Muhafazakarlaşma ve kadına yönelik şiddet
Fotoğraf: Envato
AKP, CHP ve BDP genel başkanları, salı günleri yaptıkları grup konuşmalarında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle kadın sorununa özel bir yer verdi.
Başbakan Erdoğan, AKP Meclis Grubunda yaptığı konuşmada, adeti olduğu üzere kadınların korunmasına nasıl önem verdikleri üstünden devri iktidarlarını bir kez daha överken, “kör gözüm parmağına” gerçekleri inkar etti.
Son yıllarda kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 artışını da görmezden gelen Başbakan Erdoğan, 2012’nin 8 Mart’ında çıkarılan “Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi” adlı yasayı kadın sorununa verdikleri önemin bir nişanesi olarak öne sürüyor.
Evet, kadın örgütlerinin gayretiyle ve yıllar boyunca kadınların verdiği mücadele sonucu çıkarılan ama çıkarılırken de mümkün olduğunca “ailenin korunması”yla sınırlanan bir yasa yapılmıştır. Bu yasa çerçevesinde “Kadının yakınlarının şiddetinden korunması”nın imkansız olduğu, geçen bir yıl içinde, “korunan kadınların” bile vahşi biçimde öldürülmesiyle ortaya çıkmıştır.
Başbakanın söylediklerinde belki tek haklı yan, eskisine göre devletin daha çok koruma kararı aldığı ve aileyi güçlendirmek için kimi önlemler alındığına dair yanıdır. Ancak, yasaya ve önlemlere karşın kadın cinayetlerinde olağanüstü artış söz konusu olduğuna göre, sorunun sadece “Teknik bir önleme-önlememe sorunu olmadığı” anlaşılmaktadır. Tersine kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin iki önemli nedeni olduğu tartışılmazdır. Bunlardan birincisi kapitalizmin, ekonomik güçlükler, yoksulluk, işsizlik gibi etkenlerinin aileyi çözmesi ve bunun yol açtığı gerilimlerin zaten ataerkil olan aile yapısı içinde kadına yönelik şiddeti beslemesidir. İkincisi ise toplumun hızla “muhafazakarlaşması” için atılan adımlardır. Bu adımlar şiddeti vahşet boyutuna vardırıp kadın cinayetlerinin yaygınlaşmasına da neden olmaktadır.
Derecesi değişik olsa da her iki etken de doğrudan hükümetin uyguladığı politikalarla bağlantılıdır.
“Ailenin kutsallığı” etrafında yapılan propaganda, bu “kutsallığın” bileşenleri olan “aile şerefi”, “onur”, “erkeğin namusu” gibi değerlerin korunmasını da aile adına kadına yükleyerek, onu gelenek ve dini umdelerin biçimlendirdiği cenderenin içine atmaktadır. Bu cendereden çıkış isteği ise kadının katledilmesine kadar varan şiddetle karşılanmaktadır.
AKP Hükümetinin muhafazakar bir toplum oluşturmak için devlet ve hükümetin (din, gelenek, görenek, para, Diyanet, ...) tüm imkanlarını seferber edip, bu muhafazakar toplumun temeline aileyi koyması, kadını muhafazakarlığın bir simgesi yapıp ailenin temeli ilan etmesi, bugün kadına yönelik şiddetin bu ölçüde yaygınlaşmasının başlıca etkenidir. Bu yüzdendir ki, kadına yönelik şiddeti önlemek için yapılan yasal düzenlemeler ve alınan koruma önlemlerine karşın şiddet hızla artmaktadır.
Erdoğan “Birçok önlem aldık” derken belki bir gerçeği söylemektedir. Ama onun iktidarı döneminde kadına yönelik şiddetin de eskisine göre hızla arttığı, yaygınlaştığı çok daha büyük bir gerçektir.
Dolayısıyla Hükümetin “muhafazakar (dindar da deniyor) toplum yaratma” amacına bağlı önlemler sürdükçe kadına yönelik şiddetin artması da kaçınılmazdır.
Başbakanı asıl rahatsız eden, kadına yönelik şiddetin artması ile kendi sosyo-ekonomik politikaları arasındaki ilişkinin fark edileceği endişesidir.
Bugünlerde 8 Mart vesilesiyle Türkiye’nin her yanında, dönemsel olarak öne çıkan barış talebinin ötesinde, kadınların iki kat sömürüsüne hayır diyen ve muhafazakar aile yapısının kadını soktuğu cenderenin kırılması için çağrıların yükselmesi rastlantı değildir.
Başbakan ve partisi ne kadar saklarsa saklasın gerçek, onun amacı olan muhafazakar toplumla, kadınların özgürlük mücadelesinin yüz seksen derece zıt olduğudur!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00