Bu rapor 'çözüm süreci'nin neresinde?
Fotoğraf: Envato
Uludere Alt Komisyonu, raporunu katliamdan 15 ay sonra tamamladı. Ama ne tamamlama, ne rapor!
Rapora göre; 20’si 18 yaşın altındaki 34 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının katledilmesinin bir sorumlusu yok, sadece sivil ve askeri otoriteler arasında koordinasyon eksikliği var. Ama, komisyon çoğunluğu, daha doğrusu AKP’li komisyon üyelerinin bu katliamdan çıkardıkları sonuç, “bölgedeki kaçakçılığın önlenmesi için alınacak önlemler” oldu!
Oysa komisyondan beklenen, “34 vatandaşın katline yol açan bombalamanın emrini hangi sivil ve askeri makamın verdiği ve bu emrin hangi kanıtlara dayanarak verildiği” gibi son derece basit sorulara yanıt vermekti.
Çünkü bu bombalama her anı kayıt altında olan bir mekanizma işletilerek yapılmış olmalıydı. Yani, prosedür böyledir.
Ancak komisyonun bu soruların hiçbirine yanıt aramadığı, tersine katliamın üstünü örtmek için uğraştığı anlaşılıyor. Katliamın gerçekleştiği günlerde, Başbakan Erdoğan, “Uludere olayı Ankara’nın derin dehlizlerinde kaybolmayacak” diyerek kamuoyunun beklentisine yanıt verileceğine kefil olmuştu.
Olayın sıcak günlerinde sergilenen bu “kararlılık” günler, aylar ilerledikçe; yetkililer tarafından “Hele durun bakalım arkasından ne çıkacak?” sorusu etrafında ipe un sermeye dönüştü. Başbakan da AKP’li bölge vekillerine, “Roboski demeyin Uludere deyin!” diyerek “Hele durun bakalım”cıların başında olduğunu gösterdi.
Dolayısıyla bu katliamın üstünü örten raporun, AKP’li vekillerin özgür iradelerini vardıkları kanaatin bir sonucu olarak değil de Başbakan ve Hükümetin ihtiyacı doğrultusunda hazırlandığını söylemek gerçeğin en yalın ifadesi olacaktır.
Oysa Roboski katliamı, Türkiye’de “En iyi Kürt ölü Kürttür!” diyen Beyaz Türk ırkçı-şoven çevreler dışında tüm toplum kesimleri tarafından lanetlenip faillerin ortaya çıkarılmasının istendiği bir katliamdı. Çünkü, eğer bu katliamın gerçek sorumluları ortaya çıkarılırsa, bugüne kadar “Kürt sorununun katliam ve ölümlerle çözüleceğini savunan klik deşifre olacak” diye düşünülüyordu. Ancak gelinen yerde Alt Komisyon, toplumun geniş kesimlerinin beklediği değil ama ırkçı-şoven, şiddet ve militarizm yandaşlarının istediği raporu çıkarmıştır.
Ve bu raporun çıktığı dönem dikkate alındığında bu rapor sadece Roboski katliamının üstünü örten değil, Hükümetin Kürt sorununu çözümek için nasıl bir yoldan yürüdüğünü de gösteren bir utanç belgesine dönüşmüş bulunmaktadır.
Kürt tarafına sürekli, “Aman hassas olun, samimiyetinizi kanıtlayın!” diyen, PKK’nin elindeki tutsak askerlerin ve sivillerin serbest bırakılmasının “PKK’nin samimiyet testi”, “Öcalan’ın jesti” olarak gören hükümet erkanı, az çok insan haklarının yürürlükte olduğu her ülkede en hafif deyimiyle skandal sayılacak bu raporu “çözüm ve barış süreci”nin neresine koyacaktır? Doğrusu merak ediyoruz.
Uludere Alt Komisyonu’nun BDP’li üyesi Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, muhalefet şerhi koyduğu raporun İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu tarafından reddedilmesini istiyor.
Gerçekten İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu alt komisyonu Hükümete ve Başbakana rağmen böyle bir şey yapar mı bilmek zor. Ama şu bir gerçek ki bu rapor böyle kabul edildiği durumda TBMM, barış ve Kürt sorununun çözümü çalışmalarının sadece dışında kalmayacak bu sürecin başarısızlığı için çalışan ırkçı-şoven odakların, militarist çözüm yandaşlarının safında yer aldığını göstermiş olacaktır.
Bu yüzden de Roboski katliamının gerçek faillerinin ortaya çıkarılması talebine alt komisyon raporunun reddedilmesi de eklenmiş olarak, Türk, Kürt tüm Türkiye halkının acil taleplerinin başında olmaya devam edecektir. Etmelidir de. Aksi halde “barış”, “demokrasi”, “çözüm”, “insan hakları” üstüne söylenenler kimsenin inanmadığı boş laf olarak kalmaya mahkumdur.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00