Rüyadan uyanış

Şampiyonlar Ligi ikinci turunda Galatasaray, Schalke ile eşleştiği zaman medya neredeyse bayram etmişti. Bundesliga’da sıkıntılı bir sezon geçiren ve üst sıralardan kopan Schalke, Galatasaray için çantada keklikti!.. Kendi kendimizi gaza getirme konusunda üstümüze yok!.. Maçtan bir gün önce Schalke’nin Galatasaray’dan nasıl korktuğunu(!) göstermek için “Annecim Türkler!” şeklinde başlık bile attılar. Galatasaray’ın ilk 11’inde 6 tane yabancı vardı ama olsun bu bir şey değiştirmezdi. Bir Türk, dünyaya bedel değil miydi?.. 5 tane Türk ise Schalke’nin dizlerini titretmeye yeter de artardı bile!.. Irkçılık insanları işte böyle budalalaştırıyor...
Schalke’yi kolay lokma olarak görüp küçümseyenler, nedense Galatasaray’ın haline bakma ihtiyacı hissetmediler. Oysa sarı-kırmızılı ekibin bu sezonki performansı hiç de umut verici değildi. Kaldı ki Bundesliga ile Süper Lig arasındaki tempo farkı da gözden uzak tutulamazdı. Bu gerçekler ortaya konduğunda, Türkiye Ligi’nin zirvesinde bulunmak, çok da anlam taşımıyordu.
Fatih Terim maçtan önce düzenlediği basın toplantısında Drogba ve  Sneijder için, “Henüz tam anlamıyla hazır değiller. Ciddi anlamda eksiklikleri var” demesine karşın bu iki oyuncuyu ilk 11’de sahaya sürdü. Ciddi anlamda eksiklikleri olan oyuncularla maça çıkarak bir tür kumar oynadı ve ilk eli kaybetti. Fiziksel açıdan istenen seviyenin bir hayli altında görünen Sneijder’e kanatta görev vererek onu kaldıramayacağı kadar ağır bir yükün altına sokması da bir başka hataydı. Nitekim Schalke ilk yarı boyunca Sneijder’in oynadığı kanattan Galatasaray kalesine pek çok akın geliştirme fırsatı yarattı.
Terim’in, eksikliklerine karşın Drogba ve Sneijder’e forma vermesinin sebebi, bu oyuncuların uluslararası alandaki tecrübelerine duyduğu güven olsa gerek. Peki Drogba ve Sneijder’in, Umut, Amrabat, Eboue gibi hepsi de milli takım oyuncusu olan, uluslararası kariyere sahip ve fiziksel açıdan çok daha hazır durumda bulunan alternatiflerinin tecrübesiz oldukları söylenebilir mi?..
Terim yedikleri golün dakikasına dikkat çekiyor. Sanki 45. dakika maça dahil değilmiş gibi. Ne yani, o dakikaya kadar Schalke’nin sağlı sollu ataklarla Galatasaray’ı bunalttığını görmezden mi geleceğiz?.. Schalke golü pekala daha erken de atabilirdi. Ama o zaman da sığınacak bir bahane bulurdu elbette Terim?..
Şurası bir gerçek ki, Türkiye Ligi’nin lideri Galatasaray ile Bundesliga’da orta sıralarda yer alan Schalke arasında özellikle, organize olma ve planlananları sahada uygulayabilme anlamında ciddi bir fark var. Hâlâ, Galatasaray’ın kadro kalitesinden söz ediyorlar. Ama işte karşında yüksek tempoda, yüksek pas becerisiyle takım oyunu oynayabilen bir rakip olunca kadro kalitesinin pek bir önemi kalmıyor. Maç, kişilerle de kazanılabilir, istikrar ise ancak takım oyunuyla yakalanabiliyor. Ayrıca Galatasaray’ın göbekteki savunmacıları Semih ve Dany her an takımın başını yakan bir hata yapabilecek kadar dengesiz ve savruk oyuncular. Terim anlaşılan durumun farkında değil ki bu iki oyuncuda hiçbir gelişme gözlemlenmiyor.
Galatasaray’ın turu geçebilmesi için Almanya’daki rövanş maçında, özel(!) bir motivasyonun itici gücüyle kapasitesinin üzerine çıkması şart. Sarı-kırmızılı ekip geçmişte bunu gerçekleştirerek büyük başarılara imza atmıştı. Bu sezon da Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi grubundaki 3 galibiyetinden 2’sini deplasmanda alması umutların bir nebze de olsa sürmesini sağlasa ve Terim, “Son saniyeye kadar turu kovalayacağız” sözüyle motivasyon çalışmasını şimdiden başlattıysa da sarı-kırmızılıların işi çok zor...
Bu arada, Sabri’nin elinin topla buluştuğu pozisyonu herkes görmezden geliyor. Objektif bir gözle bakıp bu pozisyona “penaltı” diyeni duymadık. Aynı pozisyon Schalkeli oyuncunun başına gelseydi ve hakem penaltı vermeseydi eminiz yorumcularımız türlü komplo teorilerini de işin içine katarak ortalığı yıkar geçerlerdi...