Hakemlerle oynamak!
‘Telafisi olmayan maçlar” dönemine girdik. Şimdilerde yöneticisinden teknik adamına, taraftarından futbolcusuna kadar bu klişe dillerde... Diğer bir deyişle, ne yapıp edip mutlaka kazanılması gereken maçlar dönemi. Bu dönemde maç kazanmanın en garantili yolu ise hakemler üzerinde baskı yaratmak. Hakemleri baskı altına alarak maç kazanmak artık bu işin doğal bir parçası sayılıyor ve hiç kimsede sindirim sorunu yaratmıyor. Yöneticiler; yazılı, sözlü açıklamalar aracılığıyla işin kendilerine düşen kısmını yerine getirirken, taraftarlara da açık açık “hakemi baskı altına almak” görevi(!) veriyorlar. Futbolcular ise saha içinde hakemleri etkilemeye ve tribünlerin hedefi haline getirmeye çalışıyorlar. Harika bir görev paylaşımı!..
Eşit koşullarda, dürüst ve centilmence mücadeleyi umursayan, böyle bir mücadele ortamı isteyen kimse kalmadı zaten... Hakemleri etkilemek ve aldatmak uğruna yalancılık, sahtekarlık devreye sokuluyor. Öyle ya, maçı kazanamadıktan sonra centilmenlik, sportmenlik, dürüstlük ne işe yarar ki?..
Bütün bunlar bir yana, hiç kimsenin iyi futbol oynamak gibi bir derdi, kaygısı da yok. Nasıl olsun ki?.. “Önemli olan üç puan” ve “Bu maçların telafisi yok” klişeleri arasına sıkışmış sığ kafalardan iyi futbol çıkması mümkün mü?.. Hem zaten iyi futbol her zaman galibiyet anlamına gelmiyor. Bu nedenle futbol oynamaya çalışmaktansa yöneticisi, teknik adamı, futbolcusu ve taraftarıyla hakemlerin üzerine oynamak daha sağlam bir yol!.. Üstelik de meşru!..
Geçtiğimiz hafta, ligin ilk iki sırasında yer alan takımların maçlarında bunun örneklerini gördük. İki takım da yenik duruma düştükleri maçta hakemleri baskı altına almak için ne gerekiyorsa yaptı. Tribünlerde taraftarlar, sahanın içinde ise futbolcular baskı ortamının baş aktörleriydiler.
Top, ceza sahası içinde rakip takım oyuncularından birisinin dizine, beline, göbeğine ya da göğsüne değmeye görsün, taraftarlar penaltı beklentisiyle büyük bir uğultu çıkararak ayaklanıyor. Futbolcular geri kalır mı? El-kol hareketleri, bağırış çağırışla bu uğultuya uyum sağlıyorlar. Saha içinde hakemleri ikna etme görevi futbolculara ait ne de olsa... Aleyhlerine verilen penaltılar bariz olmasına karşın hiç utanmadan, sıkılmadan ona bile itiraz ediyorlar. İtiraz etmek refleks haline gelmiş. Amaç elbette, tribünleri hakemlere karşı kışkırtıp baskı atmosferini yoğunlaştırmak. Böylece hakemin zihninde yanlış karar verdiği algısıyla birlikte pişmanlık yaratarak sonraki kararlarının bunu telafi edici doğrultuda olmasını beklemek...
Yavuz hırsızın ev sahibini bastırması misali sonra bir de hakemlerden şikayet ediyorlar... Pozisyon istediği kadar net olsun hakem hiçbir şekilde onların aleyhine penaltı vermemeli. Verirse de sonucuna katlanmalı!.. Küfür yiyebilir, kötü hakem olarak damgalanabilir, birtakım karanlık güçlerin ya da kirli oyunların maşası olarak suçlanıp istenmeyen kişi ilan edilebilir...
Öte yandan şampiyonluk yarışının kızışmasıyla birlikte hayali düşmanlar yaratma süreci de hız kazandı. Galatasaray İkinci Başkanı Ali Dürüst, Orduspor maçından sonra, “Ne olursa olsun şampiyon olacağız. Bizi kimse engelleyemeyecek. Hakemin kötü yönetimine karşın tahriklere kapılmayan taraftarlarımıza da teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Kim acaba Galatasaray’ı engellemeye çalışanlar?.. Yıldız futbolcuların transferi için harcanan onca paraya karşın ortaya futbol adına itiş kakıştan öte bir şey çıkmayınca sorumluluğu hakemlere ya da hayali düşmanlara havale etmek yöneticilerin tipik tavrı. Tahriklere kapılmayan taraftarlara teşekkür etmesi ise ne büyük bir incelik ve kibarlık!.. Peki, şampiyonluğa koşullandırıcı, rakiplerini hedef gösterici açıklamalar yaparak taraftarları asıl kendisi tahrik etmiş olmuyor mu?.. Haftalar ilerledikçe çirkinlikler bakalım nereye varacak?.. Çürümüş ortamda, çürümüş karakterlerle futbol böyle oynanıyor işte...
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!
Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.
Evrensel'i Takip Et