Baldıran zehri içmek meselesi
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Malum olduğu üzere gerek balta girmemiş ormanlarda, gerekse karlarla kaplı dağların tepelerinde ya da kısacası dünyanın şu ya da bu bucağındayken, şayet elimizde “gavur” icadı doğru dürüst bir “pusula” varsa, o zaman gideceğimiz istikameti bulmak, hani nasıl derler, gari çocuk işi!
İğnesinin sivri ucu her daim “kuzey”i, yani eskilerin deyimiyle “şimal”i gösteren pusulaların hiç şaşmadan aynı yönü göstermesinden faydalanıp, böylece yolumuzu tespit edip menzilimize rahatlıkla ulaşırken, bazen de eskimiş, miadı dolmuş, bir bakıma son kullanma tarihi çoktan geçmiş bozuk, eski püskü bir pusulayla farkında olmadan yola revan olduğumuzda; yöremizi, yordamımızı şaşırır, ardından da önce pusulamızın gelmişini geçmişini adlı adınca kalaylayıp, akabinde de kem talihimize küsüp ahlayıp vahlarız!
Nitekim eski defterleri karıştırmadan, tarihin tozlu raflarını fazla da kurcalamadan, sadece şu son otuz yıl boyunca misakımızın millisinde “devlet aklı”nın elimize zorla tutuşturduğu “milli pusula”nın rehberliğinde yürüyüp, onun kırmızı tebeşirle özenip bezenerek çizdiği “iz”i takip edip, nihayet gele gele bunca zamanın ardından memleket sathında gelip tosladığımız ve şimdilik “park” ettiğimiz noktadaki ahvalimize bakılırsa, orta yerde kabak gibi sırıtan acı gerçek şu ki; maalesef pusulamız tümden yampiri!
Neden?..
Çünkü “aptala malum olur” kabilinden bilebildiğim veya şaşı gözlerimle izleyebildiğim kadarıyla, şu bizim “Taşına toprağına bin can feda” deyip uğrunda şarkılar döktürdüğümüz memleketimizde, geride bıraktığımız son otuz yıl zarfında “küffar”a karşı herhangi bir savaşta veya muharebede değil, tam aksine bizatihi bu toprakların, bu diyarların “evlat”larının, “genç”lerinin pisi pisine birbirleriyle boğuşması sonucunda “bin” değil “elli bin” can feda ettikten sonra bugün bu saat, milletçe içine düştüğümüz “kaknem” bir durumla karşı karşıya kaldıksa, şimdilerde de bu “problem”i, bu “mesele”yi çözmek için “herkes elini taşın altına koysun” babında çığırtkanlık yapıp “akil adam” rolüne soyunuyorsak, ehh o zaman ben özüm de sadece boyumu değil, körüklü çizmemi de aşarak tekraren diyorum ki; “pusulamız hepten dandik!” ağparik!
Üstelik yıllar yılı sanki çok matah bir şeymiş gibi peşi sıra sürüklendiğimiz bu milli pusulanın şu günlerde Büyük Millet Meclisinin “kutsal” çatısı altındaki göstergesine bakılırsa; muhalefetin anası konumundaki parti, mazide kalan “altı ok”lardan biri olan “milliyetçilik”ten asla şaşmadığını, bu “sevda”dan vazgeçmediğini gururla, onurla dillendirip bununla övünürken, beri taraftan ülkenin son on yılına “damga”sını vuran, her sözü anında neredeyse “kanun hükmünde kararname”ye dönüşen başımızın başı, Başbakanımız zatı muhterem de, “Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldıklarına dair” fetva verip, dolayısıyla bu “eküri”nin kendi aralarında sürdürdükleri “laf salatası”yla yetinmeyip, dahası da yine her biri kendi payına sanki birer “trafik polisi” kesilip, öttürdükleri düdüklerle kimin veya kimlerin ülkenin milli sınırları dahilindeki hangi yöresine gitmediğini, gidemediğini söyleyip, bunun çetelesini karşılıklı çizerken, acaba bu ülkenin cebi, cepkeni delik bilumum “vatandaş”larına hangi birlik ve dirlik mesajı veriyorlar, anlayan varsa beri gelsin zo!
Neyse... Lafı daha fazla uzatmadan özetlemem gerekirse; diyeceğim o ki, dün olduğu gibi, keza bugün de ülkenin en önemli sorunu olarak karşımıza dikilen bu olumsuz “tablo”nun, bu yılan hikayesine dönüşen, dönüştürülen “Kürt meselesi”nin kökeninde, dün olduğu gibi bugün de işte hep bu “milli pusula”nın bizlere dayattığı “tekçi” zihniyetin değişmeyen mührü var; bundan, bu marazi “hastalık”tan, genlerimize kadar işlemiş olan bu “virüs” ten kurtulamadığımız müddetçe, milletçe elimizi taşın altına koymaktan dem vurup ya da gerektiğinde baldıran zehrini içmekten yana laflamak belki kulağa hoş gelebilir ama, karın doyurmaz Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30