Şanghay'a giren NATO'dan çıkar mı?
Fotoğraf: Envato
Başbakan Erdoğan’ın önceki hafta sözünü ettiği Şanghay İşbirliği Örgütüne girme niyeti, her şeyden önce Batı ile olan ilişkiler çerçevesinde tartışıldı ve sonuçta böyle bir girişimin NATO’dan çıkma anlamına gelebileceği üzerinde hemen bütün yorumcular anlaştılar. ABD Dışişleri sözcüsü, bu niyeti taşımakla NATO üyesi olmak arasında çelişki olduğunu da söyledi. Sorun Avrupa Birliği ile ŞİÖ’nün birbirine alternatif olup olmaması noktasında düğümlendiği için, NATO sorunu fazla irdelenmedi.
Gerçekte NATO’nun alternatifi, dağılan SSCB’nin askeri ittifak gücünü koruma amacıyla oluşturulan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü dür. (KGAÖ) Bir ölçüde ŞİÖ ile bağlantılıdır ama ŞİÖ’ye üye olan ülkelerin KGAÖ’ye de üye olması koşulu yoktur. Bu biçimsel ayrım, fiili durumda ekonomik, ticari ve siyasi bakımdan aynı çatı altında toplanmış olan ülkelerin, askeri bakımdan da müttefik sayılabileceği kanısını uyandırmaktadır. Örneğin ABD’nin algısı bu yöndedir.
Geçmişte, Azerbaycan ve Gürcistan’ın NATO üyeliği niyetiyle ŞİÖ ve KGAÖ’ye üye olmaması da bu ilişkinin genel olarak böyle kurulduğunun göstergesidir.
ŞİÖ üyeliği, basitçe yalnızca Avrupa Birliği ile ilişkileri değil, bir bütün olarak “Batı Bloku” diyebileceğimiz emperyalist odakla ilişkileri ilgilendirmektedir.
Hükümetin attığı her adımı koşulsuz savunma refleksine sahip kimi çevreler, hem ABD’nin hem de ABD iş birlikçisi çevrelerin tepkisini yatıştırmak için, NATO üyeliğiyle ŞİÖ üyeliğinin birbiriyle çelişmeyeceğini göstermeye gayret ediyorlar. ABD’nin NAFTA ile ilişkisini de buna örnek gösteriyorlar. Kuşkusuz bu çaba, bir süre sonra Başbakanın ŞİÖ niyetinden vazgeçmesiyle geri çekilecektir ve bir başka savunma noktası aranacaktır. Ancak, şu anda böyle bir durum olmadığı için, çok yönlü olarak ŞİÖ üyeliğinin artıları ve eksileri ekseninde bir tartışma yürütülmeye başlamıştır. Ancak bu tartışmada ilginç olan, ŞİÖ’ye giriş koşullarında “Batı’nın” Türkiye’ye ne gibi yaptırımlar uygulayabileceği üzerine senaryolar geliştirilmesidir. Ekonomik, siyasi ve askeri yaptırımların listesi oldukça kabarıktır ve bütün bunları göze alarak atılacak adımların sonuçta ne sağlayacağı kara kara düşünülmektedir.
Neden? Eğer Şanghay’a giren NATO’dan çıkmak zorunda değilse, Şanghay “Batının” alternatifi değilse, “Batıya ve ABD’ye karşı” bir ittifak değilse, neden bu korkular tartışılıyor?
Hükümet holiganı analizci olmanın hayli zor bir iş olduğu görülüyor. Başbakanın her an bir sürpriz yaparak blok değiştirmekten söz etmesi, ertesi gün de bunu şaka yapmış havasında geri alması mümkün… Ama ağızdan çıkan sözü gerekçelendirmek, savunmak, allayıp pullayıp “tez” haline getirmek hiç kolay değil. Bu yüzden, akıldan geçenle ağızdan çıkan birbirini tutmuyor. Şanghay meselesinde de böyle oldu. Başbakanı savunmak adına tezler döşenen analizciler, bir yandan büyük ağabeyden gelecek şimşeklere paratoner olmak için dil döküyorlar, ama bir yandan da Başbakana “Aslında ne demek istediğini” öğreterek tevil yolları açıyorlar. Şimdi ağırlıklı olarak yapılan, bir kez daha düşünebilmesi için Başbakana veri toplamak... Zira, böyle bir Blok değiştirme girişiminin nelere patlayacağının listesi epeyce uzun: Ekonomik olarak, döviz girişini kesmek, borsadan çekilmek, Türkiye’nin ihracat pazarlarını daraltmak, enerji maliyetlerini yükseltmek gibi yaptırımlar uygulanabileceği gibi, Kürt sorununu ve Ermeni Soykırımını kullanarak sıkıştırmak, bölgede Hamas ve Sudan’a verilen desteği terörle ilişkilendirmek, Yunanistan, Rusya, İsrail, Suriye, İran, Irak ile bölgesel kriz ve çatışmalar yaratmak, Türkiye’nin NATO üyeliğini sorgulamak gibi siyasi ve askeri yaptırımlar da sayılabiliyor. Bunlar yüksek olasılıklar... Peki, ŞİÖ’ye girmek, NATO’nun ya da genel olarak Batının alternatifi değilse, bunlardan neden korkuluyor?
Başbakanın açıklamasının herhangi bir temele dayanmadan yapıldığına dair kuşkularımız vardı. Laf ola beri gele babında! Bir haftadır konu bir daha açılmadı... Sebebi anlaşılıyor.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43