Türkiye'nin zencileri ve Önder'in açmazı
Fotoğraf: Envato
İzzettin Önder’in 2 Mart tarihli Evrensel’de yazdığı “Ne demeli ki!” yazısını okudunuz mu? İzzettin Hoca, AKP iktidarını Türkiye’de “zencilerin iktidarı” olarak görenlere/gösterenlere güzel bir cevap vermiş. Ancak Hocamız yazısının devamında Kürt sorununun çözümü konusunda Öcalan ile yapılan görüşmelere de değiniyor.
Önder sürece dair görüşlerini şöyle açıklıyor: “Şu iki nokta bence açıktır. Birincisi, süreç APO’nun Türkiye’ye teslimi ile başlatılmıştır. İkincisi, (…)çözümün bugün, Türk ve Kürt burjuvazisinin ‘al gülüm-ver gülüm’ anlayışı çerçevesinde (…) her iki halkın da bugünkünden çok daha bağımlı olarak emperyalizmin kucağına atılarak sağlanmaya çalışılmasıdır.” Ardından da bu sürecin “Kürt ve Türk halklarının gerçek özgürlükleri ile ilgisi olmayan” bir süreç olduğunu da ekliyor. Bizler Türkiye’de sol-sosyalist çevrelerin önemli bir kısmında benzer görüşlerin hakim olduğunu biliyoruz. Ve yine bizce açık olan ilk şey, bu görüşlerin ezilen bir halkın-ki Türkiye’de ABD ve G. Afrika’daki ırk ayrımına benzeştirilecek bir uygulama varsa, o da Kürt halkına Türklüğün dayatılmasıdır- eşit haklar mücadelesinin “emperyalizme karşı çıkmak” adına reddedilmesine dayanan sosyal-şoven görüşler olduğudur.
Nedenini Hocamızın “açık nokta”ları üzerinden anlatalım.
Birincisi, Önder bu sürecin “APO’nun Türkiye’ye teslimi ile başlatıldığını” söylüyor. Oysa dönemin (2002-2004) Jandarma ve Kara Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapan emekli orgeneral Aytaç Yalman “Öcalan’ın yakalanması ile Talabani ve Barzani alternatifsiz kaldılar” diyordu. Yani ABD, Öcalan-PKK’yi etkisizleştirmek ve Türkiye ile Kürdistan Federe Yönetimi ile ilişki ve işbirliğini geliştirmek istiyordu. Uzun uzadıya anlatmaya gerek yok, ama sürecin bugüne kadar bu yönde işletildiği herkesin malumu. Şimdi AKP (ve ABD) Öcalan ile görüşme noktasına gelmişse, bunun en önemli nedeni 1999’da başlatılan sürecin Kürt halkının mücadelesiyle boşa çıkartılmış olmasıdır. Bırakalım 99’u, daha bir yıl önce “Sri Lanka modeli” tartışılıyordu. Esad rejimi devrilerek Suriye Kürdistanı’nda PYD öncülüğünde başlatılan süreç engellenecek, öte yandan da Kandil’e girilerek PKK’nin silahlı güçleri halledilecekti! Ancak Kürt hareketi bu süreçte İran ile ateşkes imzalayarak (PJAK), Suriye’de çatışmaların dışında kalıp Kürt kentlerinde yönetimi eline alarak (PYD) ve Türkiye’de de askeri ve siyasi operasyonlara karşı mücadelesini sürdürerek bu politikaları boşa çıkardı. AKP’nin (ABD’nin) söz konusu süreçte tecrit uyguladığı Öcalan’ı muhatap almak zorunda kalmasının arkasında böylesi bir mücadele süreci vardır.
İkinci olarak Önder, Türk ve Kürt burjuvazisi arasında bir “al gülüm-ver gülüm” olduğunu söylüyor. Önder, Kürt burjuvazisinin masanın hangi tarafında olduğunu görmek istiyorsa, meclisteki AKP grubuna baksın. Yetmedi, AKP ve Barzani arasında yapılan anlaşmalara baksın. Suriye Kürdistanı’nda PYD’nin etkisini kırmak için her türlü yolu deneyen ve daha düne kadar sınır kapılarını Suriye Kürtlerine kapayan Barzani ile, AKP kongresinde konuşan Barzani aynı Barzani’dir. Öte yandan iktisatçı olan Hocamız Bölge’nin sermaye örgütleri temsilcilerinin meclisin neresinde oturduğunu bizden daha iyi bilir! Uzatmadan Hocamıza DTK’nin ‘Demokratik Özerklik’ programındaki ekonomik politikanın Türk-Kürt burjuva ve liberal çevreler tarafından “sovyetik” bulunduğu için koparılan yaygarayı hatırlatarak bu konuyu da geçelim.
Son olarak; Türkiye’nin “zenci”leri/Kürtler, eşit hak mücadelesinde Öcalan’ı önderi olarak görüyor ve çözüm platformunu savunuyorsa, bu sürecin özgürlüklerle ilgisi olmadığını söylemek egemen ulus burjuvazisinin ekmeğine yağ sürmek anlamına gelmez mi? Bunu da biz söylemiyoruz, Lenin söylüyor! Sosyalistlikse, ulusal hak eşitliğinin sağlanarak milliyetçilik duvarlarının yıkılması, sınıfın birliği ve ortak mücadelesinin olmazsa olmazı değil mi?
- Mesele sadece Erdoğan'ın adaylığı mı? 17 Ocak 2025 05:25
- Adsız süreç, çözümsüz barış! 14 Ocak 2025 05:00
- Trump, Erdoğan’ı niye övüyor? 10 Ocak 2025 04:40
- Türkiye-İsrail rekabeti ve Kürt sorunu 07 Ocak 2025 05:30
- Suriye’deki gelişmeler ve kapısı aralanan yeni ‘süreç’ 03 Ocak 2025 07:30
- Öcalan'ın mesajı ve yeni sürecin işaretleri 30 Aralık 2024 12:47
- HTŞ yönetimi ve Suriye'nin etnik-dinsel fay hattı 27 Aralık 2024 06:20
- Suriye ve yeni Osmanlıcılık 24 Aralık 2024 05:00
- Düğüm yine Kobanê'de çözülecek! 20 Aralık 2024 05:30
- Yeni Suriye kurtlar sofrasında! 17 Aralık 2024 05:00
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10
- Esad rejimi sonrası Suriye ve Ortadoğu’yu ne bekliyor? 10 Aralık 2024 05:30