Servet düşmanı
Listelere alışığız biz; rakamlara... 20 günde 100 kadın şiddet nedeniyle ölüyor mesela.
Ama bizim 100’ümüz onlar değil.
Hayır; hemen her ay iş cinayetlerinde yaşamını yitiren 100’e yakın işçi de yok.
Ölümlerinin ardından “neyse...” deyip geçilemeyecekler var bu listede; ölümleri günlerce haber; sayfalarca taziye ilanını “hakeden”ler var yalnızca.
İçten içe “servet”lerine düşmanlık beslediğimiz düşünülen 100 kişi var!
“Gözümüz yok; servetlerinde, paralarında...” diyeceğiz; ama...
Onların mı sahiden?
“Özel mülkiyeti ortadan kaldırmak istiyoruz diye dehşete düşüyorsunuz. Oysa sizin mevcut toplumunuzda nüfusun onda dokuzunun özel mülkiyeti ortadan kaldırılmış durumda; özel mülkiyetiniz ancak onda dokuzun buna sahip olmaması sayesinde ayakta duruyor” diyor bizim Manifesto’muz.
Başka şeyler de söylüyor; 1848’den bu yana: “Peki ücretli emek, proleterin emeği mülk sağlıyor mu kendisine?” diye soruyor; yanıtı belli: Asla!
İşte liste başı Ferit Şahenk. 3 milyar 400 milyon liralık kişisel servet. Sahip olduğu “üretim araçları”nın değeri dahil değil buna. Adı üstünde “kişisel” servet...
4 milyon 250 bin işçinin “asgari ücret”i... Günde 8 saat, 10 saat, 16 saat ter döken 4 milyon 250 bin insanın... Tek bir kişinin “kişisel” hesaplarında!
İkinci sıra Koç ailesinden Semahat Arsel, serveti 4 milyon asgari ücretli ediyor! Üçüncüler Murat Ülker ve Hüsnü Özyeğin de; yaklaşık 4’er milyon kişi ediyor. Filiz Şahenk de aşağı yukarı o kadar. Etti mi sana 20 milyondan fazla insan...
Hepsi emeğiyle geçinen 20 milyon insana karşılık; 5 kişi!
Liste devam ettikçe; insan sayısı artıyor; o insanların kanı, canı pahasına elde edilmiş “servet” de... Soyadlara bakınca üç beş aile arasında dolanıyor her şey... Beşer onar giriyorlar listeye... Aile olarak ilk beş; “Koç, Sabancı, Şahenk, Ülker ve Tara”... “Her insan eşit doğar” diyordu oysa o malum bildirge. Eşitmişiz!
İlk 100 kişinin “kişisel” servetinin toplamı olmuş; 117,85 milyar dolar... 265 milyon asgari insanın asgari ücreti...
Boşverin asgari ücreti; ekmeği hesaba vurun, yanına soğanı. Suyu, eti, peyniri. Sütü vurun hesaba; sütsüz çocuklar için. Ölenleri vurun hesaba. Açlıktan, hastalıktan, fukaralıktan...
Son bir yılı vurun hesaba; Ferit Şahenk 800 milyon lira koymuş geçen yılın üstüne; Semahat Arsel 600 milyon...
Ya o asgari ücretli! Kaç lira borç koydu; geçen yılın üstüne. Kaç...
Listeyi hazırlayan Forbes Dergisi’nin Yazıişleri Müdürü Handan Bayındır, buyurmuş ki; “...borsadaki yaklaşık yüzde 50’lik artış, servet artışındaki en önemli sebeplerden birisi”
Para basıyor çünkü Borsa! Ekmek yapıyor, ter döküyor.
Biz biliyoruz o artışın sebebini de, ne pahasına olduğunu da...
Günde üç işçinin canı pahasına... Milyonlarcasının fukaralığı pahasına.
Eşinin, çocuğunun yüzünü görememesi; öpüp koklayamaması pahasına.
Varsın; suçlasınlar bizi 1848’den beri. Bize sadece hayatta kalacak ve patrona çalışmaya devam edecek kadar “asgari” ücreti layık görenlerin “servet düşmanları” demesi kimin umurunda?
“...bizi suçlamanızın nedeni, toplumun ezici çoğunluğunun mülksüz olmasını zorunlu koşul koyan bir mülkiyeti ortadan kaldırmak istememiz. Tek kelimeyle bizi, sizin mülkiyetinizi ortadan kaldırmak istemekle suçluyorsunuz. Doğrusu, istediğimiz de bu” demiş Manifesto’muz...
Biz ölüm listelerinde, “asgari hayat” istatistiklerinde; siz “milyarder aileler” listelerini süsledikçe; “Avrupa’da dolaşan o hayalet” sizin de, bizim de rüyalarımızdan eksik olmayacak.
Evrensel'i Takip Et