Sermayenin kültür ve sanata ettikleri (2)
Kapitalizm, Gölgesini satamayacağı ağacı keser.
Karl Marx
Pek spor işlerinden anlamam ama koskoca Coca Cola olimpiyatların ana sponsoru olunca ona da merak saldım. Açık Gazete’de Faruk Eskioğlu’nun olimpiyatlar yazısından alıntı yaparak devam edelim:
- Adidas (Spor ayakkabı markası): 65 ülkede toplam 1200 fabrikası var ve bu fabrikalarda toplan 775 bin işçi çalışıyor. Bengladeş’te çoğu kadın işçilerin çalıştığı atölyelerde saat ücreti 9 pence’den (27 kuruş) üretim yaptırıyor. İşçileri 60 saat calışmaya zorluyor...
- ATOS (Fransız IT şirketi, İngiltere’de engelli derecelendirmesi yapıyor): Engelliler ve hastalar; ATOSB’nin kendilerine uyguladığı testlerle çalışmaya zorlandıklarını öne sürüp “bütçe tasarrufu sağlamak” amacıyla şirketi taraflı çalışmakla suçluyor...
- BP (Petrol devi): Afrika ve Arap ülkelerindeki diktatörlerin destekcisi. Küresel ısınmadan sorumlu. Amerika’daki petrol sızıntısı büyük çevre felaketine yol açmıştı.
- BT (İngiliz telekom şirketi): İsrail’in işgal altındaki yasa dışı bölgelere telekom kurulmasında destek verdi. İnsan hakları savunucularının eleştirilerine kulak tıkadı.
- Dow (Karpit şirketi): Hindistan’da 27 ton öldürücü gaz sızıntısından 25 bin insanın ölümü ve 150 bininin sakat kalmasından sorumlu tutuluyor...
- G4S (Dünyanın en büyük güvenlik şirketi): İngiliz paramiliteri şirketi. Armor Group ile de kardeş şirket sayılıyor. İngiltere’deki gözetim evi ve hapishanelerin özel güvenliğini sağlıyor. Afganistan’da da iş yapıyor. İnsan hakları savunucularının ağır eleştirilerde bulunduğu bir şirket. Son olarak Angola’lı mülteci Jimmy Mubenga’nın gözaltında ölümünden sorumlu tutulmuştu.
- Rio Tinto (Madalya üretici şirket): ABD’de metal üretiminden dolayı hava kirliliğinin yüzde 30’undan sorumlu tutuluyor. Özellikle erken doğum ve bebek ölümlerine neden olmakla suçlanıyor.
Coca Cola (Kolalı içecek markası): Sağlıklı yaşam uzmanlarının eleştirdiği bir şirket. Kolombiya’daki yatırımı ve uygulamaları insan hakları savunucularının hedefi oldu...
Ve olimpiyat ateşi yakmaya devam ediyor.)
Başta olimpiyatlar olmak üzere spor endüstrileşmiş, reklam ve para ile ölçülüp biçilen bir hal almıştır. Aynı tablo sanat dünyasında yaşanıyor. Sanat da endüstrileşmeden payını almıştır. Koskoca sanat fuarları bu kapsamda. Bienaller de artık birer reklam ve para kazanma alanlarıdır. Peki sorun yalnızca ekonomi ilişkisi mi? Tabii ki değil. Diğer bir amaç kültürel erozyon ve yozlaşma sağlanarak toplumun hizaya çekilmesini gerçekleştirmek. Kapitalizmin gerçek yüzü her daim sırıtıyor. Spor, Sanat, Ticaret... kısaca Marx’ın söylediği gibi; “Gölgesini satamayacakları ağacı keserler”
Peki hiç mi güzel şeyler olmuyor? Olmaz mı.
... ve gerçek her yerde.
1968 yılında Mexico City’de düzenlenen olimpiyatda 200 metre finali koşulmuş. Amerikalı (siyah) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliği Avustralyalı (beyaz) Peter Norman kazanmış. Tommie Smith ve John Carlos’un siyah deri eldivenli yumrukları havada, başları önde fotoğrafları isyan ve başkaldırının onurlu belgeleri olarak hafızalarımızdaki yerini hâlâ koruyor. Demem o ki, hangi alanda olursa olsun mücadele edenler tükenmez.
Peki bu büyük sermaye şirketleri yabancı. Yani emperyalist ülkelerin firmaları, tu kakalar, ya yerli/milli sermayenin hiç mi katkısı yok? Bizzat 12 Eylül darbesinin ertesinde Vehbi Koç, Kenan Evren’e yazdığı mektupla bunu açıkca söylemiyor mu? Ya da Halit Narin ve diğerleri? Türkiye de 12 Eylül darbesine finans ve destek sağladıkları ortaya çıkan bu şirketleri 12 Eylül yargılamalarında nereye koyuyorlar? 12 Eylüllü darbeli yıllarda işçileri köle gibi çalıştırdıkları dönemin tazmin edilmeleri ve cezalandırılmaları gerekmez mi? O yılların çalışma bakanı Sadık Şide’nin günahları ne olacak? Neyse ben sanat kültür konularını inceleyip sermayenin neden “Sosyal sorumluluk” projelerini, İstanbul Bienalinin ana sponsorluğunu üstlendiğini, İnsan Hakları, Hak-Hukuk Demokrasi, Galeriler, sergiler, Müzeler, Vakıflar, Dernekler, yarışmalar açarak komünizmin propagandasıysa propaganda, Solculuksa solculuk, Milliyetçilikse milliyetçilik, yapıyorlar? Onların işi para ile para kazanmakken niçin kültür ve sanata (sözde zarar ediyorlar-mış) bunca yatırım yapıyorlar?
Devamı haftaya...
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!
Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.
Evrensel'i Takip Et