Orada, direnen işçiler var; duydunuz mu?
Adıyaman, Türkiye’nin adı bugüne kadar, işçi davası, sendikal mücadele ile ilgili olarak gündeme gelmemiş bir ili. Ama iki aya yaklaşan bir zamandan beri Adıyaman’da Güçlü İplik Fabrikası’nın işçileri Adıyaman’ın adına yeni bir imaj kazıyor.
Evrensel’i izleyenler bu direnişin günü gününe nasıl geliştiğini biliyor ama yine de özetleyelim. Güçlü Tekstil işçileri, Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş Sendikası’na üye oldu. Ancak işyerine sendika sokmak istemeyen patron, işçilerin sendikalaşmasına 250 işçiyi sokağa atarak, yanıt verdi. Atılan işçiler, Güçlü İplik Fabrikasının önüne çadır kurarak direniş başlattı.
İki aydır bu direniş sürüyor, ama böyle yazıda yazıldığı kadar kolay da geçmiyor. Tersine Adıyamanlı işçiler, geçmişinde böyle direnişler görmemiş bir kentte, Vali’ye yerel yöneticilere, Güçlü İplik patronuna, Adıyaman Organize Sanayi Bölgesi’nin patronlarına, hatta AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’e karşı mücadele veriyor. En başta da Emniyet ve Adıyaman Valisi(*), adeta işini gücünü bırakmış, Güçlü İplik işçileriyle uğraşıyor. Çünkü kentteki asayişi, düzeni bozuyormuş Güçlü İplik işçilerinin direnişi! Oysa seslerini çıkarmadan patronun emriyle yatıp kalkarken, patron kasasını doldururken ne güzel adamlardı!
Bugüne kadar Güçlü İplik işçilerinin tek destekçileri Adıyaman Eğitim Sen ve Adıyaman Petrol-İş oldu. Son günlerde “sendikada seçim çalışmaları olduğu” gerekçesiyle Petrol-İş’in de desteğini rölantiye aldığı belirtiliyor.
İşçileri sendikaya üye yapan Hak-İş’e bağlı Öz İplik İş mi?
Onun yöneticilerinin de direnişin başında birkaç gün gelip gittikten sonra ortadan kaybolduğu belirtilmektedir. Nitekim Öz İplik-İş üyesi işçiler, sendika yönetimiyle görüşmek için bir işçiyi bugünlerde Ankara’ya gönderdi!
Bakalım sendika yöneticilerini bulabilecekler mi?
Evet, işçiler Öz İplik-İş Sendikası’na üye oldu ama mücadeleleri bütün Adıyaman OSB’de sendikalaşma ateşini yakacak bir mücadeleye dönüşmüş bulunuyor.
Direnişçi işçilerden Abuzer Akman, emniyetin çadırlarını yıkmasından yakınırken aslında mücadelelerinin geldiği yeri de özetliyor: “Bu bizim kurduğumuz 3'üncü çadırdır. İki çadırı fabrikanın önünde kurmuştuk. ….. çadırımızı yıktılar. Bundan sonra yeni kurduğumuz bu çadırda eylemimizi sürdüreceğiz. Burada çalışan binlerce işçi var. Onların da bu eylemimizi görüp bize destek vermelerini ve katılmalarını istiyoruz. Umuyoruz ki kurduğumuz bu çadır burada köle gibi çalıştırılan işçilerin uyanmasına vesile olur ve haklarını aramak için bizlere katılırlar!"
Evet, mücadele böyle sürüyor, işçiler de mücadelelerini genişleterek sürdürmek istiyor. Ama şu açık ki, her vesileyle örgütlenmekten söz eden sendikaların Adıyamanlı işçilerin bu mücadelesini kendileriyle hiç ilgisi yokmuş gibi seyretmeleri anlaşılır değildir.
İşçilerin Hak-İş’te, Türk-İş ya da DİSK’te örgütlenmiş olması bir sorun olmamalı. Sendikal mücadelenin bugünkü ihtiyacı ve işçi vicdanı tüm sendikaların Güçlü İplik işçileriyle dayanışmayı, ellerindeki her imkanla Adıyaman OSB’ye sendikanın girmesinin yolunu açmak için harekete geçmelerini gerektirir. Aksi halde sendikacılar, “Neden işçiler hem örgütlenmek istiyor hem de bize yaklaşmıyor” diye yakınma hakkını bile kaybeder.
Adıyaman işçilerinin mücadelesini görmek ve dayanışmak için sendikacılar daha neyi bekliyorlar?
Güçlü Tekstil işçilerinin seslerini duyurmak için daha neyi yapmaları bekleniyor?
(*) Vali’nin Evrensel ve Hayat Televizyonu’na gönderdiği “tekzip”e karşı işçiler gazetemize mektup göndererek gazetede yazılan ve Hayat TV’de söylenen her şeyin doğru olduğunu Vali’nin gerçekleri çarpıttığını açıkladı. Mektup önceki gün gazetemizde yayımlandı.
Evrensel'i Takip Et