5 Ayda Ne Değişti? Aykut Kocaman- Salih Uçan

Yıllar sonra iki takımın birden hem Şampiyonlar Liginde hem de UEFA Avrupa kupasında son 8 takım arasına adlarını yazdırdığı güzel bir haftayı geride bıraktık. Ligde de liderlik mücadelesi bütün hızıyla sürerken, düşme hattındaki takımlar arasındaki rekabet de nefes nefese sürüyor. Avrupa’da şampiyonların haftalar önce belli olduğu liglerden farklı olarak, Türkiye liginde heyecanın son haftaya kadar süreceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Futbol kalitesi tartışmalı olsa da keyifli bir rekabetin yaşandığı ligde, bütün temennilerin aksine, futbolu yönetenlerin ellerini sürekli bu rekabetin içine sokmaları, tartışmaları yeşil sahada oynanan oyundan uzaklaştırıp, idari kararlara yoğunlaştırıyor. Maç tarihlerinin bir gece yarısı değiştirilip, Salı gecesi Avrupa’da oynayan Galatasaray ile Perşembe gecesi oynayan Fenerbahçe’nin maçlarının aynı güne taşınmasının tartışması bitmeden, Gökhan Zan’ın kırmızı kart cezasının ertelenmesi,  gözlerin yeniden Federasyon ve yetkili kurullarına dönmesine neden oldu. Çoğu 50 maç sınırını geçmiş 7 Fenerbahçeli oyuncuyu milli takım kadrosuna alan Abdullah Avcı’nın, maçın bir gün ertelenmesi talebinde bulunan Fenerbahçe’nin isteğini veto etmesini ise bütün bu “garip” kararların üzerine tuz biber ekti. Alınan bütün bu kararlarda eğer bir “art niyet” yoksa beceriksizlik , “acemilik” ve “yönetim bilmezlik” olduğu kesin.
Her hafta yeşil sahada oynanan oyun yerine aldıkları kararları ve uygulamaları gündeme oturtan Federasyon ve kurullarını şimdilik bir tarafa bırakalım.
Bu hafta maçlar bittikten sonra 30 Ekim 2012 tarihli gazetelere yeniden bir göz attım. O hafta oynanan Fenerbahçe-Antalyaspor maçının 77. Dakikasında Salih Uçan ilk kez sahaya çıkmıştı. Maçın 80. Dakikasında kaptırdığı bir topun gol olması sonrasında, Fenerbahçe’nin 47 maçlık yenilmezlik serisi sona ermiş ve Fenerbahçe maçı 3-1 kaybetmişti.  Fenerbahçe’nin cezası nedeniyle kadın ve çocukların izlediği maçta “Aykut İstifa” haykırışları da ilk kez duyulmuştu.
Üşenmezseniz açın ertesi gün yazılan yorumları okuyun: “Aykut Kocaman’ın futbolu bilmediğini ve Fenerbahçe’yi uçuruma sürüklediğini” yazanlar mı istersiniz; “Salih gibi genç bir oyuncu neden oyuna alınır” diye soranlar mı isterseniz, okudukça inanın şaşkınlığınız artacaktır.
Aradan sadece 5 ay geçti, “Futbolu bilmeyen, Fenerbahçeyi uçurumun kenarına sürüklediği” iddia edilen Aykut Kocaman bu gün 3 kulvarda yoluna devam eden tek takımın Teknik Direktörlüğünü sürdürüyor ve takımını Avrupa’nın ilk 8 takımından biri haline getirdi. 5 ay önce, “Bu kadar genç bir oyuncu böyle kritik maçta oyuna alınır mı” diye sorulan Salih Uçan ise bugün Viktoria Plzen ve Antalyaspor maçında attığı gollerle Fenerbahçe’nin başarısında önemli bir rol oynuyor.
5 ay içinde ne değişti? Değişen bir şey yok aslında Aykut Kocaman sadece sistemini oturttu.
5 ay evvel Aykut Kocaman’ın ne yapmak istediğini, nasıl bir sistem oturtmak istediğini anlayıp, farklı “çıkar grupları” için hareket etmeyenler açısından şaşıracak bir durum yok, o zaman ne diyorsak şimdi de aynı şeyleri söylüyoruz. Esas şaşırtıcı olan 5 ay evvel başka telden çalanların bugün Salih Uçan’a methiyeler düzmesi.  Sabrederlerse sistem tam oturduktan sonra aynı methiyeleri Recep Niyaz, Beykan ve nice gençler için de duyacağız.
Milli maçlar nedeniyle lige verilen iki hafta ara futbolcular kadar futbolseverlerin de bir nefes almasına vesile olacak. Belki bu arada topluca düşünme fırsatı buluruz. Hiç ümidim yok ama Federasyon ve kurulları “biz ne yapıyoruz?​” sorusuna yanıt ararken, 5 ay evvel “başka telden” çalanlar nerede yanıldık diye düşünür, umarım.