17 Şubat 2013 10:36

AKP-BDP'yle anayasa...

AKP-BDP'yle anayasa...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta başladı. Sürüyor. Başbakan, BDP ile anayasa yapıp referanduma gidebileceklerini söyledi. Ve tartışma, çoğunlukla da kaygılar sökün etti.
Önce MHP ve CHP’den gelen eleştiriler üzerine, Hüseyin Çelik, tevil yollu düzeltme yaptı: Bu ilk seçenekleri değildi. Öncelikleri Mecliste dörtlü uzlaşma, olmazsa CHP ve MHP ile anayasa yapmaktı.
“Kiminle” tartışması, anayasanın içeriğini ikinci plana iten bir AKP taktiği, ancak önemsiz de değil. MHP “İmralı canisiyle ortaklık” deyip bindirirken, CHP AKP-BDP anayasasının “toplumu böleceğini” ileri sürüyor. Kuşkusuz AKP, genellikle terbiye edip ehlileştirmeye çalıştığı BDP’yi, bu kez terbiye edici “sopa” olarak kullanıp, “bak onunla yaparım ha!” tehdidiyle CHP ile MHP’yi kendi anayasasına razı etme çabasında. Bu var. Ama şantaj ve tehdit başkanlık dayatmasını kabul ettirmeye herhalde yetmez. Yani AKP yalnızca hile yapmıyor, işin ciddiyeti de var ki, buradan, otoritarizme karşı köşelerde, BDP’ye eleştiriler denemeyecek olsa bile, uyarılar yapılmaya başlandı. Örnekse, önce  Kadri Gürsel.. Ardından Nuray Mert. Suçlamadılar, ancak BDP’den, barış uğruna demokrasiden vazgeçmemesini istediler. Barış özlemine katılıyor, barışın önemini anlıyorlardı. Ama barış otoriter gidişe “katık” olmamalı, demokrasiden vazgeçilmemeliydi.
Haksızlar mı? Elbette değiller. Hele Gürsel’in “paradigma değişti” hareket noktasından, yeni statükoya karşı Kürt-Alevi-Kemalist-demokrat-sosyal demokrat vb. birlikteliğini, birlikte mücadeleyi önerdiğini hatırlıyoruz ki, bu yazarın söylediklerini hem önemli kılıyor hem samimiyetini kanıtlıyor.
Ölesiye Kürt düşmanı şoven milliyetçi MHP bir yana bırakılırsa... Bırakılmalı, çünkü lafta bile eşitliği savunmuyor, hak eşitliği diye bir derdi ancak tersten var: Kürt ile Türk eşit değildir, Kürt ulus da değildir; kölelik için yaratılmıştır– MHP’nin yaklaşımı bu.
CHP peki? Birgül Hanım’ın dile getirdiği CHP içinde epey yekûn tutan destekçisi olan yaklaşım farksız. Kendini dayatarak tüzel parti tutumuna da belirleyen baskın eğilim, değişik ideolojik ifadelendirmeyle “tek millet, .. tek..” tutumu. Yoksa onlar da tabii “Kürt kardeşim” deyip, MHP ve “yaratılanı yaratandan ötürü seven” AKP gibi Kürdü yok saymıyorlar. Ama istedikleri ya ölü ya haksız Kürt’tür. Eşit olmayan... Köle Kürt’tür ki, sorun buradan çıkmıştır, savaş buradan sürmektedir. Barış ve “anaların gözyaşları” tartışmalarının kaynağı da buradadır. Kılıçdaroğlu, az-çok farklı bir noktada dursa, örneğin “Genel Af”, “akil adamlar heyeti”, “hakikatleri araştırma komisyonu” gibi olumlu öneriler yapmış olsa bile, CHP kontrolünde gözükmemekte, partisi anadilde eğitim ve savunma hakkına bile itiraz etmektedir. CHP de hak eşitliğini savunmamaktadır.
Peki nasıl bir anayasa öngörmektedirler? Hak eşitliği olacak mıdır anayasada? Eşitlik olmadan demokrasi tanımlanamayacağına göre, demokratik bir anayasa mı istemektedirler? BDP, “barış uğruna”, MHP ile –Kılıçdaroğlu’na rağmen ya da değil– CHP’nin de, AKP’nin de semtine uğramadıkları eşitlik ve demokrasi “yükünü” tek başına mı omuzlayacaktır? BDP ve blok ya da HDK mı savunmalıdır yalnızca barışı ve hak eşitliği ile demokrasiyi?
Her şeyin BDP (ve müttefiklerinden) beklenmesi, barışın da demokrasinin de savunulması tek başına Kürtlerin üstlenmesi talebi haksızlık değil midir?
Elbette barış ve elbette demokrasi. Ve elbette karşı karşıya konamazlar, kesişme noktaları eşitliktir. Biz hem barış istiyoruz, hem demokrasi. Otoritarizmi, sultanlığı desteklemeyiz. Ancak başkanlık olacaksa, sorumluluğu da kolayına kaçıp tüm yükü Kürde yıkanların olacaktır!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa