11 Şubat 2013 08:51

Nezih Demirkent

Nezih Demirkent

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin önceki başkanlarından Nezih Demirkent’i Aşiyan’daki mezarı başında andık. “Her ölüm erken ölümdür” der Cemal Süreya. Onu yakından tanıyan gazeteciler açısından da Demirkent’in ölümü beklenmedik erken ölümlerdendi.
Yitireli 12 yıl olmuş. Yaşasaydı ülkenin dibe vuran gazetecilik namusu, mesleğe acımasızca ihanet eden kalemler için ne düşünürdü diye geçirdim içimden. Üzerine titrediği Anadolu basınının bölünerek sürekli güç kaybına uğramasından duyacağı üzüntüye de ayrı bir parantez açtım. Çünkü Anadolu basınını birleştirmek örgütlemek için yoğun çaba ve emek harcamıştı Demirkent.
Sahi son 10 yılda nasıldı da değişti Türkiye. Özellikle de yaygını, yereli, yazılısı, görseli ile medya. İktidara bağımlılık tam teslimiyet halini almış; bir çırpıda özgür ve tarafsız gazeteciliğin, hak haberciliğinin önüne geçivermişti. Şimdilerde medyanın da itici gücüyle toplum iktidarın projelendirdiği bir tür totaliter demokrasiye alıştırılıyor. Düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü her gün biraz daha örselendi. Cezaevleri gazeteciler, yazarlar ve bilim insanlarına mekan oluyor. Muhalif gazeteciler, yazarlar çeşitli bahanelerle işten atılıyor. Haliyle gazeteler ve televizyonlar iktidarın hoş görmediği haberlerin –iç ya da dış haber fark etmiyor-görmezden gelindiği, sansürlendiği bir sıkıntılı dönem yaşanıyor gazetecilik mesleğinde. İşte bu yüzden ölümünün 12. yılında bir kez daha özlediğimi anlıyorum Nezih Abiyi.(meslekte sevgi ve saygı duyulan büyüklere böyle seslenirdi bizim kuşak, Nezih Abi, Nail Abi, Altan Abi, Hıfzı Abi vb)
 Dünya gazetesine yazdığı  “Salı Yazıları” nı özlüyorum. Onun Babıâli’yi birbiriyle barıştıran, buluşturan akil adamlığını da. İşsiz kalan gazetecilere “Dünya”nın kapılarını açmasını, ekonomik güçlük içindeki gazetecileri, hasta meslektaşlarını arayıp bulmasını ve kimseye belli etmeksizin maddi yardım sağlamasını da…
Nezih Abi’nin Başkanlık döneminde Türkiye Gazeteciler Cemiyetini çalışanların sorunlarına eğilen bir örgüt yapma gayretleri nasıl göz ardı edilebilir? Basın Müzesi. Darıca Huzur Evi. üyeler için Beyoğlu İstiklal caddesinde açılan lokal Demirkent’in TGC’ye kazandırdığı tesisler olarak günümüzde yalnız üyelerine değil tüm basın mensuplarına hizmet veriyor.     
Nezih Abi hukuk mezunuydu. Gazeteciliğe spor dalında başlamış, çeşitli gazetelerde muhabirlikten, sayfa sekreterliği, yazı işleri müdürlüğüne dek hemen her işe el atmıştı. Hürriyet Gazetesini yönetirken pek çok gazetecinin yetişmesinde emeği geçti. Yıllar sonra ekonomi gazetesi olarak düzenleyeceği Dünya gazetesini aldı. Çalışan gazeteciden patronluğa geçti. Ama çalışan gazetecilerle iletişimini hiç koparmadı. Onu iyi tanımayanların ilk izlenimleri pek de olumlu değildi. Ancak yakından tanıdıkça onun insancıl yanı, gözlem gücü ve keskin zekâsı ortaya çıkardı.
Yazımın başına dönersek evet erken yitirdiğimizi düşünüyorum Nezih Abi’yi. Onun ölümüyle artık Babıâli’yi bütünleştirecek akil kimse de kalmadı. Meslek dayanışması yerini kısır çekişmelere, çıkar pazarlıklarına ve birbirlerini bir yerlere hedef göstermeye dek uzanan bir serüvene bıraktı. Çok yazık.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa