17 Mart 2013 12:57

CHP ne yapıyor?

CHP ne yapıyor?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Farz olmuştu, anayasa ve başkanlık meselesini yazacaktık. Ancak geçen yazımızla ilgili Süleyman Çelebi arayıp sitem etti ve CHP’yi yazmaya mecbur olduk.
Sormuştuk: “Peki, işçi ne yapacak? Sendikacısı ne yapacak? Eski sendikacı Süleyman Çelebi gibi ulusalcılık peşinde Kürt düşmanlığıyla mı iştigal edecek, hak eşitliği ve demokrasi mi isteyecek?​”
Önce Çelebi’ye söylediğimi paylaşayım. Amacımız, “hak eşitliği ve demokrasi” için mesai harcamaya çağırmaktı. Cümleyi bir “gibi”li bir de “gibi”siz okuyun. Doğrusu “gibi”siz olanı. Evet, anlam çok değişiyor. “Tashih” sorunu. İyi olmadı tabii, ama CHP tartışması fırsatı verdi.
CHP’nin sorunu da Çelebi’ninkinin aynısı: “Ulusalcılık peşinde Kürt düşmanlığıyla mı iştigal edecek, hak eşitliği ve demokrasi mi isteyecek?​” Ne yapacak CHP, ne yapıyor?
CHP’liler hatırlasınlar, Geçen yıl 29 Ekim’de Hükümet onları gaza boğmuştu. Başlarında Kılıçdaroğlu... Çok sayıda milletvekili... Ve ciddi bir kalabalık Anıtkabir’e yürüyeceklerdi. Sonunda yürüdüler ama... Direnerek. Tıpkı direnişteki işçi gibi... Tıpkı protestocu genç gibi... Hak arayışındaki memur gibi... Ve sıkı durun: Tıpkı eşit hak için direnen Kürt gibi.
29 Ekim, CHP’nin artık “devlet partisi” falan olmadığını, düpedüz diğerleri gibi “muhalif” bir güç olduğunu ortaya koydu. CHP hala “devlet kuran parti” olarak davranıyor. Gazetelere göre son PM toplantısında Türk-olmayanlara yönelik hak eşitsizliğini savunarak Alaattin Yüksel, “On yıllardır sürdürülen bir devlet politikamız var. Türk olmayanlara yönelik davranış modelimiz de diyebiliriz” diye konuşuyor. Bu, zaman zaman Başbakanın bile çekiştirdiği CHP’nin geçmişiydi. Ve geçmişte kaldı. Eskidendi. Şimdi hala CHP devletmiş gibi davranmak hayali senaryolar peşine düşmektir. Artık “devlet” AKP’dir. Uluslararası desteklerinin sırt sıvazlamasındaki yerli dayanaklarıdır. Yeni katılımlarla genişlemiş tekelci burjuvazidir. Albayraklarıyla... Koza ve İpekleriyle... Ülkeleriyle.
CHP’ye devlet ve dayanakları katında “ekmek” yoktur artık. Yüzünü halka dönmeye mecburdur CHP. Tabii güç olmak istiyorsa. Onun bunun itip kaktığı, adam yerine koymadığı, gaza boğduğu, lafını ciddiye almadığı CHP’ye fitse CHP’liler, eklenti olmayı benimseyebilir, hala “devletmiş gibi” davranıp kendilerini kandırabilirler.
Ama CHP, Ecevit dönemindeki türden aldatma amaçlı bile olsa, yüzünü halka dönecekse, bunun gereklerinden kaçamaz. Bu durumda, muhaliflik ne gerektiriyorsa onu yapmak zorundadır. Muhaliflikse, yalnızca şu ya da bu partiye değil, en başta tekelci burjuvazi ve devlete, onların talan ve baskılarına karşı olmaktır. Koydukları yasaklara, dayattıkları eşitsizliklere karşı tutum almaktır. Zaten “sol”san, “solum” diyorsan, zorunlu olarak yasağa, dayatmaya, eşitsizliğe karşı çıkacaksın. Yoksa kandıramazsın bile!
Öyleyse CHP’nin, anayasa sanki CHP’ninmiş gibi, “ilk dört madde” diye tutturmasının açıklaması yoktur. Evren’i mi, 12 Eylül’ünü mü savunacaksınız? Öyleyse tıpkı Sünniliği olduğu gibi, “Türklük” tanımını dayatmadan yana olamazsınız! “Eşit yurttaşlık” diyecekseniz, “Türkçülük” yapamazsınız. Öcalan’la görüşülmesine karşı çıkamazsınız; Oslo’ya karşı çıkmamıştınız. Görüşme sürecine karşı çıktığınızda, ancak, AKP’yi güçlendirirsiniz ki, güçlendiriyorsunuz. CHP’nin de katkısıyla AKP barışçı görünüyor. CHP ise, MHP’nin yanına çekiliyor. O MHP ki, üstelik ABD’nin Öcalan’ı teslim ettiği PKK’nin en zor zamanında, sanki hükümet ortağı olarak “boyunun ölçüsünü almamış” ve yapabilirmiş gibi, hala “milletimiz bize yetki verirse, İmralı’yı yıkar, Kandil’i yakarız” diyor. CHP herhalde bunu savunmayacaktır!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa