Barış, samimiyet ve ciddiyet ister

ABD Başkanı Obama, Öcalan ile devlet arasındaki görüşmeleri desteklediğini açıkladı...

HDK, görüşme sürecinin müzakerelere dönüşmesi için ‘Çözüm için müzakere, barış için eşitlik’ adıyla büyük bir kampanya başlattı...

Barış Anneleri ve Roboskî’li aileler de Öcalan’la yapılan görüşmelere tam destek verdi. Roboskî’li aileler, Barış Anneleri, asker aileleri ve çocukları polis tarafından öldürülen aileler Meclis önünde barış için buluştu. Yapılan açıklamada acılar ve özlem ortaktı...

EMEP, ‘Savaşa dur de demokrasi için birleş’ adını taşıyan kampanya başlattı...

K. İnanır, ‘Barış hasreti, Kürt ve Türk hassasiyetinden büyüktür. Barış sürecinden döneni halk affetmez’ dedi...

Türkiye Barış Meclisi (TBM), Kürt sorununda yaşanan sürece ilişkin bütün taraf ve kesimlerin sürecin parçası haline gelmesinin kalıcı ve adil çözümü kolaylaştırıp, hızlandıracağını kaydetti...

‘Denenmeyen tek yol kaldı: Barış!’ adlı çağrı metni, Taksim Hill Hotel’de yapılan basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. Toplantıda söz alan aydınlar, Türkiye halklarının giderek birbirinden ayrıştığına, birbirlerine düşmanlaştığına dikkat çekti... BDP: Türkiye’de yaşayan halklar da barıştan ve çözümden yanadır...

G. Tekin, “Siyasi bedel ödemek pahasına Kürt sorununun çözümü ve ülkemizde barışın sağlanması için sürece destek olmaya devam edeceğiz” dedi...

T. Erdoğan; İnadına ‘demokrasi’ diyorum, inadına ‘barış’ diyorum, inadına ‘kucaklaşma’ diyorum, inadına ‘kardeşlik’ diyorum.... (Gazete Haberleri.)

Yukarıdaki tablo, toplumda barış yönünde bir mutabakat olduğunu göstermiyor mu?  AKP’ye oy veren seçmenler Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin temel sorunları çözülsün diye oy verdiler değil mi? O halde samimiyet ve ciddiyeti sorgulamak durumundayız. Bu durumda, güven arttırıcı adımların atılmasındaki inanılmaz yavaşlık aklımıza son dakika manevralarını getirmektedir ki bunun hayali bile kabul edilemezdir. Yeni anayasa yapım süreci canlı örnek olarak durmaktadır: Komisyon çalışmaları sürerken başkanlık sistemi dayatmaları ve ardından mart ayına kadar “ısmarlama” süresi verilmesi neyin göstergesidir?

Bence kurulan eşitsizlik ve bu eşitsizliğin çözümüyle ilintili üç olasılık şudur: Eşitsizlik; bir yandan görüşmeler sürerken tasfiye edilmeyen derin uzantılar aracılığıyla Kürt ve öteki düşmanlığı üzerinden ulusalcılık körüklenmekte ve diğer yandan körüklenen ulusalcılığın kafatasçı, linççi ve tasfiyeci hezeyanları kullanılarak meşruiyet zemini oluşturulmaktadır. Olasılıklar;
1. Başkanlık sistemi ve buna dayanak oluşturacak yeni anayasa, nihai bir çözümden ziyade bu amaç doğrultusunda pazarlığa tabi tutularak oldu bittiye getirilir ve beklenti yaratma mühendisliğinde yeni bir adım atılır,
2. Basında sıkça sözü edilen “entegre strateji “ doğrultusunda sorunu çözmek yerine silah bıraktırmayı hedefleyen yöntemle siyasi ve askeri operasyonlar eşliğinde müzakere yapıyormuş görüntüsü altında bildiğini okuma sürdürülür,
3. Çözümde samimi ve ciddi olunduğunun göstergesi olarak A. Öcalan’ın tutukluluk koşulları, TMK, PVSK, siyasi partiler yasası, ÖYM’lerle ilgili yasa ve yönetmelikler derhal olumlu yönde değiştirilerek tüm tarafların çözümle ilgili sürece özgürce ve eksiksiz katılımı sağlanır. Bu olumlu düzenlemelerden sonra ille de başkanlık sisteminde ısrar ediliyorsa Kürtlerin statü taleplerini (demokratik özerk bölgeler) dikkate alan bir anayasa yapılır.

Eşitsizlik ve üç olasılık üzerinden neleri anlayabiliriz? El altında tutulan ve gerektiğinde horlatılan ulusalcılık, Kürt ve öteki düşmanlığı üzerinden beslenip büyütüldüğü için sorunun çözümünü gölgeleyen ve güçleştiren bir etkendir. Bunun üzerinden meşruiyet sağlamanın ve bahane üretmenin çözüme bir yararı yoktur. Olasılıklara gelince; vicdanı ve aklı olan duyarlı her yurttaş üçüncü olasılığın barış ve çözüme giden yolu açacağı konusunda hemfikirdir bence. Diğer iki olasılık Yakın ve Ortadoğu’da hızla körüklenen savaş ateşi içinde Türkiye’yi beterin beteri bir duruma sürükler ki bunların gündeme bir daha gelmemesi için mücadele etmek zorunlu bir görev olmalıdır.

14 Şubat Notu: Onlarca kadın cinayetinin utancı yetmiyormuş gibi çok çocuk yapmayı teşvik ederek kadınları toplumdan dışlayarak eve hapsetmeye kalkışan zihniyeti kınıyorum.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et