26 Şubat 2013 13:54

Kışla demokratikleşsin

Kışla demokratikleşsin

Fotoğraf: Envato

Paylaş


Kendisini siyasetler üstü bir kurum olarak sunmayı başaran askeriyenin aslında en güçlü siyasal öznelerden biri olduğunu her yurttaş bilir. Sözde yolunda gitmeyen siyasi hayata müdahale etmek “zorunda” kaldıkları darbe dönemlerinde, generaller, belki de en çok, misyonu tamamlayıp kışlaya geri dönme arzusunu telaffuz etmişlerdi. Kışlaya geri dönmenin bir sonraki darbeyi planlamak anlamına geldiğini Balyoz ve Ergenekon davası boyunca görmüş bulunuyoruz. 12 Eylül Cuntasının ürünü MGK’nin dağıtılması ve hayatın, sürekli  “tavsiye”lerle siyaset dikte eden ve denetleyen askerin gölgesinden çıkarılması için halk yıllarca mücadele yürüttü. Ki bu, ordunun demokratikleştirilmesine ilişkin son derece ciddi bir talepti aslında. Bu mücadelenin nimetlerini toplamak AKP Hükümetine düştü ve askeriyeyi yeniden yapılandırırken bu rüzgarı arkasına aldı. Ama ne yazık ki bir demokratikleşmeden değil de AKP Hükümetinin her türlü yetkiyi eline almasından ibaret bir kabuk değişiminden söz edebiliriz bu süreçte.
Diğer yandan geçtiğimiz günlerde Hükümetin seçme seçilme yaşının 18’e indirilmesi temennisinin hemen arkasından gündeme gelen orduya siyaset serbestisi tartışması belli ki kışlada da karşılığını bulan bir zeminde ortaya çıktı. Zira emir komuta zincirine göre kurgulanmış yapı aslında pek de bastırılamayan siyasi çalkantıların da ortamı. Kışlaya girince dışarıda olan bitenlerden azade, asude bir hayat başlamıyor. Şimdiye dek kapalı bir kutu olmayı beceren askeriye, şüpheli asker intiharları sayesinde kışladaki iç hayatı ele verir oldu.
Son on yılda 900 küsur askerin intihar etmesi bunların büyük çoğunluğunun Kürt ve birinin Ermeni olması; son intihar haberinin konusu Mazlum Aksu’nun sol şakağına G3 dayayarak kendini öldürdüğü iddiası ve bir gün sonra Ağrı’da, aralarında rütbelilerin de olduğu bir grup asker tarafından 9 Kürt askerin saldırıya uğraması askeriyede nasıl bir siyasi yapılanmanın kurumlaştığının göstergesi. Artık darbe yapamaz hale geldiği iddia edilen ordunun içinde gencecik askerler ölüyor ve nedense bunlar psikolojik bozukluk yüzünden intihar etmiş oluyorlar. Peki askerin vesayetinden kurtarılarak siyasetin sivilleşmesinden, askerin mevcut siyasi iktidarın politik görüşünün dümen suyuna girmesini mi; yoksa siyasi iradeye müdahale edemeyen askerin bu hevesini kışla da tatmin etmesi gerektiğini mi anlamamız gerekiyordu. Ki böyle olunca rütbelilerin kendi siyasi görüşlerine uymayan astları üzerinde, emir komuta zincirinin nimetlerinden yararlanarak siyasi baskı kurabileceği bir ortam da oluşuyor. Hükümet kendisine gölge etmeyen bir orduda dikensiz gül bahçesi yaratmak amacıyla bunu mu istedi?
Mazlum Aksu’nun ölümü ve asker Kürt gençlerine saldırı askeriyede demokratik bir dönüşümün acil bir sorun haline geldiğini gösteriyor. Politik görüşlerin, etnik ve mezhep kimliklerinin sürekli bir çatışma noktasında birbirleriyle gerilimli tutulması üzerine kurulmuş egemen siyasetin bu kurumun içinde pervasız bir güç kazanması, kendilerine siyaset yasağı bedel ödetilerek hatırlatılan yoksul emekçi çocuklarının can güvenliğini tehlikeye atıyor. Mevcut hukuk sistemi de bu kim vurduya giden gençler hakkında gerekli kanuni süreci, “Askerler sivil mahkemelerde yargılanamaz” mevzuatı yüzünden işletemiyor.
Eğer askeriyede demokratikleşme gerçekleşemezse, üst rütbelinin asta keyfi dayatmalarının, dayatmaların işlemediği yerde de şaibeli ölümlerin artacağından kuşku yok.
Halk, evladını asker ocağına cenazesini karşılamak için göndermiyor. Genç askerler de kışlaya, bir şafaktan bir şafağa, sağ kaldıkları günün çetelesini tutmak üzere gitmiyor.
Yargılanabilir, hesap sorulabilir, denetlenebilir, şeffaf ve demokratik bir askeriye ortamı kurulmadıktan sonra kışladaki, rütbelilerin istediği gibi yararlanabileceği, keyfiyetin dibine vuracakları siyasallaşmış iklim değişmeyeceği gibi darbelerin önü de kesilemeyecek… Askeriyede siyaset bir hak olacaksa herkese olmalı; sadece rütbelilere değil. Yoksul, emekçi, Kürt gençlerine siyaset yasaklayıp rütbelilere serbest bırakmak, kışlada emir komuta hiyerarşisinin değişik kademelerinde kontra örgütlenmelerin yolunu açar ki, maazallah!

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa