ve bu kararın kaldırılması kararları, Resmi Gazetede yayımlanacak.
Kişiler mal varlığının dondurulduğunu Resmi gazeteden öğrenecek.
BM ve yabancı ülkeler, malvarlığı dondurulması için Türkiye’den gerekçelerini bildirerek talepte bulunabilecek.
ABD başta olmak üzere dünyada ‘terör’ estiren devletler, kendi ekonomik, siyasi çıkarları doğrultusunda bu yasayı kullanıyorlar.
Hedeflerindeki coğrafyalarda kendileri için tehdit olarak algıladıkları kişi ve kurumları “terörü finanse ediyor” suçlamasıyla bertaraf etmeyi hesaplıyorlar.

HERKESİN MALINA EL KONABİLİR

Mesele sadece büyük servet sahiplerinin malıyla mülküyle ilgili değil.
Hepimizi ilgilendiriyor.
Çünkü hükümet yasayı öyle bir hazırladı ki… Politik arzuları, hedefleri beğenilmeyen insanlar kolayca cezalandırılabilir.
Terör” kavramının yardımıyla ceza hukuku alanında siyasetçiler, belediye çalışanları, avukatlar, dernek yöneticileri… Yasal alanda faaliyet yürüten binlerce kişi siyasi bir operasyonla nasıl cezaevlerine tıkıldıysa…
Şimdi de aynı mantıkla hazırlanan bu yasa, bireyler, şirketler, kitle örgütleri, belediyeler, dernekler üzerinde kılıç gibi sallanacak.
Yardım ettiğiniz bir vakfın PKK ile ilişkisi olduğu ileri sürülerek malınız dondurulabilir. Bağış yaptığınız bir kurumun Ergenekon ile bağlantısı kurulup okka altına gönderilebilirsiniz örneğin.
Ortada, “Suudi işadamı Yasin El Kadı gibiler düşünsün” denilebilecek bir durum yok!
İktidara muhalif olan kişi ya da kurumun…
Hiçbir şey olmasa bile, “hakkında bir ihbar var” denilip malvarlığı dondurulabilir.
1 yıl sonra da “Pardon” denilip mal varlığınız iade edilebilir.
Ekonomik olarak göçmeniz, ailecek zor duruma düşmeniz vs…
Kimsenin umurunda olmaz.