Gerçek gün ışığına çıkıyor

Cilvegözü’de patlatılan araçla ilgili “olgular”, düne göre daha belirsiz hale gelmiş bulunuyor.
Olayın hemen arkasından resmi ağızlardan yapılan açıklamada, bomba yüklü minibüsün Suriye’den geldiği, yolun “geliş” şeridinde durduğu belirtiliyor. Ancak, ortaya çıkan görüntülerin sadece “Bir buçuk dakikalık bölümü” olduğu ve aslında geçek durumu yansıtmadığı, resmi bilgilerin de gerçekten çok saptırma amaçlı olduğu kanısı giderek büyüyor. Dahası olay, Suriye’den geldi denilen minibüsün geri gittiği, patlayan minibüsün yanındaki minibüs olduğu vb. gibi her tür spekülasyona açık hale gelmiş bulunuyor. Bu yüzden de bugün gerçeğe varmak için “Böyle bir saldırı kimin amacına hizmet eder?​” sorusuna yanıt aramak belirleyici olmaya devam etmektedir.
Patlamanın olduğu içinden geçtiğimiz dönemin özelliklerine bakarsak, dönemin en önemli ve en yeni gelişmesi, Suriyeli muhaliflerin ve Batılı emperyalistlerin adım adım Rusya-İran önerisi olan muhalefetin Esad yönetimiyle diyaloga geçerek, soruna bir çözüm bulmak için adım atmaya yönelmiş olmalarıdır. Nitekim dün AKP’nin yarı resmi organı sayılacak Yeni Şafak gazetesi de buna dikkat çekiyor. İdlip’te yaptığı toplantıda Esad yönetimiyle görüşme kararı alan muhalefet temsilcilerinin kamplardaki muhaliflerle görüşmek üzere Türkiye’ye gelecekleri bir zamanda bu patlamanın olduğuna dikkat çeken Yeni Şafak, manşetini “Bomba İdlip sürecine” (*) biçiminde atmış!
Burada şu soru önem kazanıyor: “Peki, Esad rejimiyle görüşerek krize çözüm arama girişimine kim karşı çıkıyor?​”
Yanıt çok net!
Gazetemizi izleyenler biliyor ki, Rusya ve İran’ın da başından beri önerdiği bu çözüm girişimine, en azından son haftalarda ABD ve Batılılar da karşı çıkmıyor. Tersine bugün Suriye muhalefetinin geldiği çizgiye karşı çıkan iki güç var:
1) El Nusra başta olmak üzere El Kaideci, İslami Cihadcı, terörist dinci örgütlerin oluşturduğu odak. Ki, bunlar ‘Katar toplantıları’ sonrasında muhalefeti uzlaşmacılıkla suçlayıp “Biz şeriatçı Suriye için savaşacağız” diye ilan etmişlerdi.
2) Türkiye, Esad rejimi ile görüşmelerden bir şey çıkmayacağını ve Suriye’ye dış müdahaleyi artırarak rejimin düşmesini savunan öteki güç odağıdır.
Ortaya çıkma belirtileri de bu analizle uyuşuyor. Dolayısıyla patlamanın sınırın iki tarafında da fink atan, Türkiye’den de her bakımdan destek gören bu terörist grupların bir marifeti olma ihtimali son derece güçlüdür. Çünkü, Suriye’de krizin sürmesinden güç alan ve kendileri de krizin bir parçası olan bu gruplar için Suriye muhalefetinin büyük bölümünü oluşturan “konseyin” Esad’la uzlaşması, en azından çatışmaları azaltacak bir ortam oluşması için adım atılmış olması bu terörist gruplar için varlık yokluk nedenidir.
Öte yandan Suriye yönetimi de bu patlayan minibüs olayını “provokasyon” olarak nitelemektedir. Provokasyonun sorumlusu olarak da Suriyeli terörist grupları ve Türkiye istihbaratını işaret etmektedir.
“Olgular” yetkililer tarafından belirsizleştirilse bile, gerçekler daha netleşiyor. Öyle ki gerçeği Yeni Şafak bile, “Yönetimle görüşmek isteyen muhalefete bomba atıldı” diyerek teslim ediyor ama takla attırıp tersine çevirerek!

(*) Yeni Şafak’ın bu tespiti elbette Evrensel’in tespitiyle uyum içindedir. Ki, Yeni Şafak bu tespitten çıkarak bizim tam tersimize “Esad rejimini sorumlu tutan bir yere varma” çelişkisine düşmektedir.