İmralı sürecinin Rojava'ya etkisi
Fotoğraf: Envato
Devletin, İmralı’da Öcalan’la görüşmesinin, Rojava’ya (Batı Kürdistan’a) yaklaşımlarına ve PYD ile ilişkilerine nasıl yansıyacağı merak ediliyor.
Önce bir tespitle başlayalım: AKP’nin bir buçuk yılı aşkın bir süredir ağır tecrit uyguladığı Öcalan’la görüşme noktasına gelmesinin en önemli nedenlerinden biri de, her yolu denemesine rağmen Rojava’da Kürtlerin kendilerini yönetme ve geleceklerini belirleme yönünde attığı adımın önüne geçememesi olmuştur. Dolayısıyla İmralı’da başlayan görüşmelerin Rojava’ya da etkisi olacaktır.
Peki, bugün durum ne?
Esad rejimini devirme konusunda işleri yolunda gitmeyen Suriye muhalefeti parçalı/çatışmalı bir noktaya sürüklenmiş durumda. ABD, bu durumu değiştirmek için geçen yılın son aylarından bu yana Suriye muhalefetine yönelik askeri ve mali bütün yardımları kendi denetiminde oluşturulan ‘Ulusal Koalisyon’ üzerinden yürütmeye çalışıyor. ABD’nin askeri yollarla Esad’ı devirme olanaklarının oldukça sınırlı olmasına rağmen bu yönteme başvurmasının asıl nedeni, muhalefeti kendi etrafında birleştirmek, birleşmeyenleri de etkisizleştirmek. Başka bir değişle Suriye krizinin çözümü için müzakereye oturduğunda –ki ABD Dışişleri Bakanı her fırsatta siyasi çözümden yana olduklarını söylemektedir- elinin güçlü olmasını istiyor.
Kürtlerin durumuna gelince, Şubat ayında Rojava’da denetimi büyük oranda elinde tutan PYD ile ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) arasında 11 maddelik bir anlaşma yapılmıştı. ÖSO’nun “Türkiye temsilcilerinden” Aslı Aydıntaşbaş, bu anlaşmayı “Kürtler ile ÖSO’nun Suriye rejimine karşı birlikte savaşacakları” biçiminde duyurmuştu. Aydıntaşbaş, olanı değil; olmasını istediğini söylüyordu. Evet, bir anlaşma vardı ama bu anlaşma, sadece PYD tarafından en başından nasıl Esad rejimi ile çatışmaya girilmeyeceği söylendiyse, ÖSO’yu oluşturan muhaliflerle de çatışma noktasına gelmemek, dahası Sêrekaniyê’de yaşanan çatışmaların önüne geçmek için yapılmıştı.
Geçtiğimiz günlerde Ulusal Koalisyon’un lideri El Hatib ile PYD lideri Salih Müslim, Kahire’de görüştü. Müslim, görüşmede El Hatib’in Kürtlerin taleplerini “doğal ve haklı” gördüğünü söylemişti. Ama aynı El Hatib, İstanbul toplantısında nasılsa Kürtlerin talepleri konusunda söylediklerini unuttu! Çünkü ‘Ulusal Koalisyon’ içinde Kürtlerin taleplerine karşı olan çokça örgüt bulunuyor. Yani sadece Türkiye’nin doğrudan yönlendirdiği ve bugün büyük oranda ÖSO’nun dışında kalmış gruplar değil, Ulusal Koalisyon içinde de Kürtlerin taleplerine ve Kürtlerle işbirliğine karşı ciddi bir direnç bulunuyor.
Bütün bu tablo içinde devletin/AKP’nin nerede durduğuna gelince, AKP hükümeti bugün Rojava ve PYD’ye yönelik tutum ve söylemini yumuşatmış gibi görünse de politikasında özde bir değişiklik yoktur. Devlet, Öcalan’la görüşme sürecinin Rojava’ya müdahale olanaklarını arttıracağı hesaplarını yapmaktadır. İşte bu yumuşama görüntüsünün arkasında, PYD dışındaki unsurların güçlenmesine zemin hazırlayacak koşulların -ki bu koşullar PYD ile çatışarak sağlanamamıştır- yaratılması hedefi yer alıyor. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan’ın “PYD rahatsız. Çünkü muhalif güçler PYD’yi sıkıştırmaya başladı” açıklaması da bu hedefi ortaya koyuyordu.
En başa dönersek, İmralı sürecinin Rojava ve PYD’ye etkisinin ne olacağını Salih Müslim’in şu sözleri özetliyor: “Eğer süreç başarıya ulaşırsa, Türkiye’de Kürtlerin hakları tanınırsa o zaman Suriye’deki bu politika da çöker.” Ta en baştan söylemiştik; AKP, ülkede ve Bölge’de adım atamaz hale geldiği için görüşme masasına oturmuştur. Asıl amacı demokrasi ve barış değil, tıkanan politikalarının önünü açmaktır. Ama bu politikayı boşa çıkarıp demokrasi ve barışa giden yolu açmak da mümkündür. Daha yolun başında da olsa Rojava’daki mücadelenin ortaya çıkardığı en önemli sonuç budur.
- Kürtler arası ‘birlik’ arayışı ve Türkiye’nin müdahalesi 28 Ocak 2025 06:50
- Öcalan’ın mesajı ve Kırmızı Kitap 24 Ocak 2025 14:40
- Trump’ın kabinesindeki ‘dostlar’ ve ABD’nin Ortadoğu politikası 21 Ocak 2025 13:41
- Mesele sadece Erdoğan'ın adaylığı mı? 17 Ocak 2025 05:25
- Adsız süreç, çözümsüz barış! 14 Ocak 2025 05:00
- Trump, Erdoğan’ı niye övüyor? 10 Ocak 2025 04:40
- Türkiye-İsrail rekabeti ve Kürt sorunu 07 Ocak 2025 05:30
- Suriye’deki gelişmeler ve kapısı aralanan yeni ‘süreç’ 03 Ocak 2025 07:30
- Öcalan'ın mesajı ve yeni sürecin işaretleri 30 Aralık 2024 12:47
- HTŞ yönetimi ve Suriye'nin etnik-dinsel fay hattı 27 Aralık 2024 06:20
- Suriye ve yeni Osmanlıcılık 24 Aralık 2024 05:00
- Düğüm yine Kobanê'de çözülecek! 20 Aralık 2024 05:30