Sermaye rotasını, her zaman en yüksek kâr edeceği, fazla çaba harcamadan kazanç sağlayabileceği alanlara yöneltir. Belli bir zaman diliminde kâr elde etme oranının en yüksek olduğu alanlar, kaçınılmaz olarak sermayenin ekonomik ve siyasal etki alanının yoğunlaştığı alanlar olarak ön plana çıkar.   
Türkiye’nin, 1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) tarafından Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) ile gündeme getirilen ve kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesi sürecinde belirlenen hizmet alanlarının tasfiyesi süreci tüm hızıyla sürüyor. GATS, tüm kamu hizmet alanlarının serbest piyasaya açılması için mevcut düzenlemeleri genişleten ilk çok taraflı yatırım ve ticaret anlaşması olması açısından önemli bir anlaşma olarak biliniyor.
GATS, sadece sınır ötesi ticaret ve yatırımları kapsamakla kalmayıp, herhangi bir hizmetin yerine getirilmesiyle bağlantılı olarak akla gelebilecek tüm hizmet ve mal üretim sektörlerini içeren kapsamlı bir “Hizmet yatırımları ve hizmet ticareti anlaşması” olması açısından da ayrı bir önem taşıyor.
Türkiye’nin 1995 yılında verdiği taahhütler, 2002 yılına kadar koalisyon hükümetlerinin iktidarda olması nedeniyle istenilen düzeyde gerçekleştirilemedi. AKP’nin tek başına iktidara gelmesi sonrasında öncelikle kamu hizmetlerinde, özellikle sağlık ve eğitimde, yoğun bir ticarileştirme ve özelleştirme furyası başlatıldı. Sağlıkta özelleştirme uygulamaları göstere göstere yapılırken, eğitimde ağırlıklı olarak gizli özelleştirme hamleleri ile ticarileştirme adımları atıldı.
AKP’nin iktidarda olduğu 10 yılı aşkın bir süredir başta sağlık olmak üzere eğitim, enerji, su, iletişim, ulaşım, yerel hizmetler vb. gibi kamu hizmetleri sermayenin potansiyel kâr alanları olarak belirlemiş durumda. Bugüne kadar bu alanlarda yapılan yasal düzenlemelere bakıldığında bunu net bir şekilde görmek mümkün.
Kamu hizmetlerinin serbestleşmesi süreci, Türkiye’nin GATS taahhütlerine göre iki temel özellik taşıyor. Birincisi, kamusal hizmet üretimine yönelik alanlarda özel sektöre ayrıcalık tanınmasını ve bu yönde yasal düzenleme ve teşviklerin yapılması. İkincisi ise, birincisiyle bağlantılı olarak devletin, kamu hizmeti üretimine ilişkin gerekli mal ve hizmetleri “kamu ihaleleri” yoluyla piyasadan satın alabilmesi.
Geçtiğimiz yıllarda sağlık, eğitim ve yerel yönetimler başta olmak üzere, tüm kamu hizmeti alanlarında yaşananlara baktığımızda GATS hükümlerinin nasıl tıkır tıkır uygulandığı ortada. Aynı süreç, bugünlerde özelleştirilmesi için düğmeye basılan posta hizmetleri ve demiryollarında da yaşanıyor.
Kamu hizmetleri, uzunca bir zamandır bir bütün olarak yerli ve yabancı sermaye gruplarının yeni yatırım ve faaliyet alanı olarak ön plana çıkmıştı zaten. Ancak bu noktada daha atılması gereken adımların olduğunu belirtmek gerek. Türkiye, GATS taahhütleri ile işi o kadar abarttı ki, kanalizasyon hizmetlerini bile “serbestleştireceğini” yani özelleştireceğinin sözünü verdi. Yarın öbür gün soluduğumuz havayı bile paralı yaparlarsa kimse şaşırmasın.
AKP Hükümeti, hizmet ticaretini arttırmak için yasal düzenlemeler yapıp, hayatın her alanını ve tüm doğal kaynakları piyasalaştırmak için peş peşe adımlar atıyor. Bunun karşısında emek örgütleri, kamu hizmetlerinin herkese eşit ve parasız sağlanması, herkese iş ve elbette güvenceli çalışma talebi üzerinden hareket etmek zorunda.
Uzunca bir süredir “organize” bir şekilde yaşanan ve günlük yaşamı alt üst edecek olan saldırılar karşısında seyirci olmaktan çıkıp, sürece acilen müdahale edilmezse, yarın her şey için çok geç olabilir.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et