ABD-Türkiye ilişkilerinde sorun ne?
Fotoğraf: Envato
Başbakan Erdoğan, Kasım ayından beri Obama’dan randevu bekliyor. Ancak ilk yurtdışı gezisini İsrail’e yapacağı açıklanan Obama, Erdoğan’ın görüşme talebine hâlâ yanıt vermiş değil. Erdoğan’ın Obama tarafından bekletilmesine bir de geçtiğimiz günlerde ABD Ankara Büyükelçisi Ricciardone’nin Türk yargı sistemine eleştirileri eklenince, herkes aynı soruyu sormaya başladı: ABD-Türkiye ilişkilerinde sorun ne?
Başbakan Erdoğan’ın Ricciardone’nin sözlerine karşılık söylediği “kimsenin şamar oğlanı değiliz” sözleri de aslında ABD’nin tutumundan duyulan rahatsızlığın bir ifadesi olarak anlam kazanıyor.
Soruna gelince, elbette ABD’nin Türkiye’yi gözden çıkarması gibi bir durum söz konusu değil. Ancak ABD, AKP Hükümeti’nin Bölge’de uygulamaya çalıştığı politikadan rahatsız. Çünkü dün ABD’nin bölgesel çıkarlarıyla uyumlu bir şekilde sürdürülen ve Davutoğlu’nda somutlanan bu politika, bugün ABD’nin ayağına dolanmaya başlamıştır. Dolayısıyla ABD’nin tutumunun Türkiye’nin bölgesel politikalarına “ayar verme”ye yönelik olduğu söylenebilir.
Hatırlanırsa Obama yönetimi, ABD seçimlerinden hemen sonra Suriye muhalefetini Doha’da toplayarak inisiyatifi eline almaya çalışmıştı. Ancak Türkiye, ABD tarafından “terör örgütleri” listesine alınan El Kaideci El Nusra Cephesi ve El Cezire, Fırat Kurtuluş Cephesi gibi örgütleri kullanarak Serêkaniyê üzerinden Suriye Kürtlerine karşı saldırılarına devam ediyor. Türkiye’nin PYD’nin gücünü kırma ve Kürtlerin statü sahibi olmasını engellemeye yönelik bu saldırgan politikası, ABD’nin muhalefeti birleştirme girişimlerini de zora sokuyor.
Öte yandan ABD tarafından Suriye muhalefetinin başına getirilen Muaz El Hatib bile Suriye yönetimi ile görüşebileceklerini söylerken Erdoğan, Suriye’ye yönelik askeri müdahale seçeneğinde ısrar etmektedir. ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı John Kerry de “Suriye sorununa diplomatik çözüm bulunması konusunda umutlu olduklarını” söylemektedir. Burada İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde Mısır (Mursi), İran (Ahmedinejad) ve Türkiye (Gül) cumhurbaşkanlarının Suriye konusunu görüşmek üzere bir araya geldiğini ve bu “mini zirve”den sonra Ahmedinejad’ın Suriye sorununun çözümü konusunda yakınlaştıklarını söylediğini de hatırlatmak gerekiyor. Tabii bu açıklama, Gül ile Erdoğan arasında diğer bazı konularda olduğu gibi Suriye konusunda da görüş ayrılığı olabileceğini gösteriyor.
Türkiye’nin ABD politikalarıyla karşı karşıya geldiği bir diğer bölgesel mesele de Irak’tır. Ricciardone’nin Türk yargı sistemini eleştirdiği konuşmasında gözden kaçırılan noktalardan biri de Irak konusunda söyledikleriydi. Ricciardone, bu konuşmasında “Türkiye ve Irak, ilişkilerini en iyi hale getiremezse daha da kötü sonuçlara yol açabilir. Daha şiddetli çatışmalar olabilir, başka güçler devreye girebilir. Irak’ı bütün olarak görmek gerekir. Biz Türkiye’nin Irak’ın petrol ve gazının yüzde 20’siyle değil, bütünüyle ilgilenmesini arzu ediyoruz” demektedir. Bu konuşma ABD’nin, Türkiye’nin Maliki Hükümeti ile çatışmasından ve Kürdistan Federe Yönetimi ile yaptığı petrol anlaşmalarından duyduğu rahatsızlığı açıkça ortaya koymaktadır. ABD, Irak’ın toprak bütünlüğünü sağlayacak lider olarak gördüğü Maliki’yi desteklemekte ve Türkiye’nin Barzani ile ilişkileri üzerinden Irak’taki anlaşmazlığı derinleştirmesinden rahatsızlık duymaktadır.
Özetlemek gerekirse, ABD’nin kendisine verdiği “Bölgesel liderlik” rolüne yeni Osmanlıcı heveslerle sarılan AKP Hükümeti, bugün ABD’nin kendisine verdiği rolü oynayamaz hale gelmiştir. Davutoğlu’nun Osmanlı’nın at koşturduğu topraklarda yeniden söz sahibi olma hevesiyle uyguladığı dış politika, bugün Türkiye’yi Bölge’de adım atamaz bir ülke haline getirmiştir. Ve ABD, Bölge’de adım atamaz hale gelmiş, hele hele Irak’ta olduğu gibi kendisine ayak bağı olan bir Türkiye istememektedir. Obama’nın Erdoğan’a randevu tarihini ise ABD’nin Türkiye’ye verdiği “Bölgesel rol”deki eksen kaymasının ne zaman ve nasıl rayına oturtulacağı belirleyecektir.
- Mesele sadece Erdoğan'ın adaylığı mı? 17 Ocak 2025 05:25
- Adsız süreç, çözümsüz barış! 14 Ocak 2025 05:00
- Trump, Erdoğan’ı niye övüyor? 10 Ocak 2025 04:40
- Türkiye-İsrail rekabeti ve Kürt sorunu 07 Ocak 2025 05:30
- Suriye’deki gelişmeler ve kapısı aralanan yeni ‘süreç’ 03 Ocak 2025 07:30
- Öcalan'ın mesajı ve yeni sürecin işaretleri 30 Aralık 2024 12:47
- HTŞ yönetimi ve Suriye'nin etnik-dinsel fay hattı 27 Aralık 2024 06:20
- Suriye ve yeni Osmanlıcılık 24 Aralık 2024 05:00
- Düğüm yine Kobanê'de çözülecek! 20 Aralık 2024 05:30
- Yeni Suriye kurtlar sofrasında! 17 Aralık 2024 05:00
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10
- Esad rejimi sonrası Suriye ve Ortadoğu’yu ne bekliyor? 10 Aralık 2024 05:30