Organları güdük demokrasi
Fotoğraf: Envato
Benim dediğime inanan, benim kurallarımı benimseyen halk demokrasisi” herhalde ne demokrasinin babası olarak bilinen Eflatun’un ne de çağdaş demokrasi filozoflarının iddiası olabilir. Zira, Eflatun’dan başlayarak hemen tüm siyaset bilimi ve demokrasi üzerine yazmış-çizmiş filozoflara baktığımızda, hepsinin halkın bilinçli olduğu ve bu bilinçle desteklediği yönetim sisteminin adının demokrasi olabileceğini ifade ettiklerini görürüz.
Halk aydın ve tümü ile bilge de olsa her konuda fikir sahibi değildir, olamaz da. Günümüzün karmaşık yönetim ağı içinde alınan her kararın, söylenen her sözün nereye oturduğu yorumunu halk rahatlıkla yapamaz; halka yönelik böyle bir beklenti olamaz. Doğru bilgi sahibi olmayan, yorum yapamayan bir kitlenin oyu üzerine oturtulan siyasete de demokrasi adı verilemez. Demokrasi; bilinçle kullanılan oyların sonucunda oluşabilir. 2000 krizinin altında ezilen, bu hırsla iktidarı değiştişren halkın işbaşına getirdiği kadro, aynı ezici programı uyguladı ve Türkiye’yi buralara taşıdı. Şimdi, bu sürece demokrasi mi diyeceğiz!
Bu karmaşık sorunun çözümünde siyasi karar ve eylem ile halkın algılaması arasına giren ayrıştırıcı ya da açıklayıcı mekanizmalara önemli görevler düşer. Üniversite ve medya, siyasi erkin karar ve eylemlerini açıklayıp yorumlayarak, halkın oy tercihine zemin hazırlayan ara kademelerdir. Türkiye’nin AB politikası ya da ekonomik-mali konularda getirilen bir yasa tasarısını halkın algılamasında yardımcı olacak yorum ve açıklama ortamını üniversite ve medya sağlar. Üniversite ve medya bu nedenden dolayı da siyasetin ve sermayenin hışmına uğrar. Dikkat edilirse, üniversite ve medyayı ele geçirmeye ve susturmaya çalışan siyaset ve sermaye çevreleri aslında halkı karanlık içinde tutmaya ve bu karanlıkta kendi yönlendirmesi ile halkı sürüklemeye çalışmaktadır. Bunun adına da “halka dayalı demokrası” denmektedir. Böylesi politikalar halk yanlısı değil, halk düşmanlığı politikaları olarak görülmelidir.
İstanbul Üniversite’sinde iki asistan YÖK tasarısını bir öğrenci toplantısında açıkladı. Ben de orada idim ve bu açıklamadan fevkalade yarar sağladım. Ne hazindir ki, öğrendiğime göre, asistanlar hakkında üniversite yönetimi soruşturma açmış. Bir üniversite mensubunun görevi talep edilen durumda bilimsel açıklama yapmaktır. Bu onun görevidir; açıklamadan imtina ettiği zaman üniversite mensubu görevini yapmıyor demektir. Soruşturma görev yapılan durumlarda değil, yapılmayan durumlarda açılmalıdır.
İşler ters gitmiş gibi gözüküyor. Ama öyle değil; işler düzgün gitti. Şöyle ki, halkı yorumsuz ve itirazsız yanına almak isteyen bir iktidar, doğal olarak, çeşitli yollarla üniversiteyi da medyayı da yandaşlaştıracak ve susturacaktır. Susturacaktır ki, bu eleştirel organlar halka gerçeği değil, siyasal erkin istediğini yansıtarak, demokrasi oyununun sürmesini sağlasınlar.
Bu oyunu böylesine “yandaşlık” ve “baskılayarak susturma” mekanizmaları ile sürdüren iktidarlar halk yanlısı değil, halk düşmanıdır. Üniversite ve medyanın baskılanması görüntüden ibarettir; asıl baskılanan halktır.
Bu tür baskılanmalara medyanın karşı çıkması, ekonomik ve patron-siyaset ilişkisi içinde zordur. Ancak, üniversitenin durumu daha farklı olabilir ve olmalıdır. Ne var ki, üniversitede de yandaş-siyaset ilişkisi kurularak bu çirkin mekanizma çalıştırılmaktadır. Masalda dendiği gibi, baltanın sapı da ağaçtan olursa, ağaçlar için kurtuluş ümidi zayıftır. Ne hazindir ki, üniversitede de baltaya sap bulunabilmekltedir!
- Emek zulmü meselesi irdelenmelidir 21 Aralık 2024 04:36
- Ortadoğu: Bataklığın kan gölüne dönüştürülmesi 14 Aralık 2024 04:31
- Asgari ücret konusu hafife alınmamalıdır! 07 Aralık 2024 04:50
- Çöküş ivmesi durabilir mi, durdurulabilir mi? 30 Kasım 2024 04:51
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33