15 Şubat 2013
DİĞER YAZILARI
Yüzümüzün karası 16 Ağustos 2014
İnsan sevmek 12 Temmuz 2014
Kavel\'de miyiz hâlâ? 28 Haziran 2014
Camın sırrı 21 Haziran 2014
Yasak bölge 14 Haziran 2014
Organik O.C 31 Mayıs 2014
Bir nefes... 24 Mayıs 2014
Soma\'nın iyi insanı 15 Mayıs 2014
YAZI ARŞİVİ

Keşke şöyle bir rahatlasak...
PKK ateşkes ilan etse; bütün güçleriyle ülke dışına çıksa; hatta külliyen bıraksa her şeyi...
Karşılığında ne mi alacak?
Şart mı? “Karşılıksız” sevmek; sevmelerin en güzeli değil miydi?
Şu “Uzlaşma Komisyonu” otursa, AKP’liler ne diyorsa “He” dese; Başkanlık falan fişmekan geçse aynen...
Uzlaşsa toplum... Ali Kırca’nın 1990’lardaki “Siyaset Meydanı” gibi; eninde sonunda herkes “ortak nokta”da buluşsa...
El ele versek, sevinsek mutlu olsak...
Şu işçiler olmasa, Aleviler ses çıkarmasa, hayat bayram olsa...
Peki kime?
Böyle sorular da sormasa kimse...
Akıp gidiverse hayat; geçip giden günlerimize hüzünlensek sadece...
Adalet Bakanı çıkıp; “Hakimler zihniyet değiştirmeli” dese; Başbakan çıkıp “Yargı gereğini yapmalı” demese...
Sorunlar asla ve kat’a “sistem” sorunları olmadığında anlaşsak; “kötü uygulamalar” olarak kalsa...
Bombalı aracın “Nereden gelip, nereye gittiği” ile ilgilenmesek de; “Hep birlikte teröre lanet” diyerek çözüversek meseleyi...
Panzer altında can veren gençleri “Sürece zarar vermesin” diye görmezden gelse birileri... Askeri operasyonları, gözaltıları, ölümleri...
Nerede bir dert varsa yok saysak ve yok olsa...
“Olumlu düşün olumlu olsun” diyen; “Evrene pozitif enerji yayalım” diyen Uzakdoğu çakması “felsefe”lerle yoga’ya dursak milletçe... “Etkin kökenler”, “milliyetler”, “millet olamamışlar” da tabii...
Sırf iktidar mı?
“Ana” ve “yavru” muhalefet “saplantı”larından arınıverse bir sabah...
Gönlünden geçeni, oluyor ya da olmuş saysa herkes...
“Velev ki...” demiş atalarımız...
Velev ki barış gelmiş olsa işte...
Gelmese de gelmiş saysak... Görmezden gelip olan biteni...
Ve kimse barışı sağlamak için “adım atmak” zorunda kalmasa... “Düzenini bozmasa”, “statükosunu değiştirmese”...
Anayasanın değiştirilemez ya da değiştirilebilir hükümlerini kimse değiştirmeyi “teklif” bile etmese...
Ol deyince oluverse...
Şanghay dedi mi, Şanghay; Brüksel dedi mi Brüksel...
Canımız sıkıldı mı; Havai, Şeyseller...
Başbakan Erdoğan, “terörist” ilan ettiği Grup Yorum’dan bir şiir okusa mesela; Kızıldere Türküsü’nden... “Kopmaz bağlarla, vatana bağlasa” hepimizi...
Bütün “millet”, “milliyet” ve “etnik kökenler” şöyle bir rahatlasa...
Keşke “paketler”le yargının sorunları çözülse...
Keşke, lafla peynir gemisi yürüse...
Ama olmuyor işte, yürümüyor...
Eveleyerek, geveleyerek; İmralı’yla müzakere uzayınca “eften püften şartlarla zaman kazanarak olmuyor.
“...mış” gibi yaparak, hale yola girmiyor hiçbir şey...
Hiçbir şey yoktan var olmuyor, vardan yok olmuyor.
Kürtler de...
Gerçek bir çözüm iradesi yoksa, Kürtleri haklarıyla birlikte “eş ve eşit” görmedikçe “merdiven”de bir adım bile atılamıyor.
Maymun basamakları yukarı tırmandıkça gökyüzü ona daha bir hoş geliyor o kadar...
Yeryüzündeki manzara “eski tas, eski hamam”...
Yine “gökyüzü”nden örnek vermek gerekirse, Başbakan Erdoğan’ın mektubunu okuduğu Diyarbakırlı çocuklar diyor; “Uçağa ilk kez biniyorum. Uçağa binmek ilk hayalimdi”...
Ne güzel, ne mutlu...
Mesele; o çocuğun evinin tepesinden uçan savaş uçaklarının kaç kez, nereleri vurduğunun hesabını da yapabilmekte...
Mesele sınırın hemen ötesindeki Solin’i de hatırlayabilmekte. Yoksa, küçük bir Kürt çocuğu kestirmeden “devrim”e bağlayabilir koca Başbakanı...
Ve herhalde, “Yüzlerce yıldır halkın canından bir parça koparırcasına toprağa verilen en iyiler” sadece Çanakkale’de yatmıyor.
Ve “laflar” yetmiyor; bir gerçeği değiştirmeye...

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et