11 Mart 2013 11:16

Roboski Katliamı: İnsanlık suçu ve utanç

Roboski Katliamı: İnsanlık suçu ve utanç

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başlığımızla ilgili satırlardan önce tarihsel bir ödevimiz var. Yirminci yüzyılın sonunda, dünya genelinde hemen hemen silinmeye yüz tutmuş olan halk için kamulaştırmayı güncelleştiren Chavez aramızdan ayrıldı. Venezuela’daki petrol şirketlerini, demir çelik fabrikalarını, tarım çiftliklerini patronların ellerinden tek tek alarak üretenlerin ve halkın mülkiyetine geçiren, petrol ihracatında kalkınmakta olan Latin Amerika ülkeleri ile dayanışmayı öne çıkartarak ABD başta olmak üzere birçok emperyalistin şimşeklerini üzerine çeken sosyalist binbaşıyı özleyeceğiz. Yokluğuna karşın, ekibiyle kurduğu halkçı iktidarın yoluna devamı umudumuzu çoğaltmaya devam edecek.
Gecenin kör karanlığında, 28 Aralık 2011 tarihinde, TSK savaş uçakları, Roboski ile Irak sınırı arasındaki bir bölgede kendilerine tanımlanan canlı hedefi imha amacıyla bombaladılar. Günün ilk ışıklarıyla birlikte imha edilen canlı hedefin içeriği tanımlandı. Şırnak’ın Uludere İlçesi’nin Roboski köylüsü, çoğu çocuk olan; Bedran Encü(12), Erkan Encü(13), Şivan Encü(14), Muhammet Encü(15), Bilal Encü(15), Aslan Encü(15), Adem Ant(15), Savaş Encü(15), Orhan Encü(15), Celal Encü(15), Fadıl Encü(16), Mahsum Encü(16), Şervan Encü(16), Cemal Encü(16), Cihan Encü(16), Vedat Encü(16), Serhat Encü(17), Salih Encü(17), Özcan Uysal(18), Hüseyin Encü(19), Nevzat Encü(20), Hamza Encü(22), M. Ali Tosun(22), Selam Encü(22), Zeydan Encü(22), Yüksel Ürek(23), Salih Ürek(23), Nadir Alma(23), Seyithan Encü(23), Hüsnü Encü(27), Osman Kaplan(32), Şerafettin Encü(40), Selman Encü(40) ve Karker Encü ile birlikte taşımacılıkta kullandıkları katır ve atlarıydı “imha” edilenler. Karar verenler ve tetikçileri operasyonlarını başarıyla tamamlamıştı. Ancak yer yerinden oynadı. Halklar ayağa kalktı. Yaşananlar bir katliamdı, insanlık suçuydu. Hükümet, hemen örtbas etmeye çalıştı. Ancak hem BDP ve HDK’nin hem sol hem demokrat yapıların kararlı tutumu ve kamuoyunun çok özel duyarlılığı nedeniyle başaramadı. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun yapısı içerisinde, beşi AKP’li sekiz üyeden oluşan Uludere Alt Komisyonu kuruldu. Ocak 2012 tarihinde çalışmalarına başlayan alt komisyon, raporunu Şubat 2013’de tamamladı. Taslak rapor alt komisyon üyeliği görevindeki milletin vekillerine bile “sızma”lara karşı önlem(GÜVENMEME-SAKLAMA) gerekçesiyle verilmedi. Raporu AKP’li üyeler yazdı ve yalnızca onlar kabul etti. Dışarıda tuttukları üç vekil taslak raporu kabul etmediler. Komisyon başkanı ise sızmalara karşı önlem olacağını
düşündüğünden olsa gerek raporunun sonucunu açıklamaktan geri durmadı, merakları giderdi: üzücü olay “koordinasyon eksikliği, yerel ve askeri makamlar arasındaki koordinasyon kopukluğuna bağlı olarak geçekleşti” dedi. Kısaca “Roboski elim bir kazadır” demek istiyordu. Taslak rapor, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun basına kapalı oturumunda yukarıda paylaştığımız bileşenle kabul edildi. Bu bir utançtır. Sırada TBMM Genel Kurulu Gizli Oturumu var. İnsanlık suçu görmezden gelinecek, utancımız pekiştirilecek. Sağır sultan bile biliyor; AKP Hükümeti, Başbakan istemese Roboski katliamı gerçekleşmez, istese failleri görünür olurdu.
Toplumsal muhalefeti bile dönem dönem kendisiyle “dayanışmaya” sokarak çok parçalı hale getirmeyi başaran AKP Hükümeti ile Başbakan Erdoğan, bir şiddet aracına soktuğu yargının tam desteğini attığı her adımda aldı. Şimdi yargıdan “yakınıyor”, sıkılmadan bize şikayet ediyor. Ordunun komutansız kaldığından, tutuklama sürelerinin cezaya dönüştüğünden dem vuruyor.
Diğer taraftan Samsun’da, solun HDK ile eşleştirilerek saldırıya uğradığını kısa sürede unutan sol, Türkiye siyasetini hala Mars’dan izlemeye devam ediyor. “Yanlış yapmama, üstü başı kirletmeme” kaygısı her şeye rağmen ön sıradaki yerini koruyor, değerli dostlarımız, yoldaşlarımız için.
Oysaki, bugünler, bütünüyle taraf olunarak içerisinde yaşanması, doğru hedeflerle az hata yapmaya çalışmamız gereken, seyredilmeyecek günler. Erdoğan’ın, Kürt sorununun siyasi çözümüne yönelik süreci, daha önce paylaştığımız, bir çok başlık üzerinden “mahkum” olduğu için başlattığını artık bütün açıklığıyla biliyoruz. Gizli pazarlık, teslimiyet vb. nesnel kanıtları olmayan sıfatlamalardan uzak duralım. Bu ülkede Kürt siyasi sorunu orta yerde dururken sosyalizm beklentisi nasıl bir tarihsel yanılgıysa, bu toprakların kadim halklarının işçilerinin, emekçilerinin, köylülerinin, yoksullarının, işsizlerinin vb. hep birlikte başlatacakları ortak bir sınıf mücadelesi olmadan sosyalizm beklentisi de benzer bir yanılgıyı içermektedir. Yalnızca bu iki saptama için bile olsa, müzakere sürecinin devam etmesini, bir o kadar da BDP’nin yalnızlaşmamasını önemsemeli, gereken kolektif katkıyı koymalıyız. Daha da gecikmeden...

evrensel.net Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa