Bahreyn'de neler oluyor?
Fotoğraf: Envato
Fars Körfezi’nin merkezi durumunda olan Bahreyn’de geçen hafta, yine sıcak günler yaşandı. Geçmişi yirmi yıl öncesine kadar uzanan ve bir mezhep çatışması gibi görünen ya da gösterilen toplumsal ve siyasal çalkantı, yeni şiddet gösterileri ve kitlesel tutuklamalar biçiminde sürüyor.
Körfez, bölgedeki en önemli çatışma noktalarından biridir ve İran’a yönelik emperyalist saldırı planları içinde Bahreyn, bu stratejik bölgenin kapısı durumundadır.
Suudi Arabistan rejiminin askeri desteğiyle ayakta durmaya çalışan ve bölgedeki dolar milyarderi Arap şeyhlerinin kendileri için bir zevk ve sefa bölgesi olarak dayayıp döşedikleri Bahreyn’de özellikle “İran İslam Devrimi”nden sonra, Şii nüfus üzerinde ciddi bir baskı uygulanıyor. Kuşkusuz bu baskının, İran’ın “Şii Hilali” adı verilen stratejik hesaplarının ve bu yöndeki siyasi girişimlerinin Bahreyn’de özel bir yoğunluk kazanmış olması gibi bir gerekçesi var. Ancak, Bahreyn’in toplumsal yapısı ve özellikle Şii nüfusun baskı gören yoksullar kitlesi olarak taşıdığı özellikler, Bahreyn’deki çatışmaları ve ayaklanmaları “dış müdahale” ile açıklamaya çalışan ve yalnızca İran’ı “nifak merkezi” olarak gösteren analizleri yalanlıyor.
Şiiler Bahreyn’de işçi ve işsiz yığınlar halinde, ikinci sınıf vatandaş konumunda bulunuyorlar, inanç ve ibadet özgürlükleri de ciddi olarak engelleniyor. Başta Filipinler, Tayland, Bangladeş ve Vietnam olmak üzere Uzak Asya’dan getirilen göçmen işçilerin çok daha ucuza en ağır koşullarda çalıştırılabilmelerinin bedelini Şii kökenli işçiler ödüyor. Bu yüzden Güney Asyalı göçmen işçiler de, işsiz kalan ve her türlü örgütlenme özgürlüğünden yoksun bırakılan Şiilerin şiddetinin hedefi haline geliyorlar. “Şii terör örgütü”, “her türlü barışçı görüşmeyi reddeden şiddet yanlısı Şii ayaklanmacılar” diye tanımlananların sosyal tabanını da zaten bu yoksullar kitlesi oluşturuyor. Diğer yandan 90’lı yılların ortalarından itibaren sistemli bir biçimde Şii din adamlarına ve önderlerine uygulanan sürgün ve hapis cezaları da, çatışmaların “mezhep çatışması” görünümü kazanmasına yol açıyor.
Bahreyn’de, başta Suudi Arabistan olmak üzere, İran’a karşı komplonun bütün aktörleri çeşitli biçimlerde boş göstermeye devam ederken, İran da, kendine karşı saldırının bu kilit noktasında mezhep ve sınıf çatışmalarının yol açtığı çatlaklardan faydalanmaya çalışıyor.
Önümüzdeki günlerde, özellikle mart ayında ayaklanmaların büyümesini ve daha yaygın bir şiddet ortamının hakim olmasını bekleyebiliriz. İş birlikçi, ABD ve İsrail destekçisi Bahreyn rejimini zor günler bekliyor. Öte yandan başta Hizbullah olmak üzere, bölgedeki Şii direniş örgütlerinin hakimiyeti altındaki halk hareketini de açmazlarla dolu bir geleceğin beklediğini söylemek kehanet olmayacaktır.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43