15 Mart 2013

Açık Hava Mezarlığı: Halepçe

DİĞER YAZILARI
Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014
Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014
Şiire saygıyla 7 Haziran 2014
Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014
TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014
Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014
Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014
Dünyanın gülü Mayıs 3 Mayıs 2014
Ortak vicdan 26 Nisan 2014
O gün 19 Nisan 2014
YAZI ARŞİVİ

Bugün 16 Mart, baharın toprağı ve içindeki canlıları yeni bir yaşama merhaba demeye çağırdığı bir gün. Ama bu gün aynı zamanda zulmün, soykırımın gökyüzüne değin yükseldiği Halepçe’nin tarihten silinmek istendiği gün. İnsanlığın alnına kara bir leke olarak nakşedilen ve bir daha silinemeyecek bir gün.
Evet 16 Mart 1988’de Saddam Hüseyin’in emriyle sonradan “Kimyasal Ali” olarak anılacak olan Alî Hassan al Macid kimyasal silahları kullanmayı emretti. 8 Mig-23 uçağı tarafından düzenlenen hava saldırısında Halebçe kasabasında 6.375 kişi hayatını kaybetti. 7000’den fazla insan yaralandı. Saddam Hüseyin İran’a karşı verdiği savaştaki başarısızlığının hıncını Kürtlerden çıkarıyordu. Enfal adıyla 1986-1991yılları arasında sürecek bu programla 200 binden fazla Kürt ölecekti.
Bu soykırımı biz “babasının kucağındaki bebekle fotoğraflayan Ramazan Öztürk’ten” öğrendik. Ramazan Öztürk o günü şöyle anlatıyordu: “Bütün sokaklar cesetlerle doluydu. Etrafta dayanılmaz bir koku hâkimdi. Körpecik bebelerden bazılarının derileri kavrulmuş, bazılarının vücudu mosmor kesilmişti. Cesetlerin çoğu kadın, çocuk ve yaşlı insanlara aitti. Bazı bebekler annelerinin kucağından fırlamış yerde sere serpe yatıyorlardı. Kimi evinin avlusunda kurulmuş sofra başında; kimi kapının eşiğinde; kimi bebeğini emzirirken; kimi oyun oynarken yakalanmıştı zehirli ölümün pençesine...”
Sivil halka karşı bu tür ve bu büyüklükte bir bombalama o zamana kadar hiçbir yerde gerçekleşmemişti. Bir kimyasal silah olan "koktail"in içinde; deriye, gözlere, boğaza ve akciğere büyük zarar veren Hardal gazı bulunuyor; aynı zamanda sinir sistemine inanılmaz zararlar veriyor. İnsanların maruz kaldığı kimyasal silahlar, deri ve elbiseleri ıslatıyor, su ve yiyeceklere kolayca karışıyor ve solunum sistemini de bozuyor.
O günden bu yana bu gazın yarattığı ölümlerin sayısı 40 bini geçti, 100 binden fazla sakat doğum... Süleymaniye Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Fuat Baban, 7 Aralık 2002 tarihli 'The Sydney MorningHerald' gazetesinde yayımlanan 'Experiment in Evil' başlıklı makalesinde, Halepçe'de özürlü doğum oranının Hiroşima ve Nagasaki'nin 4-5 katı olduğunu iddia etti.
İngiltere'nin Porton Down'daki askeri bilim kuruluşunun eski çalışanlarından kimyasal silah uzmanı Hamish de Bretton-Gordon, Kürt yönetimi ile Halepçe'deki gaz kirliliğine çözüm yollarını tartışıyor. Bretton-Gordon şunları söylüyor: "Yeni bina yapıldığında temel kazılırken hardal gazı baloncuklarına rastlanıyor ve bu yüzden insanlar ölüyor. Bu konuda yardımcı olmaya çalışıyoruz; gaz belirtisi görürsek insanları koruyucu önlemler almak istiyoruz. Halepçe temizlendiğinde diğer bölgeler gibi kalkınabilir."
Halepçe de bir halk tümden yok edilmek istendi. Bu soykırımı yapan Saddam Hüsseyin ve Kimyasal Ali daha sonra yapılan mahkeme sonrası idama mahkum edildi. Ancak tek suçlu onlarmıydı? Onlara silah satanların hiç mi suçu yok. Bu gün insan hakları ve medeniyetin savunucuları olarak kendilerini öne sürenlerin Saddama silah verenler olduklarını görüyoruz. Ve bu ülkeler İsveç, İngiltere dışında hala Halebçe katliamını soykırım olarak kabul etmiş değiller.
Yüz yıldır bu topraklar da insani haklarından mahrum bırakılan Kürtler, hiçbir zaman başka halklara karşı düşmanca bir tutum sergilemediler. Ancak haklı ve meşru taleplerini dillendirdiler. Bu gün de Kürtler Orta Doğu da diğer halklarla beraber barış içinde, kardeşçe bir arada yaşama arzusu içindeler.
Halebçe soykırımı göstermiştir ki öldürmekle bir sorunu çözmek mümkün değildir. Ölümün ve öldürmenin hiçbir zaman sorunları çözme yöntemi olmayacağına da inanıyorum. Bu mazlum halkın bir bireyi olarak 25. yıldönümünde Halebçe şehitlerini rahmetle anıyor, bu soykırımın tüm dünya ülkelerince tanınmasını umuyor, barış ve kardeşliğin egemen olacağı günleri hasretle bekliyorum.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et