08 Mart 2013 10:25

'Kadın olanın türküsü'

'Kadın olanın türküsü'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kadın yaşamlarını anlatan ne çok türkü, ağıt, ninni, mani vardır Anadolu’da. Kadınlar; üzerlerindeki baskı nedeniyle dile getiremedikleri üzüntüyü, durumlarından şikayeti ninnilerle dile getirmişlerdir. Kiminde gurbete giden eşe özlem, kiminde yoksulluk, kiminde çocuğun büyüyüp annesine bakması umudu ya da mutsuz evliliğini çocuğu nedeniyle sürdürdüğü vb. durumlar konu edilmiştir. Giresunlu bir kadın, “Ağla Zeynebim ağla, ninni,/  Kara yazmalar bağla ninni/ Babası ölen çocuk hu hu/ Haydi bağrını dağla, ninni.” derken, Eskişehirli bir kadın eşini savaşta yitirdiğini çocuğuna şöyle anlatmış:  “Kolumdan kol bağım düştü/ Sevim sevdam sana düştü/ Ağa baban şehit düştü/ Ninni nazlı gülüm ninni.”
Halk türkülerimizin önemli bir bölümü de kadın ağızlıdır; kına türküleri, asker ağıtları, gurbet-özlem türküleri, Burçak Tarlası örneğindeki gibi iş türküleri kadınlar tarafından söylenmiştir. Bu türkülerin çoğunda savaşlara, gurbetlere giden (Son dönemlerde Almanya göçü de konu olmuştur türkülere) sevdiğini bekleyen, özleyen, acı çeken kadınlar vardır.  Bir Yemen türküsünde “Gelin ömrüm geçti, ben bozuluyorum.” der kadın. “Yarim İstanbul’u Mesken mi Tuttun?​”  türküsünde ekmek parası için gurbete giden eşine “Yarim sen gideli yedi yıl oldu…”  diyerek ayrılık, unutulmuşluk acılarını ifade eder kadın. Kına türküleriyse genellikle kızın anasının ya da gelin kızın ağzından söylenmiştir. Kiminde hüzün, kiminde sitem vardır: “Baba kızın çok muyudu/ bir kız sana yük müyüdü/ kör olası emmilerim/ hiç oğlunuz yok muyudu?​”
Kadın yaşamlarındaki acılar günümüzde de sürüyor. Kadınlar çok yönlü baskı, şiddet ve sömürüyle karşı karşıyalar. Eş, baba, kardeş, nişanlı ya da erkek akrabalar eliyle yürütülen erkek şiddeti, kadın cinayetleri olarak kendini gösteriyor. 2012’de 155 kadının, Ocak 2013’te 18 kadının öldürüldüğünü ifade eden rakamlar bunu belirgin olarak ortaya koyuyor. 2012’de 123 kadına tecavüz edildiğini, 208 kadına şiddet uygulandığını, 126 kadının taciz edildiğini yine rakamlardan öğreniyoruz. Bir de bu rakamların içinde yer alan her kadının bir yaşamı ve dünyası olduğu gerçeği var.
Kadınlar üzerindeki devlet şiddeti çıkarılan yasalarla ya da uygulamalarla sürüyor. Kız çocuklarının eğitimsiz kalmasına, çocuk gelinlerin sayısının artmasına yol açan 4 artı 4 artı 4 yasası, kürtaj yasağı; onlarca kişinin tecavüz ettiği kız çocuklarının hak arama davalarının sonuçsuz kalması kadınlar üzerindeki devlet şiddetinin yalnızca bazıları…
Türk çoğunluğun dışındaki etnik kökenden kadınlara uygulan şiddet sürüyor. Samatya’da yalnız yaşayan yaşlı Ermeni kadınların öldürülmesinin utancı hâlâ içimizi yakıyor. Ya etnik kimliği nedeniyle aşağılanan; ağıdı boğazında düğümlenen, dili yasaklı Kürt kadınların yaşadıkları acılar? Uludere’de çocuklarını yitiren anaların, son soluğuna dek gözaltında kaybedilen oğlunu arayan Berfo Ana’nın; Uğur’un, Ceylan’ın analarının yaşadıkları…
12-13 yaşında atölyelerde, fabrikalarda çalışmaya başlayan kız çocuklarının, emekçi kadınların, eğitim kurumlarında, işyerlerindeki genç kadınların karşılaştıkları sorunlar artarak sürüyor. Ancak, kadın yaşamlarındaki acıların son bulması ve emeğin sömürülmediği günler için mücadeleye katılan kadınların sayısı da artarak sürüyor. Kadınlar geçmişteki gibi, acılarını tek tek ifade etmek yerine; hep birlikte, çok ağızdan bir türkü söylüyorlar; 8 Martlarda yükselen mücadelenin türküsünü… Şair Gülten Akın’ın Kadın Olanın Türküsü adlı şiirindeki dizelerin yürekliliğiyle:
“Selam olsun bizden önce geçene
Selam olsun dosta, hasa, çile çekene
Selam olsun dayanana, düşene
Yüreğim yürektir, bakma gözüm yaşına”

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa