Geçen haftanın ciddiye alması en zor beyanları listesinin önde gelenlerinden biri, eski sevgiliye yumurtalı saldırı düzenleyen Ali Sürmeli’nin “devrimci eylem” yaptığı iddiasıydı herhalde. Bugüne kadarki itibarı oyuncuya bir kürsü açılmasına imkan verince, o da “Nerde o eski kapitalizm eleştirileri” diye başlayıp sosyalizm aşkına fırlattığı yumurtanın önüne eski sevgilisinin çıkmasını bir tesadüfe bağlayıvermişti.
Elbette her listenin vazgeçilmezi Nihat Doğan yine kafasını çıkaracak bir aralık buldu. Önceki hafta Deniz Gezmiş’e “yoldaşım, rahat uyu” diye seslenmişti, Survivor adası kahramanı, fantezi müziğin fantazyası, rahat uyuyanın gündüz kabusu. Bu kez Chavez’e yoldaşlık edesi gelince soluğu Caracas’ta aldı ama yetişememiş, yine twitter’dan duyurdu. Ayaküstü “Aydıncıklar niye yok” lafını da kayıtlara geçirdi.
Geride kalan onlarca yıl, sosyalizmin hiç alkış tutulacak bir türkü olmadığını dinlemekle geçmişti oysa. Yenilgilerin posterleri yapılıp duvarlara asıldı, yanlışlıklar konulu vaazlar verildi, gerçekle inanç arasına kalın çizgiler çizildi, bir son sosyalistleri yetenek yarışmasında sergileyip gülmedikleri kaldı, şimdilik. Sosyalizmi gözden düşürme cemiyeti duvarlara yazacak oldu, halk içinde muteber bir nesne yok, sosyalizm diye, diye.
Ne var ki, lafı dinlensin isteyenin tutunabildiği dal oldu, sosyalizm. Fantastikleri bile yoldaş muhabbetine başlattı. Böyle gelmiş böyle gitmez diye ayağa kalkınca çıkış yolu kendini hemen gösterdi. Eh, Bademoğulları beyliğinin “üç çocuk yetmez -karını dövebilirsin de - ne güzel öldüler  -biber gazımız sağlıklıdır- buralar hep NATO toprağıdır” ezberiyle bir yere varılmayacağını anlamak için de dahi olmaya gerek yok.
Hadi bu anılanları ciddiye almasak da olurdu. İnsanın dinlerken bile utandığı tecavüz davalarında geçmişin sloganlarıyla kadınların üstüne yürüyenler hafızalarda, o nasıl olacak? Bir de Kürt’e sosyalist ağızla racon kesmek diye bir moda çıktı önümüze. Barışı konuşmanın bile bin bir türlü derdi yokmuş gibi, raconcular alıyor eline kitabı, emperyalist hesapları, Kürt emekçilerinin çıkarlarını ballandıra ballandıra çözümsüzlüğe bahane ediyor. Kürtün hakkını alması ihtimaline karşı kanıtlar türetmenin, büyük kurtuluş kavgasıyla bir alakası varmış gibi.
Sağa dönüyorsun maçolardan sosyalizm nutukları, Sola bakıyorsun bildiğimiz milliyetçiliğe kızıl ambalaj. Sosyal medyada takipçi avlamak için devrimci sloganlar atanlar tuzu biberi. Başka çare bulamıyorlar demek, onların da zor işi. Ama yalan yanlış söylentiler çıkardılar diye bu sevdadan vazgeçilir sananlar kusura bakmasın. Kadının kurtuluşunun da, ezilen ulusun özgürlüğünün de, baskının, sansürün, sömürünün saltanatının yıkılışının da adresi değişecek değil.
Vaktiyle, bütün kıtanın politikacılarının rakiplerine komünist diye saldırmasını vesile eden ustalar, o meşhur cümleyle söze başlamıştı: “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor”. Aradan yıllar geçti de, bu cahiller ve korkaklar takımı büyümedi, yerinde saydı. Büyüseydi, hayalletten korkmaz, Manifesto’nun üniversitede okutulmasını yasaklamaya çalışmazlardı. Durdukları yerde bir de, televizyon filmlerinde “komünist”, “sosyalist”, “devrim” kelimelerini bipler oldular.  
İki güne kadar, halkların özgürlük türküsünün söz yazarı, ölüm yıl dönümünde anılacak. Marx’ın 200’üncü yaşını kutlamaya beş yıl kala, bitmeyen belaların cevaplarının kaynağında hâlâ o var. Aynı geceyi yaşıyoruz nihayetinde, aynı hayalet kol geziyor. Karanlık yeni başladığında söylenenleri, gün ağarmaya yakınken rehber etmek en güzeli.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et