NATO, Peygamber ordusu mu?
Yazının başlığı bazılarını rahatsız etmiş olabilir. Ağır bir ifade olduğunun farkındayım.Ancak yaşadığımız süreci, adım adım ilerlediğimiz noktayı daha hafif tanımlamalarla izah etmek mümkün gözükmüyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin tutumunu 28 Şubat döneminde bile olumlu yorumlayarak, Peygamber ordusu sıfatını kullanmayı tercih edenler vardı. Ordudan uzaklaştırılanları radikal unsurlar olarak tarif edip, mekanizmanın esasına dair söz söyletmemeyi tercih edenlerden bugünkü duruma duyarlılık göstermelerini beklemiyoruz elbette.
Bugünkü durum ve yarınlara dair muhtemel gelişmeleri birazcık tarif etmeye çalışalım. NATO’nun soğuk savaş sonrası “İslami terör” kavramını hedef olarak güncellemesinin son derece geniş bir anlamı vardı. Kendilerini cihatçı olarak tarif eden küçük silahlı gruplardan bunlara destek verdiği iddia edilen ülkelere kadar bir çok unsur bu kapsamda ele alınabiliyordu.
Önümüzdeki günlerde NATO’nun adında ifade edilenin aksine Kuzey Atlantik’ten ziyade Ortadoğu ile ilgileneceği kolayca görülmektedir. Kültürel çoğulculuk, farklı kimlikler gibi imaj çalışmalarının NATO karşıtı İslami çevrelerde oluşturacağı etkiyi önümüzdeki daha net biçimde göreceğiz.
Şimdilik sessiz kalma, fazla dert edinmeme, öncelikli sorun olarak görmeme biçiminde başlayan yumuşama bir süre sonra ortak düşmana karşı birlikte savaşmaya doğru evrilecektir. Ortak düşmanın Ortadoğuda’ki otoriter yönetimlerce kontrol edilen ama aynı zamanda tamamen tesadüfen (!) Şii nüfusa sahip ülkeler olması ihtimali son derece yüksek.
Lübnan Hizbullahı’nın lideri Nasrallah’ın Latin Amerika’da uyuşturucu trafiğinden gelir elde ettiği, bu amaçla ABD’de açılan banka hesaplarının dondurulduğu haberlerine inanan ve bunu sosyal medyada paylaşan Sünni Müslüman sayısı az değil.
İslam toplumlarının bir iç savaş yoluna son hızla sürüklenmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Ne yazık ki mezhepsel ya da etnik ayrışmalar bunu beslemeye yetmektedir.
Yeniden Türkiye’ye ve bugüne dönelim. Suriye politikasının ortaya çıkarttığı ilişkiler, bu politikadan geri adım atılsa bile kolayca sıfırlanamayacaktır. Şii öldürmenin sevabına inandırılanların Türkiye iç siyasetine yönelik operasyonlarda soyundurulacakları rolleri düşünmek bile tüyler ürpertmeye yeter.
Geçmişten gelen derin ilişkilerle birlikte NATO’nun yeni planlamalarına Peygamber (!) ordusunun ortak edilmesinin önündeki küçük engellerin de kaldırıldığı bir dönemdeyiz.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzsüzlük seferberliği
“Vergide adalet” sözünü ağzından düşürmeyen Maliye Bakanı Şimşek’in başlattığı seferberlikten yine sermayeye kıyak çıktı. Bütçede sermayeden alınacak 2.2 trilyon TL vergi gelirinden vazgeçen iktidar, trilyonlarca liralık gelir elde eden 100 şirketin, 62.5 milyar liralık vergisini erteledi. Yüksek enflasyon nedeniyle Türkiye’nin en zenginleri listesinde yer alan patronların ödeyeceği vergi kuşa dönecek.
Borsa İstanbul’da işlem gören ve 2024 yılında 3.6 trilyon TL gelir elde eden 100 büyük şirketten 62.5 milyar TL tutarında vergi tahsil edilmedi.
Türkiye’nin en zengin 10 ismine ait sadece 8 şirketin toplam 18 milyar TL’lik vergi borcu ertelendi.
Çevre Bakanı Kurum’un Emlak Konut Genel Müdürlüğü döneminde özelleştirilen Emlak Konut’tan tahsil edilmesi gereken 6.9 milyar TL tutarında vergi alacağı ertelendi.

Renault işçilerine kayyım atandı

Koç’un Bıçakçılar’ında; düşük ücret, mobbing, çifte standart…

Gençler gelecek kaygısı ve çetelerin cenderesinde

Evrensel'i Takip Et