Yaklaşılan hedefi tartışalım mı?
Fotoğraf: Envato
Bir ülkede bu denli alt-üst oluş yaşanırsa ne hukuk kalır ne de örf ve adet. O zaman insan ister istemez kafasından geçiriyor; devlet aygıtını eline geçiren erk niçin ülkeyi bu denli sarsıyor? Acaba toplumsal kurumları mı ve bu arada hukuku mu değiştirmek istiyor! Bunun yanıtını, oldukça açıklayıcı olarak, bireysel psikoloji alanındaki araştırma yöntemlerinde bulabiliriz. Bilindiği üzere, bu tür çalışmalarda Hitler kampları ve askeri sistemler incelenir. Bunun nedeni, söz konusu alanlarda "kişilik değiştirme ya da dönüşltürme" süreci yaşanır. Bu ortamlarda bireyin tüm algılama ve davranış dinamikleri değiştirilir ki, verilen emirlere koşulsuz itaati sağlanabilsin. Kısacası, bir bireye ya da topluma yeni kılıf geçirilirken, önce eski kılıfın sökülüp atılması gerekmektedir.
Böyle bir sürecin sancısız olması döz konusu olamaz. Bu sorun psikolojik ya da sosyolojik şaşırtıcı antenlerle aşılmaya çalışılır. Bu alandaki çalışmalarda sıkça Hitler kullanılırken şu tür örnekler verilir. Hitler asıl amacına giderken hiç taviz vermez, fakat asıl amaçla ilgisi olmayan alanlarda oldukça munis, hatta sevecen davranma gösterisinde bulunurmuş. Topluma mesaj verici bu farklı davranış kalıplarının akılla mı, yoksa bireysel psikolojinin savunma mekanizma kodları ile mi ortaya çıktığı, beni ve bu yazının boyutlarını çok aşan, teknik ve teorik bir konudur.
Bir ülkede devlet aygıtına hakim olan siyasi güç tarafından planlanan hedefi algılayabilmek için belirli bir görüş aşamasına ulaşmak zaruri midir, meselesi, anlık görüntüyle aldatılmaya tav olma karşısında, süreci analiz ederek yorumlama arasındaki, hiç de ince olmayan, gerçekte son derece kalın hatlarla belirlenmiş kişilik farklılığının açıklanmasında yatmaktadır. Anlık görüntüye tav olanların algılama ve yorumlama konusundaki sıkıntıları yanında, komploculuk fobisi de çok büyük rol oynar. Böylesi psikolojik alanlar dışında, avanelik, fırsatçılık, hatta, geçici de olsa, toplumda öne çıkarak sözde kahraman olma hırsları da söz konusu patyolojilerin oluşumunda etkili olabilir.
Bu kısa açıklamalardan Türkiye'ye gelecek olursak, demokratikleşme söylemi altında gerçekleştirilen tüm yürüyüş ve dönüştürmelerle varılmaya çalışılan noktayı artık çok net olarak görebilmekteyiz. Ürkütücü olan gerçek şu ki, net olarak görebildiğimiz noktayı hedefleyen siyasi güç, başkanlık tavizi karşılığında Kürt halkını da emperyalizme kurban ederek, işbirliği içinde bir anayasa hazırlığında ısrar etmektedir. Bu yürüyüşle varılmak istenen hedef pek iç açıcı gibi gözükmemektedir. Hedefin ilk göstergelerinin şimdiye dek gerçekleştirilmiş icraatler bütünü olduğu kabulü ile, gelecek hakkında endişeye kapılmak bir paranoyayı değil, bir gerçeği yansıtmaktadır.
Şimdiye dek çeşitli kurumlar üzerindeki siyasi manevralara şöyle bir bakınca, doğrusu benim içim kararıyor. Örneğin, hukuk sistemi üzerindeki manevralar hiç de parlak bir görüntü vermiyor. Üstelik hukuk sistemi üzerindeki tahripkar manevralar öyle bir darbedir ki, etkisi uzun yıllar sürer ve ihyası da kolay olmaz. Bu darbenin etkisi salt hukuk uygulama alanında da kalmayıp, tedricen tüm toplum katmanlarına yayılarak, bireyler ve topluluklar arasında da haksızlık ve şiddetin yayılmasına yol açar. Bu bağlamda, bir Pınar Selek davası var ki, anlaşılır gibi değil. Neden? Çünkü Pınar toplumsal patolojileri, yani sistemi sorguladı ve sistemin olumsuz sonuçlarını toplumun gözleri önüne serdi. Pınar'ı, kişisel ve toplumsal hakkı arayan hukuk sistemi değil, sistemi açık etmek istemeyen sistemin ve devletin hukuk anlayışı cezalandırıyor.
Lütfen, artık bugünü değil, çok geç olmadan, yaklaşılan hedefi tartışalım.
- 2025 acaba nasıl geçecek? 18 Ocak 2025 05:30
- Ekonomik kriz çevrimleri ve emek 12 Ocak 2025 04:51
- Emek zulmü meselesi irdelenmelidir 21 Aralık 2024 04:36
- Ortadoğu: Bataklığın kan gölüne dönüştürülmesi 14 Aralık 2024 04:31
- Asgari ücret konusu hafife alınmamalıdır! 07 Aralık 2024 04:50
- Çöküş ivmesi durabilir mi, durdurulabilir mi? 30 Kasım 2024 04:51
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46